• BIST 9722.09
  • Altın 2428.571
  • Dolar 32.5199
  • Euro 34.8
  • Ankara 30 °C
  • İstanbul 25 °C
  • Bursa 24 °C
  • Antalya 27 °C
  • İzmir 26 °C

"Sezaryen cerrahi bir girişim, normal doğumun alternatifi değil!"

"Sezaryen cerrahi bir girişim, normal doğumun alternatifi değil!"
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya: Sezaryen cerrahi bir girişim, normal doğumun alternatifi değil!


ANKARA-Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Koru Hastanesi ve Yüksek İhtisas Üniversitesince The Green Park Otel'de düzenlenen "Uluslararası Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi"nde yaptığı konuşmada, doğan her çocuğun yeni bir hayat ve umut demek olduğunu belirterek çocukların herkese yaşama sevinci verdiğini ifade etti.

Doğumun, bir kadının anne olma yolculuğu olduğunu, ayrıca kadın, çocuk, toplum ve gelecek arasında da güçlü bir bağ kurulması anlamına geldiğini aktaran Kaya, dünya genelinde hastanelerde sağlıklı koşulların oluşturulamamasının doğum yapacak kadınların karşılaştığı en önemli sorunlardan olduğunu vurguladı.

Bakan Kaya, "Doğum koşullarının teknik ve fiziki şartlarının iyileştirilmesi kadar, gebelik, doğum ve loğusalık dönemlerinde psikososyal desteğin sağlanması da önemli bir süreçtir. Biz, bakanlık olarak kadınlarımıza gebelik ve loğusalık dönemlerinde psikososyal de destek sağlıyoruz." dedi.

Özen gösterilmiş bir doğumun her kadının hakkı olduğuna işaret eden Kaya, doğumlar için çok daha ideal ortamların oluşturulmasına yönelik çabalarının devam ettiğini söyledi.

Sezaryenle doğumun cerrahi bir girişim olduğunu, normal doğumun alternatifi olmadığını dile getiren Kaya, şöyle devam etti:

"Sağlık Bakanlığımız, ilgili sağlık kuruluşları, akademisyenlerimizin haklı uyarı ve yönlendirmelerine rağmen, ülkemizde sezaryenle doğum oranları hala çok yüksek. 2015 yılında ülkemizdeki doğumların yarısı sezaryenle gerçekleştirilmiş durumda. Yapılan tüm bilgilendirme faaliyetlerine rağmen bir nebze düşüş yaşansa da, bu rakamlar dünya ortalamalarının üstünde."

- "Normal doğum, doğum sayısını sınırlamıyor"

Bakan Kaya, bu noktada Sağlık Bakanlığı ile işbirliği içinde ciddi çalışmalar başlattıklarını belirterek ülkenin nüfus artış hızının hızla düştüğüne, normal doğumun doğum sayısını sınırlamadığına dikkati çekti.

Normal doğumun faydalarını anlatan Kaya, "Belli durumlarda sezaryen doğuma da başvurulması gerekiyor. Önemli olan tıbbi gereklilik oluştuğunda kadınlarımızın sezaryenle doğum imkanına ulaşabilmesidir." dedi.

Ülke nüfusunun yaşlanmaya başladığı bir dönemde, çalışan kadınların doğum yapmasını teşvik amacıyla sosyal politikalarda yeni uygulamaları hayata geçirdiklerine değinen Kaya, hükümetin kadınlara yönelik yaptığı düzenlemeleri de hatırlattı.

- "Süreci doğru planlamalıyız"

Koru Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aydan Asyalı Biri, Türkiye'deki doğumlarda gelinen noktanın, ileriki nesillere ve kadına karşı duyulan sorumluluğun kongrenin hazırlanılmasında belirleyici olduğunu söyledi.

Türkiye'de son 20-30 yılda sezaryen doğum oranlarının arttığını aktaran Biri, bu doğum türünün doğum sayısını kısıtladığını, bu yüzden gelecekteki nesillerin devamı ve sağlıklı olması açısından sezaryenin bir problem gibi görüldüğünü anlattı.

Bugün için bilimin kanıtlarının, normal yolla gelen bir bebeğin daha sağlıklı olduğuna işaret ettiğini kaydeden Biri, bunun için bütün toplumun eğitimden geçirilmesinin şart olduğunu bildirdi.

Biri, "Sadece anne ve bebek sağlığımız değil, gelecek nesillerimizi de etkileyen bu süreci erişkinler olarak doğru planlamalıyız. Bu amaçla düzenlediğimiz ve ilk kez 8 kursun birden yapıldığı bu kongrede, doğumun bugününü ve yarınını tartışacağız, doğum becerilerimizi artırmaya yönelik yoğun bir teorik programdan geçeceğiz." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan da, kongredeki konuşmasına, "Yeryüzünde binbir çeşit kültürel gelenek ve yaşam biçimi mevcut. Fakat insanlığın tek bir ortak deneyimi var, doğum ve ölüm. Bu iki hadise, hepimizin ortak kaderi" sözleriyle başladı.

Doğumun, kadınların yaşadığı en önemli bedensel ve ruhsal tecrübe olduğunu, bu yönüyle de her aşamasının büyük hassasiyet gerektirdiğini belirten Emine Erdoğan, bu önemli meseleyi, disiplinler arası bir yaklaşımla ele aldıkları için Yüksek İhtisas Üniversitesi ve Koru Hastanesi yetkililerini tebrik etti.

Emine Erdoğan, pek çok konuda doğallıktan uzaklaşıldığı bir çağda, doğum gibi yaşamın en önemli hadisesinin bütüncül bir açıdan gündeme taşındığını ifade etti.

Yaşam yolculuğunun anne karnında başladığını, mükemmel bir tasarıma sahip insan bedeninin burada şekillendiğini dile getiren Emine Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:

"Bu süreç aslında son derece olağanüstü ve gizemli bir yolculuk. Bilimsel gelişmeler sayesinde, bu yolculuğun bilinmeyenlerini öğreniyor, gözlemliyoruz. Doğum süreci, anne ile bebek arasında sevgi bağının kurulduğu çok özel bir zaman dilimidir. Bu özel zamanın olabildiğince doğal ve fıtri şekilde gelişmesi önemlidir. Uzmanlar, doğal doğum sırasında anne-bebek arasında bağ oluşturan bir hormonun, doğum sonrasında annenin süt üretiminde gerekli olan bir başka hormonu tetiklediğini söylüyor. Yine bebeğin doğmak için zorlu bir yolculuk yaptığı sırada, akciğer gelişimini tamamladığı ifade ediliyor."

- "Sezaryenin bir talep konusu değil ancak zorunluluk gereği olabileceğini anlatmalısınız"

Emine Erdoğan, son yıllarda sezaryen ile doğumun tüm dünyada alarm verici boyutlara ulaştığına işaret etti. Türkiye'nin de dünyada en çok sezaryen yapılan ülkeler arasında yer aldığına dikkati çeken Emine Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Sezaryen, gerçek sebeplerle ve doğru zamanda yapıldığında elbette hayat kurtarıcı bir fonksiyon üstlenebilir. Fakat ne yazık ki artık bir kurtarma ameliyatı olmaktan çıkıp tercih edilebilir bir doğum şekli halini almıştır. Yapılan tüm bilimsel çalışmalar, normal doğumun daha sağlıklı olduğunu gösteriyor.

Sizler, konunun uzmanları olarak, sezaryenin bir talep konusu değil ancak zorunluluk gereği olabileceğini topluma birinci ağızdan anlatmalısınız. Halkımızın, siz bilim insanlarının rehberliğine ihtiyacı var. Doğal yöntemleri kadınlarımızın gündemine taşıyarak, onları cesaretlendirmelisiniz. Suda doğum, akupunktur, nefes egzersizleri gibi doğumu kolaylaştıran tamamlayıcı uygulamaları daha çok gündeme getirmelisiniz."

Erdoğan, 2008'den beri Türkiye'de sezaryen doğum oranlarının takibi konusunda bir farkındalık çalışması başlatıldığını, Sağlık Bakanlığının da bu konuda çalışmalarını artırdığını vurguladı.

Dünya Sağlık Örgütünün önerdiği ve olması gereken sezaryen oranının yüzde 15 olduğunu hatırlatan Erdoğan, Türkiye'de yüzde 50'lere yaklaşan yüksek sezaryen oranının, bu seviyelere çekilmesinin büyük önem taşıdığını dile getirdi.

- "Doğumda kadınların en büyük ihtiyacı, sevgi ve güvendir"

Emine Erdoğan, doğal doğum konusunda kadınların zihnindeki korkuların giderilmesi gerektiğinin altını çizerek, "Zorunlu bir tıbbi gerekçe olmadığı sürece normal doğumun teşviki konusunda kamu, üniversite ve özel sağlık kuruluşlarının iş birliği son derece önemlidir." dedi.

Doğum sırasında kadınların en büyük ihtiyacının, sevgi ve güven olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:

"Hastanelerimizle hekim, ebe ve hemşirelerimizin iş birliğiyle sağlanacak güvenli ortam, sağlıklı anne-bebek ilişkisinin de zeminini oluşturur. Ebelerimizin tecrübe ve bilgi birikiminden, modern sağlık çalışmaları için de istifade edilmelidir. Hamilelik dönemi, doğum anı ve sonraki zamanlarda anne-çocuk arasındaki ilişki, tüm hayata yön verecek kritik zamanlardır. İnsandaki sevme kapasitesinin, doğal doğumda salgılanan hormonlarla güçlendiği bilinmektedir.

Bebek dostu uygulamalar, ten tene temas, anne-çocuk arasındaki psikolojik bağın oluşumunda son derece önemlidir. Burada kazanılan güven duygusu, bebeğin kişilik gelişimi ve hayat boyu insanlarla ilişki ve uyumunda etkili olmaktadır. İşte tüm bunları sağlayacak şey, doğum konusunda kadınlarımızın bilinci ve alacakları eğitimlerdir. Hastaneleriniz bünyesinde verilen 'doğuma hazırlık, lohusa ve yenidoğan beslenmesi' gibi kurslar, kadınlarımız adına sevindirici girişimlerdir. Bedenini iyi tanıyan kadın, doğumu daha güvenli bir ortamda yapacak, doğum sonrası bakım konusunda daha bilinçli olacaktır."

Erdoğan, yeni doğan bir bebeğin ilk ihtiyacının, annesinin sıcaklığı ve kokusu olduğunu, çocukta güven duygusunun tam da bu emzirme sürecinde geliştiğini belirtti.

Yeni dünyaya gelmiş bir bebeği anne sütü ile beslemenin, yeni anne olmuş bir kadının ilk refleksi olduğunu söyleyen Erdoğan, bebek için ihtiyaç olan tüm sıvı, enerji, besin öğelerinin, sindirimi de kolay olan mucizevi anne sütünün içinde olduğunu anlattı.

- "Kadınlarımızı doğal doğuma teşvik edelim"

Emine Erdoğan, 2013 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması Raporu'na göre, Türkiye'de ilk 6 ayda emzirme oranlarının yüzde 31 seviyesinde olduğunu anımsatarak, "Bu oranı artırmak gerekir. Kaldı ki bugün, gıdaların yapısının değiştiği, çevrenin böylesine kirlendiği bir zamanda, bağışıklık sistemi güçlü, sağlıklı nesiller yetiştirmenin yegane yolu, anne sütünden geçmektedir." ifadesini kullandı.

Kadınların, bebeklerini ideal sürelerde emzirebilmesinin önündeki en büyük engelin çalışma şartları olduğuna dikkati çeken Emine Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bir yanda kadınlarımızın her alanda etkin olmasını beklerken, diğer yanda onları özel yaşam ile çalışma hayatı arasında tercihe zorlamayacak şartlar tesis etmeliyiz. Devletimiz geçtiğimiz yıl, bu alanda çok önemli bir çalışma yaptı. Doğum izni, esnek çalışma saatleri, kreş imkanları gibi düzenlemeler, kadınlarımızı bir nebze olsun rahatlattı. Dileriz ki bu şartlar tüm iş alanlarında layıkıyla uygulanabilsin. Endüstriyel çağın, doğum gibi doğal bir konuyu dahi kendi şartlarına mahkum ettiği bir dünyada, doğala dönmek hepimiz için kurtuluş yoludur."

Erdoğan, kongreye katılan suda doğumun mucidi, dünyaca ünlü hekim Dr. Michel Odent'e de özel olarak teşekkür etmek istediğini belirterek, "Sezaryenin bu derece yaygınlaştığı bir zamanda, doğal doğum konusundaki çok değerli fikirlerini tüm dünyaya yayan çabaları nedeniyle kendisine şükran borcumuz var. Doğum ortamının medeniyeti şekillendirmesi fikri, üzerinde çokça düşünmemiz gereken bir konudur." diye konuştu.

Emine Erdoğan, doğum anının, kadınlara gerçek bir bilgelik sunduğunu, kadınların bu sürece tüm boyutlarıyla şahit olarak, yaratılıştaki mucizeyi de yakından tecrübe ettiklerini söyleyerek, "Hep birlikte kadınlarımızı, tıbbi bir engel olmadığı müddetçe doğal doğuma teşvik edelim." çağrısında bulundu.

- "Tüm katkıları sağlamak istiyoruz"

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) Başkanı Prof. Dr. Ateş Karateke, sezaryen oranlarına dikkati çekerek sezaryeni Türk kadınının sağlığını tehdit eden bir halk sağlığı problemi olarak gördüklerini söyledi.

Karateke, "Sağlık Bakanlığımızla anne ölümleri, artan sezaryen oranları konusunda beraber çalışmak istiyoruz. Kadın sağlığına verebileceğimiz tüm katkıları sağlamak istiyoruz." dedi.

Sağlık Araştırmaları Genel Müdürü Mehmet Rıfat Köse de Sağlık Bakanlığınca kadınlara yönelik yapılan çalışmaları anlattı. Suda doğumun mucidi dünyaca ünlü hekim Dr. Michel Odent de normal ve suda doğuma ilişkin bilgiler verdi.

Konuşmalar sonrasında kongrenin açılış konuşmasını gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ile diğer katılımcılar toplu fotoğraf çektirdi.

Bu haber toplam 2805 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim