• BIST 9010.63
  • Altın 2297.694
  • Dolar 32.3232
  • Euro 35.0564
  • Ankara 20 °C
  • İstanbul 23 °C
  • Bursa 25 °C
  • Antalya 22 °C
  • İzmir 23 °C

Millette Ne Sağlık Bakanları Var!

Millette Ne Sağlık Bakanları Var!
“Cesaret diğer bütün meziyetlerin üzerine çıkarak yükseldiği bir merdivendir.” Clare Booth Luce [Amerikalı gazeteci ve siyasetçi: 1903-1987]

“Cesaret diğer bütün meziyetlerin üzerine çıkarak yükseldiği bir merdivendir.” Clare Booth Luce [Amerikalı gazeteci ve siyasetçi: 1903-1987]

Osmanlı döneminde Yahudi’nin birisi kahvede oturuyormuş. Hristiyan komşusu adama arkadan yaklaşıp ensesine bir tokat patlatmış. Neye uğradığını şaşıran adam Hristiyan komşusuna dönüp neden kendisine tokat attığını sormuş. Hristiyan cevaben: “Siz bizim peygamberimizi öldürmüşsünüz!” demiş. “Be adam! Bu olay 1500 yıl önceydi.” deyince Hristiyan komşusu: “Olsun, ben yeni duydum.” diye cevap vermiş. Bugün sizlerle paylaşacağım olay da buna benziyor; olayın üzerinden bir yıldan fazla zaman geçmiş ama “ben yeni duydum!”
Geçtiğimiz günlerde bir haftalığına bir konferans için gittiğim Endonezya’daydım. Toplantının ikinci günü bir konuşma yapmak için gelen Endonezya Sağlık Bakanı Bayan Siti Fadilah Supari ile tanışma imkanı bulduk. Kendisi Kardiyoloji uzmanı olan Dr. Supari, gerek konuşmasında gerekse bizlere hediye ettiği “Dünya İçin Değişme Zamanı” başlıklı kitabında 2007 senesinde ortaya çıkan ve Endonezya’yı da büyük ölçüde etkileyen kuş gribi (KG) sırasında ülkesinin ve gelişmekte olan ülkelerin haklarını savunmak için başta ABD olmak üzere Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’ne karşı verdiği mücadeleyi anlatıyordu. Ben de bu yazımda sizlerle “millette ne sağlık bakanları var!” dedirten bu olayı paylaşmak istedim.

Bilenler vardır, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan ve genelde dünyanın, özelde üye ülkelerin vatandaşlarının sağlık sorunları için tavsiyelerde bulunmak ve koruyucu tedbirler alınması için gerekli uyarı ve çalışmaları yapmak üzere kurulan DSÖ, önemli bir güce ve etkiye sahip bir uluslararası organizasyondur. Üye ülkeler DSÖ’den gelecek talimatlara uyma konusunda kendilerini mecbur hissederler ve çoğu zaman da uyarlar. DSÖ altında çalışan ve 1952 yılında kurulan Global Influenza Surveillance Network (GISN) - Küresel İnfluenza Takip Ağı (KİTA)- ise dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun ortaya çıkan grip vakalarının rapor edildiği ve etken virüslerinin gönderildiği bir kuruluştur.

2007 senesinde ortaya çıkan KG salgınında ilk önce Vietnam ve Tayland etkilenmiş ve insan ölümleri gerçekleşmişti. İkinci dalgada ise Endonezya etkilenmiş ve insan ölümleri gerçekleşmişti. Daha önce SARS deneyimi de yaşayan, şu anda etkilenen halkına vermek için DSÖ’nün kullanılmasını tavsiye ettiği Tamiflu adlı ilacı gelişmiş ülkelerin stokları dolu olduğu halde ilacın üreticisi olan Roche firmasından temin edemeyen bir ülkenin Sağlık Bakanı Supari’ye, bir aşı firmasının gelip kendi dilediği fiyattan KG aşısı satmak istemesi, hem de bu aşının salgına bir sürü can veren Vietnam kaynaklı virüsten üretilmiş olması Bakan Supari’nin kafasında dağınık pek çok parçanın birleşmesine neden olur. Kendi kendine sorar: “Bize 1984 senesinde dünyada çiçek hastalığının eradike edildiğini söyleyen ve bütün ülkelerin ellerindeki bütün çiçek virüslerini yok etme talimatı veren DSÖ ile 2005 senesinde bütün ülkelere stoklarında olmak üzere çiçek aşısı bulundurma talimatı veren ve bizleri uluslar arası ilaç firmalarından yüksek fiyatlarla aşı almaya zorlayan aynı DSÖ değil miydi?” “Madem her ülke virüslerini imha edecekti, aşı üretmek için gerekli bu virüsler nereden çıkmıştı? KİTA’ya bütün ülkeler tarafından virüslerin bir miktarı ABD Savunma Bakanlığına bağlı olarak çalışan Los Alamos’taki laboratuvara neden gönderiliyordu? Bu virüslerin genleri değiştirilerek biyolojik silah üretilmediğini kim söyleyebilirdi? Her ülkenin DSÖ’ye göndermek zorunda olduğu virüsler uluslararası ilaç firmalarının eline nasıl geçiyordu ve bu virüslerden üretilen aşıların yüksek fiyatlarla, bu virüslerin kaynağı olan fakir ülkelere satılması bir haksızlık değil miydi?” Bütün bu sorular kafasında canlanan Dr. Supari, yarın aynı şeyin kendi ülkesinin de başına geleceğini bildiğinden, Başbakanı ile de konuşup Material Transfer Agreement (MTA) olmadan, yani DSÖ’nün söz konusu kaynak ülkenin izni olmadan virüsü başka bir kurum veya şirkete devretmesinin mümkün olmadığı garantisini almadan virüsleri DSÖ aracılığı ile KİTA’ya göndermeyi reddeder.

Bu bilgi üzerine DSÖ yetkilileri başta olmak üzere ABD Sağlık Bakanlığı yetkilileri Endonezya üzerinde yoğun baskı oluşturarak bu karardan vazgeçirmeye çalışır. Dr. Supari kararından vazgeçmeyeceğini, DSÖ nezdinde virüs paylaşımı ile aşı ve ilaç üretimi politikalarının şeffaf ve adil olması sağlanmadığı müddetçe ‘sahibi oldukları’ virüsleri DSÖ ile paylaşmayacaklarını, kendilerine teklif edilen Vietnam virüsünden üretilen aşıyı da almayacaklarını söyleyince Dr. Supari’nin hiç beklemediği –belki de beklediği- bir şey olur. Başta CNN International televizyonu olmak üzere bütün televizyon kanallarında bir haber çıkar. Habere göre Endonezya’da ölen baba ve iki çocuğu KG’nin insandan insana geçişini göstermekteydi ve Endonezya’daki vakalara neden olan virüsün genetik yapısı Tayland ve Vietnam’dakinden farklıydı. Bu haber Endonezya’yı uluslararası arenada izole etmeye ve karantina uygulanmasına neden olabilecek niteliktedir. Kasıtlı ve yalan bir şekilde çıkartılan bu haber Dr. Supari’nin ABD ve DSÖ ile başlatacağı mücadelenin başlangıcı olur. İlk iş olarak her iki virüsün genetik analizi Endonezya laboratuvarlarında yapılır ve virüslerin aynı yapıda olduğu, insandan insana geçiş olmadığı fakat Endonezya virüsünün daha öldürücü olduğu gerçeği ortaya konulur. Fakat bazı ulusal ve hemen bütün uluslararası medya bu habere itibar etmez. Siti Fadilah Supari ne kadar zayıf ve çaresiz olduğunu, karşısında ABD’nin ve uluslararası ilaç firmalarının kontrolü altında çalışan bir DSÖ bulunduğunu bir kez daha görür ve mücadelesini uluslararası arenaya taşımaya çalışır.

Haftaya, 1952’de kurulan ve kendi ülkesi gibi gelişmekte olan ülkelerin sırtından milyarlarca dolar para, inanılmaz bir güç ve otorite elde etmiş DSÖ ve ABD’ye karşı Javalı bir kadının verdiği soylu mücadeleyi anlatacağım.

Doç. Dr. Şahin AKSOY

Bu haber toplam 1829 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim