Eczacılar ile hükümet arasında haftalar süren tartışmalı müzakerelerin sonunda imzalanabilen "ilaç alım protokolü", eczacı sendikasını memnun etmedi.
Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Başkanı Nurten Saydan, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile Türk Eczacıları Birliği (TEB) arasında imzalanan protokolün eczacıların yüzünü güldürmediği gibi hayalkırıklığı yarattığını savundu. Protokol sürecinin e-sözleşmede yazan şartların birebir kabul edilmesi ve istenilen hiçbir hakkın alınamamasıyla sona erdiğini belirten Saydan, sendika olarak kaybettikleri haklara karşı mücadelelerini sürdüreceklerini ifade etti.
Hükümetten talep ettikleri konularla protokolde gelinen noktalar arasında bir karşılaştırma yapan Saydan, "Muayene ücretleri kalksın ve eczaneler bu ücreti tahsil etmesin, demiştik. Sonuç, muayene ücretleri kalkmadı. Bu ülkede çalışan ve güvencesi olan herkes 3-10 lira arasında bedel ödeyecek. Sadece 10 liralık muayene ücretlerini özel hastaneler kendi tahsil edecek" dedi. Eczacı kârlılığının artmasına ilişkin olarak yüzde 0.5'lik artışın da eczanelerin zararlarını karşılamak için yeterli olmadığını söyleyen Saydan, kamu kurum iskontosu uygulamasının da hiçbir yasal güvence olmaksızın devam ettiğine işaret etti. Saydan, şu anda eczanelerini kapatmak isteyen binlerce kişinin depo, banka kredisi borcu ve faizi yüzünden eczanelerini kapatamadığını belirtirken "Firmaların sanal iskontoları yüzünden her gün eczanelerimizdeki sermaye erimekte. Nerdeyse her sabah eczanelerimizi bir gün önce değişen bu sanal iskontolar yüzünden zararla, kayıpla açmaktayız" diye konuştu.
Reçete kontrolü şekline dava açtılar
SGK'nın eczacıların fatura bedellerini ödeme şeklinde de bir kazanım olmadığını vurgulayan Saydan, protokol önce yasal olarak 45 günde ödenmesi gerekirken uygulamada bu sürenin bile aşıldığına dikkat çekti. Saydan, 1 Ekim 2008 günü verdikleri reçete bedelini 13 Ocak 2009'da alabildiklerini söylerken bu ödemenin "SGK'nın 45 günlük para ödemesi yöntemi" olduğunu söyledi. Reçetelerin kontrolü konusuna da değinen Saydan, reçetelerin "tütün balyaları gibi" kontrol edilmeye çalışıldığını savundu. Saydan, burada kullanılan örnekleme metodunda alınan örneğin ana kütleyi temsil etmesinin temel şart olması gerekirken reçetelerde birbirinden farklı sayıda kupür bulunması nedeniyle bunun geçerli olmadığını belirtti.
