Noyan Doğan | Yorum Genel Yaşam Sigorta Genel Müdürü Muhittin Yurt, sosyal güvenlikte en yüksek açığın Bağ-Kur’da olduğunu belirterek, “Bıraksınlar bu kesimin sağlık sigortasını, özel sağlık sigortacıları yapsın. Belirli normlar düzenlensin, bu alanı biz tanzim edelim. Görelim bakalım, sorun halen devam edecek mi?”
“Bıraksınlar, Bağ-Kur’un sağlık sigortacılığını biz yapalım, görün bakalım sorunlar çözülüyor mu, çözülmüyor mu”... Bu sözler Genel Yaşam Sigorta Genel Müdürü ve Türkiye Sigorta Reasürans Şirketleri Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Muhittin Yurt’a ait.
Geçenlerde bir sohbetimiz sırasında bu ilginç yorumu yaptı, Muhittin Yurt. İşin aslını isterseniz bu sözleri ilk kez de bana sarfetmiyordu. Bir toplantıda Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Birol Aydemir’e de söylemiş.
Peki, Yurt’u bu kadar iddialı bir söyleme iten sebep neydi? Muhittin Yurt, söze özel sağlık sigortasından bahsederek başlıyor. Sağlık sigortacılığında bugün toplam 1.2 milyon sigortalı sayısına ulaşıldığını yani, nüfusun yüzde 1.5-2’sine yakın bir kitlenin bu hizmetten yararlandığını, dolayısıyla da tabana yayılamadığını belirten Yurt, şunları söylüyor:
“Siz yatırımı teşvik edici bir modelle çalışacaksınız ki, kırsalda yaşayan vatandaşımız da bu nitelikli hizmetten yararlansın. Biz bunu emeklilikte başardık. Nasıl ki, sosyal güvenlik kurumlarının bağladığı emeklilik, bir ailenin geçimine yetmiyor ve belirli bir gelir seviyesindeki insanlar kamunun teşvik ettiği bireysel emeklilik sistemine adapte edilerek, tamamlayıcı emeklilik planlaması yapabiliyorlarsa; Genel Sağlık Sigortası’nın içine tamamlayıcı sağlık sigortacılığı ile ilgili de bir düzenleme eklenmeli.”
Emeklilik konusunda eksiklikler olduğu için bireysel emekliliğin uygulandığını ifade eden Yurt, sağlık sigortasında eksiklik olmasaydı, 1.2 milyon kişinin ekstradan para ödeyerek özel sağlık sigortası almayacağını da vurguluyor.
En yüksek açık Bağ-Kur’da
Muhittin Yurt, bu tespiti yapar yapmaz; ben de bu kişilerden biri olduğumu yani, yıllardır bağlı olduğum kamunun sunduğu sağlık hizmetinden değil de, kendim prim ödeyerek satın aldığım özel sağlık sigortasını kullandığımı hatırlatıyorum...
“İşte bizim de bahsettiğimiz bu” diyor Muhittin Yurt ve belirli bir gelire sahip olan kişilerde de durumun benzer olduğunu, hatta birçok kurumun çalışanlara özel sağlık sigortasını çalışma şartları içinde sunduğunu söylüyor.
Buradaki mükerrerliği ortadan kaldırmak gerektiğini savunun Yurt, “Biz demiyoruz ki, çalışana seçme opsiyonu tanıyalım. Sosyal devlet anlayışında bu hizmetin verilmesi birinci derece önemlidir ama mükerrerliği bir formülle ortadan kaldırmak gerekir” diyor ve ekliyor:
“Birol Aydemir’in Sigorta Şirketleri Birliği’ni ziyaretinde kendisine, şakayla karışık şunları söyledim: Emekli Sandığı mensupları devlet memurudur. SSK çalışanları işçilerdir. Bir de kendi işini yapan Bağ-Kurlular var ve şu anda Sosyal Güvenlik Kurumu’nun en yüksek açığı ödediği kesim de Bağ-Kurlular. Bırakın bize, Bağ-Kur’da sağlık sigortacılığını özel sağlık sigortacıları yapsın. Belli normları beraber düzenleyelim, özel sağlık sigortacıları bu alanı tanzim etsinler. Görelim bakalım sorun halen devam edecek mi?”
Bürokratlar işin matematiğinden uzak
Sohbetimiz sırasında Muhittin Yurt, sosyal güvenlik primlerinin, sosyal adaleti sağlamakta kullanılan bir vergi olduğuna da dikkat çekiyor. Bunun dünyanın her yerinde böyle olduğunu da belirten Yurt, o nedenle bu noktada aktüel ilişkiyi sorgulamamak gerektiğine inanıyor. Ardından da, “Bunun da boyutunun toplumun kaldırabileceği bir düzeyde olması gerekir” diyor ve bürokratların, siyasetçilerin işin matematiğinden uzak kaldığını iddia ediyor. Yurt, son olarak da şunları söylüyor:
“Ben bir yaşam şirketinin genel müdürüyüm. Benim şirketimde gelir-gider hesabı tamamen aktüel modelle yapılır. Sosyal güvenlik kurumlarının da aynı modelle yapması gerekir. Kişi başı sağlık maliyeti beklentisi nedir? Enflasyon nasıl olur? Bunların hepsini hesapladığınızda bir gerçek var: Şu kadar oranda gelir, şu kadar oranda gider. Bunun başında açık olabilir. Bu para Hazine’den de alınabilir. Ama bu açığı belli yerde tutmalısınız. Ama bizde bu açık, Avrupa Birliği kriterlerine göre yüzde 50 daha fazla.”
