Ne egzersiz ne diyet

 Louisiana Üniversitesi'nin Diyabet ve Metabolizma dalı başkanı olan Eric Ravussin'e göre zayıflayamamaktaki esas problem, egzersizin kalori yakılmasını sağlamasının yanı sıra iştahı da artırması. Bu da daha fazla yememize ve verdiğimiz kalorileri tekrar almamıza neden olmakta. Spor ile kalori yakarken aynı zamanda boğazımıza da hakim olup az yemeği öğrenmemiz halinde de kilo verebileceğimizi düşünmekteyiz. Ancak doğa öyle düşünmüyor. Doğa, hareketli insanı yemek yemeye teşvik ederken, hareketsiz insanı da az yemeğe teşvik ediyor. Dolayısıyla spor yaptığımız zaman vücudumuz, vücut kütle kaybını telafi etmek için gıda alımını da otomatik olarak artırıyor. Problem aslında tek başına 'egzersiz' değil, nasıl egzersiz yaptığımızda. Obezite araştırmaları yapan çoğu uzman, sık ama düşük tempolu fiziksel egzersizin, spor salonlarında ter dökmekten çok daha faydalı olduğu konusunda birleşiyor.

İmdada yine doğa yetişiyor

Mikro Gen Ar-Ge Direktörü Dr. Özgür Göknel, bu ilginç konuya dikkat çekerek konuyla ilgili şu açıklamaları yapıyor; "Hiçbirimiz şişman kemirgen görmemişizdir. Kemirgenlerin obez olmasını engelleyen, vücutlarında fazlaca bulunan kahverengi yağ dokusu hücrelerinin gıdalardan aldığımız enerjileri ısı olarak dışarı atması ve ısının yükselmesiyle kalorilerin zahmetsiz bir şekilde yakılmasıdır. Ancak 'kahverengi yağ dokusu" dediğimiz yapı insanlarda çok daha azdır. Bu nedenle aldığımız kaloriler 'beyaz yağ dokusu' olarak vücudumuzda özellikle göbek, bel, kalça ve basen gibi bölgelerde depolanır. Doğanın harikası yeşilçay burada da başrolde. Ancak bu kez ona bitkisel kafein de eşlik ediyor. Yeşil çay ve bitkisel kafein (cola çekirdeği ekstresi) düşük kalorili diyetlerle birlikte kullanıldığında ısı artırıcı özellikleri nedeniyle hafif yağı ısıya çevirerek zahmetsizce fazla kilolardan kurtulmanızı sağlıyor.