"Umur Bey, Silahlı Kuvvetler'de astsubay ve uzman çavuşlar kadar, belki daha da fazlı hakkı yenenler askeri hekimlerdir. Yıllardır, özel hastaneleri aratmayacak koşullarda bedava hizmet verebilsinler diye sömürülen askeri hekimler adına, son bağnaz uygulamayı kamuoyu dikkatine sunarsanız bizi çok mutlu edersiniz. "
Bir hak talebi daha
Hani...
Evinin önünde 13 kurşunla delik deşik edilen Kürt çocuğu yazınca Kürt; kahpe mayında can veren askeri yazınca asker; ordunun altsubaylarını, orduevine alınmayan uzmanlarını yazınca astsubay, çavuş; tersane işçisini yazınca işçi; türbanlı öğrenciyi yazınca cumhuriyet karşıtı, Ergenekon'u yazınca iktidar yandaşı, 1 Mayıs şiddetini yazınca iktidar düşmanı, memuru yazarsan memur; banka kölesini yazarsan bankacı akrabası, Madımak'ı yazınca Alevi, Başbağlar'ı yazınca İmam Adil'in hısımı oluyoruz ya...
Bu kez hakikaten bir "akrabalık" yazısı.
"Siz yazarsınız bunu" diye çok sayıda mesaj gönderen "Tabip subaylar"ın bir nevi "cumhuriyetçi eşitlik, adalet" arayışlarına, bir nevi "demokratik, mesleki hak" beklentilerine dair.
Hem bir "Anneler Günü" öncesinde, iki annenin anısına...
Rahmetli annem ile onu doğurduktan hemen sonra hayatını kaybetmiş annesinin sevgili bir hatırasına...
O evden çocukken çıkıp önce askeri mektep, sonra Harbiye ve Tıp Fakültesi'ni bitiren; tıpta uzmanlığını, sevdiği, evlendiği kadının rahatsızlığına çare olabilmek için seçen; asker gönderilmesini yanlış bulsa da yolu Kore'den, Kunuri'den geçen; babasız çocukluğumda bana da bir nevi babalık eden; başhekimlik yaptığı Gümüşsuyu Askeri Hastanesi'nde hayran ve saygılı çocuk gözlerimle çok izlediğim rahmetli dayım Tabip Albay Galip Bozalioğlu'na da saygıyla...
"Umur Bey, Silahlı Kuvvetler'de astsubay ve uzman çavuşlar kadar, belki daha da fazlı hakkı yenenler askeri hekimlerdir.
Yıllardır, özel hastaneleri aratmayacak koşullarda bedava hizmet verebilsinler diye sömürülen askeri hekimler adına, son bağnaz uygulamayı kamuoyu dikkatine sunarsanız bizi çok mutlu edersiniz.
1. Tam gün yasası çıktı: Askeri hekimler hariç bütün hekimler tazminat alacak. Ortalama 10 yıllık uzman sivil hekim muadili askeri hekimin en az 3 katı aylık gelire sahip olacak.
2. Askeri hekim nöbet, döner sermaye, icap parası (zaten mahrumuz) alamayacaksa, Sosyal Güvenlik Kurumu ile anlaşmalı merkezlerde çalışmaya izin verilmeli.
3. Kamuda çalışan hekimin istifa hakkı var, askeri hekimlerin hakkı yok.
4. Askeri hekimlikte gereken mecburi hizmeti Sağlık Bakanlığı'na bağlı bir hastanede tamamlamayı seve seve kabul ederiz.
5. Devlet hastanesinde çalışan uzman doktorlara sadece maaşınız olacak, 1500 ile 2500 YTL arasında, deseniz; tepkileri ne olur ve çalışırlar mı? Askeri hekim olarak durumumuz budur. Haksızlık denilmezse adını siz koyun. Hangi eşitlik, hangi eşit işe eşit ücret mantığı ile açıklanabilir! "
"Umur Bey, "gerçeği kimseden çekinmeden yazabilen ender yazarlardan olduğunuzdan iletiyi size gönderiyorum. Subaylık ve hekimlik gibi iki zor ve onurlu, sıra dışı unvanı bir arada taşımayı hayal eden genç kardeşlerimiz, hayallerinin kendilerini bekleyen ya da maalesef kendilerine hazırlanan tablodan çok farklı olacağını bilmeliler.
Kendimizi savunma hakkımız ve hak ettiğimizi alma şansımız TSK iç dinamikleri gereği neredeyse sıfır.
Ama bu çağdışı zihniyetten hiç olmazsa kitleleri haberdar edebilirsek, sorunumuza daha akılcı yaklaşılır, hekimliğin onurunu da gölgeleyen uygulamalara karşı daha objektif yargılara yön verme yolu açılır."
"Sayın Talu, "Cumhuriyet, demokrasi, Anayasa, kanun... yorumsuz" başlıklı, orduda hak bekleyen astsubaylara ilişkin yazınız üstüne bu mesajı gönderiyorum. Askeri hekimler de çok mağdur. Yıllardır böyle.
1. Yasalarda kapsam dışı bırakılıyorlar.
2. Gelirleri sadece rütbe maaşı.
3. Sivil kurumdaki hemşireden Askeri Doktor daha az maaş alıyor.
4. Performans geliri yok, sağlık tazminatı yok. Üst rütbeli olanların muayenehanesi var. İsteyenler tam gün kapsamına alınmalı.
5. Mecburi hizmette 15 ile 21 yıl çok fazla.
Bana hitaben yazılmış bölümleri övgüye bayıldığım için koymadım. Şu nedenle bıraktım:
Konudan konuya, insandan insana, kitleden kitleye, mağdurdan mağdura, mazlumdan mazluma, haktan hakka gazetecilik gereğinin...
Bir tarafta cumhuriyet, bir tarafta demokrasi diye mangalda kül bırakmazken, adaletsizliğe maruz kalanlara dair bir nefes dahi vermeyenlere, memleketteki "sivil ile asker üsttekiler"in alttakilerin, altlarındakilerin hayatını zincirleyen manevi ve maddi tahakkümüne inat bir gayretin...
Her kesimden insanlarla buluşmanın belgesi de olsun diye!
Cumhuriyet ile demokrasi, pazarladığınızdan başka şeyler: Eşitlik, adalet, hak, özgürlük, dayanışma, aşağılamama, tahakküm etmeme, imtiyaz oluşturmama, zümre egemenliği kurmama gibi dertleriniz olsun isterler!
SüperPoligon
