• BIST 8990.53
  • Altın 2279.121
  • Dolar 32.3276
  • Euro 35.0194
  • Ankara 13 °C
  • İstanbul 19 °C
  • Bursa 23 °C
  • Antalya 19 °C
  • İzmir 20 °C

Domuz gribi ve Katma Değer Vergisi

Domuz gribi ve Katma Değer Vergisi
Sağlık Bakanlığı'na bir görev daha düştü: Temizliğin yanında iyi beslenmeyi de özendirmek. Bunu yapabilmenin ilk etkili uygulaması, gıdadaki, sabundaki ve diğer temizlik malzemelerindeki KDV'yi indirmek...

Sağlık Bakanlığı'na bir görev daha düştü: Temizliğin yanında iyi beslenmeyi de özendirmek. Bunu yapabilmenin ilk etkili uygulaması, gıdadaki, sabundaki ve diğer temizlik malzemelerindeki KDV'yi indirmek...

"Domuz gribi ile Katma Değer Vergisi'nin ne alakası var? Eli ayağı düzgünce bir adama benziyordu, dağıttı" diyenlere, "sabrınız varsa okuyun" diyerek başlayalım.

Bu arada, son otuz yılda bir trilyon dolardan fazla sadece borç faizi ödemiş bir ülkenin vatandaşı ve bu faizlerden payına düşeni de kırk altı yıldır hiç durmadan çalışarak ve gık demeden ödeyen biri olarak bazı şeyleri eleştirmenin hakkım olduğuna inancımı ve bunun "Ergenekon yaklaşımı" ile ilgisinin olamayacağını da baştan ifade etmeliyim.

Sağlığımız ile Katma Değer Vergisi'nin bir ilişkisi var mıdır? Kestirme cevap, vardır. Sağlık Bakanı duyarlı, devamlı uyarıyor: "Vay Murtaza Abi nasılsın" ya da "Ayy şekerim çok özlemişim gibi bahaneler ile sık sık öpüşmeyin, ellerinizi, yüzünüzü, gözünüzü günde üç dört defa yıkayın ama muhakkak sabunlu olsun" diyor.

Demek ki bizde bir gariplik var. Daha sabunu bilmiyoruz. Doğru dürüst kullanmıyoruz ki, bu konuda habire uyarılıyoruz. Hep aynı söz. Domuz gribi salgınından korunmak istiyorsan elini sabunla yıka ve de aşı ol. Elimizi, yüzümüzü temiz tutmazsak, hesaplamışlar; yirmi bir milyon grip vakası, beş bin ölü olacakmış. Elini sabunlarsan, aşı da olacaksan vak'a sayısı bir milyona, gecinden versin ölüm dört yüze düşecekmiş.

Bazılarımız tepkili, "Felaket tellallığı yapılıyor" diyor. Bazılarımız daha bilimsel "aşı bir bilinmeyen; yeterince denenmedi, ya başımıza bir şey açarsa" diyorlar. Kimimiz de farklı endişeler taşıyoruz; "domuz gribi için üretilen domuz aşısı içinde domuzdan alınmış bir şey var mıdır, varsa yandık, gitti bugüne kadar yaptıklarımız" diyor. Bu arada Psikiyatri Derneği Başkanı da açıklamış "Dünyada dört yüz elli milyon ruhsal sorunlu insan var" diyor. Sanırım bu domuz gribi paranoyası sayıyı hızla artıracak. 

Ekmek ve pırlanta

Gelelim Katma Değer Vergisi meselesine; sağlıklı olmanın başında gelen temel iki şart: İyi beslenmek ve gerçekten temiz olabilmek. Beslenmek bölümünden başladığımızda, temel gıda ekmekte KDV yüzde bir ama temel gıdası ekmek olan toplumlarda akıl düzeyinde bir sıkıntı oluşuyor. Ekmeğin yanında proteine de ihtiyaç var. Biz ekmekle pırlanta arasında gidip geliyoruz. Pırlantanın KDV'si sıfır, yani yok. Ekmek içi pırlanta ile beslenebilenler ülkede KDV ödememiş oluyorlar.

Değerli hocamız Şükrü Kızılot'un alanına girmeden, affına sığınarak devam edelim. Ekmek yanında hiçbir şey yemezseniz KDV'yi ödemeden kurtuluyorsunuz. Ama birazcık et, biraz süt, peynir, iki de yumurta derseniz KDV yüzde sekize çıkıveriyor. Nedenini bilen, mantığı nedir anlayabileni de sorgulayanı da yok. Düzeltmek için doğru beslenmeye destek olmak, akıllı ve sağlıklı, daha az hastalanır ve daha çok üretebilir bir toplum yetiştirebilmek için ne yapmalı pek düşünen de yok. Grip salgını oldu mu "O" çok kızdığımız Batılının eline bakıyoruz. "Hadi kardeşim elini çabuk tut, şu aşıyı bul, bizde para hazır, yirmi beş milyon doz alırız" diye aşı geliştirenleri gaza getirmede tüm maharetimizi kullanıyor, "Biz de bir şeyler yapabilir miyiz" diye işe birazcık niyetlenmeye dahi kalkışmıyoruz. Bu aslında iyi de bir şey, ne olduğumuz konusunda yeterince fikrimiz olduğu anlamına da geliyor.

Sanırım bu domuz gribine bir önlem de öpüşme yerine birbirine "kafa dokundurmak" şeklinde tecelli etti. Artık bir siyasi partinin resmi selamı gibi algılanabilir kafa dokundurmak (tokuşturmak, tos atmak değil), bilmiyorum gribe çare olur mu.

Devamlı sabun kullanmamızı öneren Sağlık Bakanlığı'na bir görev daha düştüğü kanaatindeyim: "Temizliğin yanında iyi beslenmeyi de özendirmek". Bunu yapabilmenin ilk etkili uygulaması, gıdadaki, sabundaki ve diğer temizlik malzemelerindeki KDV'yi indirmek. Ne güzel otomobilde, mobilyada, beyaz eşyada indirildi, elini sabunla yıkayan da yıkamayan da bol bol aldı, mutlu oldu.

Gelin bu mutluluğu sürdürelim, günlük yaşamımızda koşuşma içinde pek farkına varmıyoruz ama ilginç bir durum var. Bir sıradan sabunun Katma Değer Vergisi yüzde on sekiz. Sanki bir lüks mal alınıyor, parası olan alsın, vergisini versin, keyfini sürsün misali bir mal gibi değerlendiriliyor. Nedeni bilinmez bir durum da var: Diş macunu ve fırçasının KDV'si yüzde sekiz. Elimizi, yüzümüzü, başımızı yıkamaya kalktığımızda vergi yüzde on sekiz, dişini fırçalarsan yüzde sekiz. Bakalım savunan çıkacak, yazıya açıklama gönderen olacak mı?

Duyarlılığına inandığım Sağlık Bakanı'na açık bir teklif: Temel gıda ve tüm temizlik maddelerindeki KDV'nin yüzde bire indirilmesi için bir kampanya başlatın, elinizdeki bütün imkânları baskı unsuru olarak kullanın, mecazi anlamından vazgeçtim, gerçek anlamda eli yüzü, üstü başı temiz bir toplum yetiştirmeye çalışın. İlaç ve sağlık harcamalarından önemli tasarruf sağlayabilir sağlıklı bir toplum, maliyenin de işine gelecektir.

Kalın sağlıcakla...

Bülent Ünal/Referans

Bu haber toplam 1662 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim