İstanbul’un en büyük hastanelerinden biri olan Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi de Acil Servisi’nde yaşanan sıkıntıları çözmek için bu yılın şubat ayında İstanbul Ticaret Odası’na (İTO) yardım için başvuru yaptı. İTO 1,5 milyon YTL tutan proje için ‘olur’ verdi. Fakat Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın 13 Mart 2008’de yayınladığı, ‘odalar sadece kendi alanlarıyla ilgili harcama gerçekleştirebilir’ genelgesi İTO’nun elini kolunu bağladı.
İTO bu genelgeden dolayı yardımı askıya aldı. Acil Servis’teki yetersiz alan ve yatak sayısı nedeniyle birçok hasta sedyelerde tedavi ediliyor. Doktor eksikliği yaşanmamasına rağmen hasta yakınlarıyla doktorlar yatak sıkıntısı yüzünden karşı karşıya geliyor. Günde 800 acil vakanın geldiği hastanenin yenilenmesi halinde kapasitesi binin üzerine çıkacak. Yedi olan yoğun yatak sayısı da 25’e yükselecek. Acil Servis’e ayrıca yedi adet çocuk yoğun bakım ünitesi kurulacak. İstanbul’un en kalabalık semtleri arasında merkezî bir konumda bulunan Şişli Etfal Hastanesi iki bin 500 metrekarelik Acil Servis’e sahip. Günde yüzlerce acil vakanın geldiği serviste sedyeler üzerindeki hasta manzaraları kimsenin yabancısı değil. Bunun nedeni ise hastanenin 1976 yılındaki yapımından bu yana ihtiyaçlarının artması, kapasitenin yetersiz kalması. Hastane yönetimi yaşanan sıkıntılara son vermek için gerekli altyapı çalışmalarını tamamlayıp, maddi kaynak için İTO’ya 14 Şubat 2008’de başvurmuş. Başhekim Doç. Dr. Ali İhsan Dokucu imzalı yazıda, Acil Servis için gerekli projenin hazırlandığı ve maliyetinin 1,5 milyon YTL olduğu ifade edildi. Onarımı planlanan acil servisin İTO tarafından yapılması istendi. Bu yazı üzerine İTO’dan gerekli olur çıktı. Hastane yönetimi yeni acil servis için çalışmalara başladı.
Fakat Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın yayınladığı genelge odanın elini kolunu bağladı. Genelgede, odaların faaliyet ve harcamalarının, kuruluş amaç ve faaliyet konularıyla ve çalışma alanlarındaki (coğrafi sınırla) gerçek ve tüzel kişilerle sınırlandırıldığı ifade edildi. Bazı muğlak ifadelerde odanın bugün olmasa bile ileri bir tarihte soruşturma geçirebileceği sonucunu doğurdu. İTO bunun üzerine hastaneye bir yazı göndererek, projeyi değerlendirdiklerini söyleyip, genelgeye atıfta bulundu: “Söz konusu genelge çerçevesinde; odamızın sosyal sorumluluk projeleri askıya alınmıştır.” ifadesini kullandı. Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’la konu hakkında konuşmasına rağmen genelge hem İTO’nun hem de hastanenin elini kolunu bağladı. Genelgenin, İTO’nun sadece hastane yardımlarını değil, yapacağı kendi alanı dışındaki bütün yardımları da kapsaması dikkat çekti.
YÖK derdimizi anladı, doktor sayısı artacak
Türkiye’deki sağlık çalışanı yetersizliğini Avrupa standartlarıyla mukayese eden Sağlık Bakanı Recep Akdağ, AB ülkelerinde her 100 bin kişiye 740, Türkiye’de ise her 100 bin kişiye 131 hemşire düştüğünü belirtti. Bu konuyu birkaç yıl önce dile getirdiğinde kendisine karşı çıkanlar olduğunu ifade eden Akdağ, “Geçtiğimiz dönemde YÖK’e bu hususta derdimizi anlatamadık. Bu dönemde yeni YÖK, meseleyi çok erken anladı, anlatabildik. Hem doktor hem de hemşire sayımızı artırabilmek için çalışma yapacağız.” diye konuştu.
Gazetecilerin Ankara Zekai Tahir Burak Hastanesi’ndeki bebek ölümlerine ilişkin sorularını cevaplayan Bakan Akdağ, ölümler sonrası oluşturulan 5 kişilik komisyon raporunun salı gününe kadar verileceğini belirtti. AB ülkeleri ile Türkiye’deki bebek ölümlerini kıyaslayan siyasetçiler olduğunu aktaran Akdağ, mukayeseyi kendi gelir grubumuzdaki ülkelerle yapmamız gerektiğini kaydederek, “Anne ölümleri bu gelir grubunda 100 binde 90’lardadır. Türkiye’de ise anne ölümlerini binde 20’nin altına çekebildik. Yine o gelir grubunda binde 24 civarında bebek ölümleri var. Türkiye’de bebek ölümlerini binde 20’nin altına indirebildik.” şeklinde konuştu.
Çocuk sağlığı ve hastalıkları profesörü olduğunu hatırlatan Akdağ, hasta çocukların aileleri ile gözyaşı dökmüş bir insan olduğunu vurgulayarak, “Bu çeşit olaylardan Türkiye’nin gerçeklerini unutarak birtakım siyasi sonuçlar çıkarmaya, rantlar sağlamaya çalışanlar topluma ayıp ediyorlar.” dedi.
Hamilelerin kışın ihtiyaç duyulduğunda kızaklarla şehirlere ulaştırılmaya çalışıldığı günlerden, bugün 75 civarında kar üstü paletli araçların kullanıldığı bir Türkiye’ye geldiklerini kaydeden Akdağ, hamilelerin kışın çok ağır geçtiği köylerden şehir merkezlerine 15 gün önce getirildiği ve orada doğurtulduğunu anlattı. Birtakım ‘insafsız eleştiriler’ yapanların bebek cenazelerinin hastane morglarında rehin tutulduğu günleri unutmuş olabileceklerini ifade eden bakan, “Bebek, çocuk ve anne sağlığı için hedefimiz çok daha iyisini sağlamaktır.” ifadesini kullandı.
www.zaman.com.tr
