• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • Ankara 17 °C
  • İstanbul 14 °C
  • Bursa 16 °C
  • Antalya 19 °C
  • İzmir 15 °C

Fazla çay içmek kansere yol açar mı?

Fazla çay içmek kansere yol açar mı?
Türk Göğüs Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Levent Elbeyli, yemek borusu kanserinin çay tüketiminin yoğun olduğu doğu bölgelerinde daha çok görüldüğünü söyledi

Türk Göğüs Cerrahisi Derneği'nin (TGCD) düzenlediği 8'inci Ulusal Göğüs Cerrahisi Kongresi Antalya'da başladı. Prof. Dr. Levent Elbeyli, yemek borusu hastalıkları ve kanserinin Türkiye için birinci sırada bir hastalık olmamasına rağmen sağlık sorunu açısından önemli olduğunu anlattı. Hastalığın bölgesel özellikleri olduğunu belirten Prof. Dr. Elbeyli, "Doğu bölgesinde daha çok gördüğümüz çay bunlardan bir neden. Coğrafi olarak bulunan bazı toprak içeriği, yeme alışkanlıkları neden olarak görünüyor" dedi.

Akciğer kanserine göre bu hastalığının tedavisinin daha zor ve meşakkatli olduğunu belirten Prof. Dr. Elbeyli, yemek borusu kanserine neden olan net bir yeme alışkanlığı için konuşmanın mümkün olmadığını kaydederek, çok sıcak yeme, çok acı yemenin bazı sorunlar yarattığını fakat direkt sorumlu tutulamayacağını söyledi. Prof. Dr. Elbeyli, hastalığını temel göstergesinin ise yutma zorluğu olduğunu belirtti.

'KANSERE BAĞLI ÖLÜMLERDE AKCİĞER KANSERİ İLK SIRADA'

8.Ulusal Göğüs Cerrahisi Kongre Başkanı Doç. Dr. Ilgaz Doğusoy, göğüs cerrahisinin ana konularının birinin akciğer kanseri olduğunu söyledi. Akciğer kanserine ilişkin Sağlık Bakanlığı ve ilgili kurumların verdiği son rakamlara göre ölüm nedenleri içinde birinci sırayı işgal ettiğinin altını çizen Doğusoy, "Erken ve belli evrede yakalandığı takdirde hayat kurtaran ve uzatan tek tedavi yöntemi cerrahidir" diye konuştu.

Doç. Doğusoy, akciğer kanserinde erken tanının yanında hayat kurtaran tek yöntemin cerrahi olduğunu kaydetti. TGCD uzmanlık alanı içinde bu hastalıkla mücadeleyi hedef haline getirdiğini belirterek "Göğüs cerrahisi teknolojiyi kullanan önemli alanlardan biridir. Robot, Video yöntemlerini dünyanın ileri ülkeleri gibi kullanıyoruz" dedi. Doğusoy, geçmişte hastaların ileri evrelerde hastalığına müdahale edildiği ve hastayı kaybetme oranı olduğu için ‘bıçak değmesin’ teriminin ortaya çıktığını aktararak, "bugün tanı yöntemleri gelişti. Erken evrede hastalık yakalandığı için ameliyatın ardından sağ kalım oranları yüksek. Nasıl 8 kadından biri meme kanseri oluyor ama ameliyatın ardından kurtuluyorlar, aynı prensipler akciğer kanseri için de geçerli. Bu hastaların yaşamamaları veya hastalıklarından kurtulmamaları için hiçbir neden yok" dedi.

'BİR SANTİMLİK TÜMÖRDE BAŞARI ŞANSI YÜZDE 92'

Tarama programlarında 1 santim altında yakalanan tümörün cinsine bağlı olmak üzere başarının yüzde 92 veya yüzde 100 arasında değiştiğini kaydeden Doç. Dr. Ilgaz Doğusoy, "1 santimetrenin üzerine çıktığı zaman sağ kalma oranı tümörün büyüklüğüyle doğru orantılı düşüyor. O nedenle tarama öneriyoruz. Yüzde 100’ünü kurtarmaya çalışıyoruz. Maalasef ülkemizde bu tarama programları ülkemizde kullanılmadığı için hastalarımız çok geç geliyor. Her geçen gün teknik ve toplumsal uyanıklık artıyor" dedi.

TERLEMEYE SON

Cerrahi ile ilgili farklı konulardaki soruları da yanıtlayan Doç. Dr. Ilgaz Doğusoy, el ayak, bölgesel terlemelerin engellenmesi noktasında birçok tedavi önerildiğini söyledi. Bu tedavilerin içinde yüzde yüz başarı sağlanan tek yöntemin cerrahi yöntem olduğunu bildiren Doğusoy, sözlerine şöyle devam etti: "Küçücük bir delikten, içeriye girerek küçük bir klips koyma yöntemi ile yüzde 100 oranında el yüz ve koltuk altı terlemelerini önleyebiliriz. Ayak için yüzde 100 olmasa bile yüzde 50’sini önleyebiliyoruz. Ama gençlerde, ergenlikten sonra terleme ciddi bir rahatsızlık oluyor. Başka birinin elini sıkamıyorsunuz. Sevgilinizin elini tutamıyorsunuz. Ciddi bir toplumsal sorun, psikolojik sorun haline geliyor. Diğer tedavilerin hepsi geçici oluyor. Kullanılan deodorant, botoks gibi yöntemler etkisini göstermiyor. Cerrahide yüzde yüze yakın başarı sağlanıyor" Terlemelerin yüzde 25’inin nedeninin genetik olduğunu aktaran Doğusoy, "Sinir sisteminde bir sıkıntı oluyor. Durduk yerde biranda ellerde Ameliyattan sonra hepsi ortadan kalkıyor" ifadelerini kullandı.

Uyarı: Sitemizde yer alan yazı, haber, makale, video, yorum ve tüm tıbbi bilgiler sadece genel bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgiler zamanla geçerliliğini kaybedebilir. Sitede yer alan bu bilgiler hiçbir zaman doktor muayenesinin yerini alamaz, doktor muayenesi ve tedavisi yerine kullanılamaz, kişisel teşhis ve tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilemez. Bitki Ansiklopedisinde ve haberlerde yer alan bilgiler sadece bilgilendirme amaçlıdır, uzmana danışmadan bilinçsiz kullanımda ilaçlarla etkileşime girerek ciddi yan etkiler oluşturabilir, başka bir hastalığı tetikleyebilir veya bir organınıza zarar verebilir. Sağlığınızla ilgili durumlarda lütfen uzman bir doktora danışınız. Sitemiz, uzman bir doktora danışılmadan yapılan herhangi bir uygulamadan doğabilecek zarardan sorumlu tutulamaz. Sitemizi ziyaret eden, yorum yapan ve doktorlara soru gönderen kişiler, bu uyarıları kabul etmiş sayılacaktır.
Bu haber toplam 3041 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim