• BIST 8718.11
  • Altın 2240.86
  • Dolar 32.3271
  • Euro 35.1407
  • Ankara 3 °C
  • İstanbul 9 °C
  • Bursa 4 °C
  • Antalya 14 °C
  • İzmir 8 °C

"Rahim Ağzı Kanserine Dur Diyelim" sempozyumu

"Rahim Ağzı Kanserine Dur Diyelim" sempozyumu
Başbakan Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu: "Büyük oranda biz HPV'yi erken tanıyabilirsek, kanserden önce oluşan kansere dönüşme ihtimali olan lezyonları tanıyıp, tedavi edebilirsek bu kanserlerin yüzde 95'ini teorik olarak önlememiz mümkün"

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu, rahim ağzı kanserine sebep olan HPV virüsünün erken tanımlanmasıyla bu kanserin yüzde 95'ini önlemenin mümkün olduğunu belirterek, "Ancak sadece hanımlara bu konuda sorumluluk yüklemenin yanlış olacağına inanıyorum. Bu konuda erkeklere de çok önemli bir sorumluluk düşüyor. Çünkü bu virüs yüzde 95 oranında primer olarak kadınlarımıza eşlerinden bulaşıyor" dedi.

Sare Davutoğlu, Kadın Sağlıkçıları Eğitim ve Dayanışma Vakfı ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanlığınca Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Rahim Ağzı Kanserine Dur Diyelim" başlıklı sempozyumun onursal başkanlığını yaptı.

Sempozyumun açılışında konuşan Davutoğlu, anne sağlığının toplum sağlığını belirleyen en önemli göstergelerden biri olduğunu belirterek, rahim ağzı kanserlerinin de özellikle doğurganlık yaşındaki kadınları etkilediği için önemli halk sağlığı sorunlarından biri olduğunu söyledi.

Türkiye'de 2002 yılında kanserden ölümler tüm ölümlerin yüzde 12'sini oluşturuyorken, bu oranın 2009'da yüzde 21'e ulaştığını ifade eden Davutoğlu, bu oranın artık ülkede salgın hastalık, savaş ölümlerinin yaşanmadığını gösterdiğini ancak her oluşan 100 ölümden 20'sinin kanser nedeniyle gerçekleştiğini kaydetti.

Davutoğlu, bunun için, özellikle önlenebilir kanser türlerinde çok ciddi çalışmaları gerektiğini anlatarak, şöyle devam etti:

"Bunların önlenmesi konusunda elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Kanserlerin bazılarında genetik faktörler de önemlidir. Ancak kanserlerin birçoğunda çevresel faktörler son derece önemli. Bunların da büyük bir kısmı önlenebilir faktörler çerçevesinde değerlendiriliyor. Özellikle ortaya çıkışının önlenebildiği, taramalarla erken teşhis edildiğinde tedavinin yaşam kalitesine çok şey katabildiği kanser türlerinde mücadele çok yüz güldürücü sonuç veriyor. Hem önleme hem erken teşhisle hekimler ve sağlık kurumlarından önce temel sağlık politikalarına ve insanların sağlıklarına gösterdikleri önem bu noktada son derece önemli. Çevresel kanserojenlerden kaçınmak, beslenme bu konuda çok üzerinde durabileceğimiz ve kanserlerin önlenmesi konusunda elimizde olan önemli silahlar."

- "Obezitenin birçok kanser türüyle bağlantısı tespit edildi"

Sare Davutoğlu, birçok kanser türüyle obezitenin bağlantısının, vücutta artmış yağ kütlesinin, kanseri kolaylaştırıcı etkilerinin yapılan araştırmalarla ortaya koyulduğunu anlatarak, "Kişinin kendine gösterdiği özen çerçevesinde hem fiziksel aktivitenin artırılması hem beden kitle endeksinin normal sınırlarda tutulmasının önemini artık hepimiz biliyoruz" dedi.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre Türkiye'de kadın nüfusunun yüzde 30'u fazla kilolu, her 10 kadından 7'sinin vücut kitle endeksinin sağlıklı sınırın üzerinde olduğunu dile getiren Davutoğlu, özellikle kadın kanserlerinde de rahim içi, rahim ağzı ve meme kanserlerinde obezitenin olumsuz etkilerinin araştırmalarla tespit edildiğini söyledi.

Davutoğlu, anne ölümlerinin sayısının düşürülmesiyle bu konuda çok fazla ilerleme kaydedildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Bir annenin ölümü hem aileyi hem de toplumu çok derinden etkileyen bir sorun. Rahim ağzı kanseri de adeta bir anne ölümü gibi, biz ne kadar azaltabilirsek ne kadar gelişmiş olduğumuzu da göstereceği için hassasiyetle üzerinde durmamız gereken bir konu. Dünya Sağlık Örgütü dünya genelinde yılda 530 bin rahim ağzı kanseri tespit edildiğini ve 275 bin kadının da bu nedenle öldüğünü bildirmekte. Rahim ağzı kanserine dünyada kadın kanserleri arasında 3. sıklıkla rastlanırken, gelişmekte olan ülkelerde 2. sıraya düşmekte. Pek çok gelişmekte olan ülkedeyse kadınlarda kanserden ölümlerin en sık sebebi rahim ağzı kanseri olmakta. Son yıllarda gelişmiş ülkelerde ise bu oranda büyük bir düşüş mevcut. Aynı düşüş maalesef ki gelişmekte olan ülkelerde görülememektedir. Gelişmiş ülkelerde yılda görülme insidansı yüz binde 10 iken, gelişmekte olan ülkelerde bu oran yüz binde 40'a kadar çıkmaktadır. 2030'da rahim ağzı kanserinde yılda 474 bin kadının öleceği ve bu ölümlerin yüzde 95'inden fazlası düşük ve orta gelirli ülkelerde meydana geleceği tahmin edilmektedir."

- "Rahim ağzı kanseri çok önemli bir toplum sağlığı sorunudur"

Davutoğlu, son kanser istatistiklerine göre Türkiye'de her yıl yaklaşık 98 bin erkek ve 63 bin kadının kansere yakalandığını, bu vakaların büyük bir kısımını da akciğer, meme gibi önlenebilir kanserlerin oluşturduğunu anlatarak, akciğer kanserlerini büyük ölçüde sigarının oluşturduğunun bilindiğini ve buna karşı da ülkede büyük bir mücadelenin sürdüğünü kaydetti.

Tüm yaş gruplarında kadınlarda en sık rastlanan 10 kanserde birinci sırada meme, ikinci sırada tiroit, sonra da kalın bağırsak kanseri geldiğini, rahim ağzı kanserinin ise 8-10. sıralarda yer aldığına işaret eden Davutoğlu, "25-49 yaş grubunda ise rahim ağzı kanseri 5. sıra düşmektedir. İşte bunun için bizim bu çağda çocukları küçük ve aile için son derece önemli bir konuma sahip olan annenin sağlığını koruma noktasında rahim ağzı kanserine engel olabilirsek, her bir yakaladığımız rahim ağzı kanserinin, hem aile hem çevresiyle çok önemli bir toplum kesiminin sağlığını etkileyebileceğini söyleyebiliriz" değerlendirmesinde bulundu.

Davutoğlu, HPV insan siğil virüsü enfeksiyonunun, rahim ağzı kanserinde esas sebep olan faktör olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"200 kadar tipi bulunan bu virüsün 15 tipi yüksek kanser yapıcı özelliğe sahiptir. Tüm rahim ağzı kanserlerinin yüzde 95'inden sorumludur. Toplumda yaygın olan inanış şu, kanseri tümüyle engellemek mümkün değil. Ancak bu rahim ağzı kanseri için hakikaten mümkün olan bir şey. Çünkü yüzde 95 çok önemli bir oran. Bu virüs çok hızlı bir şekilde kansere yol açmıyor çoğu kez. Büyük oranda biz HPV'yi erken tanıyabilirsek, kanserden önce oluşan kansere dönüşme ihtimali olan lezyonları tanıyıp, tedavi edebilirsek bu kanserlerin yüzde 95'ini teorik olarak önlememiz mümkün. Mutlaka hanımlarımızın düzenli kontrollerini yaptırması gerekiyor. Ancak sadece hanımlara bu konuda sorumluluk yüklemenin yanlış olacağına inanıyorum. Bu konuda erkeklere de çok önemli bir sorumluluk düşüyor. Çünkü bu virüs yüzde 95 oranında primer olarak kadınlarımıza eşlerinden bulaşıyor.

Eşlerinin enfekte başka kadınlarla olan ilişkisinden bulaşıyor. Başka bulaşma yolları da tespit edilmiş. O konuda da hepimizin dikkatli olması gerekiyor. Cinsel ilişki kurmamış kızlarımızda da tespit edebiliyoruz. Fakat esas olarak hanımlar bu virüsü eşlerinden alıyorlar. Bu nedenle erkeklerimize de önemli bir mesaj olarak hem kendilerinin hem eşlerinin hem de ailelerinin sağlığını koruma noktasında kendilerine çok büyük bir sorumluluk düştüğünü, hem tek eşlilik hem aile içi, birliktelik yaşamamak noktasında, taşımaları gereken sorumluluğu sizler kanalıyla iletmek istiyorum."

- "Değerlerin erozyona uğraması sağlığımızı da etkilemektedir"

Davutoğlu, erken yaşta cinsel ilişkiye başlamak, düşük eğitim ve sosyoekonomik durum, genital siğiller, sigara kullanımı, çok uzun süre doğum kontrol hapı kullanmak ve beslenmede bazı hususlara dikkat etmeme gibi durumların da rahim ağzı kanseri ihtimalini artırdığını ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Değişen dünyayla beraber yaşama koşullarının değişmesi ve sahip olunan değerlerin erozyona uğraması aile yapımız yanında sağlığımızı da etkilemektedir. Özellikle gençlerin eğitim ve ailelerin eğitim, özellikle erkeklerin sürece dahil edilmesi, farkındalık çalışmalarının önemi hepinizin malumu. Tarama konusunda da ülkemizde son yıllarda da büyük atılımlar yapılmıştır. HPV taramalarının özelikle Avrupa'da tarama programlarına eklenmesine bağlı olarak, ülkemizde 2014 yılında HPV sıklığının ve tiplerinin saptanmasına dair çalışmalar 2014 yılında başlamıştır. Her ülkenin kendine has özellikleri var. Bizler, yurt dışında yapılan çalışmalar yol gösterici olabilir ancak kendi ülkemizin gerçeklerini bilerek savaşımızı planlamak durumundayız."

Uyarı: Sitemizde yer alan yazı, haber, makale, video, yorum ve tüm tıbbi bilgiler sadece genel bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgiler zamanla geçerliliğini kaybedebilir. Sitede yer alan bu bilgiler hiçbir zaman doktor muayenesinin yerini alamaz, doktor muayenesi ve tedavisi yerine kullanılamaz, kişisel teşhis ve tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilemez. Bitki Ansiklopedisinde ve haberlerde yer alan bilgiler sadece bilgilendirme amaçlıdır, uzmana danışmadan bilinçsiz kullanımda ilaçlarla etkileşime girerek ciddi yan etkiler oluşturabilir, başka bir hastalığı tetikleyebilir veya bir organınıza zarar verebilir. Sağlığınızla ilgili durumlarda lütfen uzman bir doktora danışınız. Sitemiz, uzman bir doktora danışılmadan yapılan herhangi bir uygulamadan doğabilecek zarardan sorumlu tutulamaz. Sitemizi ziyaret eden, yorum yapan ve doktorlara soru gönderen kişiler, bu uyarıları kabul etmiş sayılacaktır.
Kaynak: Haber Kaynağı
Bu haber toplam 4399 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim