• BIST 8970.82
  • Altın 2281.96
  • Dolar 32.3217
  • Euro 35.018
  • Ankara 16 °C
  • İstanbul 21 °C
  • Bursa 24 °C
  • Antalya 21 °C
  • İzmir 22 °C

Sezaryen tercihinin sebebi ağrı korkusu

Sezaryen tercihinin sebebi ağrı korkusu
Sağlık Bakanlığı'nın normal doğumu teşvik etmesine rağmen ülkemizde sezaryen oranları hala istenen seviyeye ulaşamadı.

ZİYNETİ KOCABIYIK

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof. Dr. Cansun Demir, sezaryen doğum oranlarının henüz istenen seviyeye ulaşamadığını belirterek kadınları sezaryene yönlendiren en önemli sebeplerden birinin ağrı korkusu olduğunu söyledi. Ülkemizde sezaryenin hala %50 oranında yapıldığını, bazı özel hastanelerde %70'lere ulaştığını hatırlatan Prof. Dr. Cansun Demir, "Kadınların büyüklerinden ve komşularından dinledikleri ağrılı doğum hikayeleri normal doğum fobisi oluşturuyor. Bunu yenmek için, kadının ağrı korkusunu yok etmek gerekir" dedi.

SEZARYEN AMELİYATTIR

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) tarafından düzenlenen 13. Ulusal Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi'nde konuşan Prof. Dr. Cansun Demir, normal doğumun adı üzerinde doğal bir eylem olduğunu ve uygun olan her anne adayının normal doğuma yönlendirilmesi gerektiğini belirterek, "Sezaryen bir ameliyattır ve her ameliyatın bir riski vardır. Sezaryen ameliyatının en önemli riskleri anestezi, kanama ve daha sonraki doğumların da sezaryenle yapılması ihtimalini artırmasıdır" diye konuştu.

Sağlık Bakanlığı'nın sezaryen oranlarını Dünya Sağlık Örgütü'nün önerisi olan %15'lere çekmeye çalışmasının çok gerçekçi olmadığını belirterek, "%25-30'lara çekilebilse bile büyük bir başarıdır. Şu anda neredeyse her iki kadından biri sezaryen yaptırıyor. Bunun en önemli sebeplerinden biri kadınlardaki doğum korkusudur. Normal doğum oranlarını artırmak için bu korkuyu ortadan kaldırmak gereklidir" diye konuştu.

Prof. Dr. Demir, Sağlık Bakanlığı'nın başlatmış olduğu doğum öncesi hazırlık kurslarının bütün gebelere yaygınlaştırılması gerektiğini ve TJOD'nin bu konuda eğitim desteği vermeye hazır olduğunu hatırlattı. Demir, "Öncelikle annelere doğumun doğal bir süreç olduğunu anlatmak ve doğuma hazırlık kurslarının sayısını artırmak gereklidir. Doğum yaptırılan yerlerde mutlaka epidural anestezi dediğimiz belden iğne ile ağrının giderilmesi, annenin ağrısız doğum yapıyor olması ağrı korkusunu ortadan kaldıracaktır. Diğer taraftan doğum yapılacak hastanelerin şartlarının da iyileştirilmesi gerekir. Doğum için her kadının tek kişilik odada olması da anne adaylarını normal doğuma yönlendirecektir" şeklinde konuştu.

EBELİK SİSTEMİ DESTEKLENMELİ

Ebelik sisteminin geliştirilmesi gerektiğine de dikkat çeken Prof. Dr. Demir, "Doğumu eğitim verilmiş ebelerin yaptırması, sistemin rahat işlemesini sağlayacaktır. Ancak bunu söylerken ev doğumlarını asla önermiyoruz. Bizim önerimiz kadın doğum uzmanlarına bağlı olarak ve onların denetiminde çalışan ebelerin, sağlık kurumlarında doğum yaptırmasıdır" dedi.

Tazminat hekimi normal doğumdan uzaklaştırıyor

Sezaryen oranlarının artmasındaki önemli bir sebebin de kadın doğum uzmanlarına açılan davalar olduğunu söyleyen Prof. Dr. Demir, "Türkiye'de son 10 yılda malpraktis (tıpta yanlış, hatalı uygulama) davaları arttı. Hekimlerin yüksek tazminat ödeme riski var. Dolayısıyla hekimler, malpraktis davaları nedeniyle normal doğumdan kaçıyor. Bunların önlenmesi için Sağlık Bakanlığı'nın bu konuda devreye girmesi ve olası problemleri üstlenmesi lazım" dedi.

Geç ve erken annelerin bebekleri risk altında

Gebelik döneminde bebeğin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için annenin daha iyi beslenmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Cansun Demir, "Gebelik döneminde annenin yetersiz ve dengesiz beslenmesi, annede kansızlık ve osteomalazi adı verilen kemik kaybı ile sonuçlanan hastalıklara yol açmaktadır" dedi. Kansızlığın, artan demir ihtiyacının karşılanamaması veya alınan demirin emiliminin düşük olması sebebiyle ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Demir, karşılaşılan sıkıntıları şöyle dile getirdi: "Bu dönemdeki beslenme bozuklukları erken doğum, düşük doğum ağırlığı, bedensel ve zihinsel gelişim yetersizliği ve ölü doğuma sebep olabilmektedir. Bu problemler 18 yaşından küçük ve 35 yaşından büyük kadınlarda, 2 yıldan daha kısa sürelerle gebe kalan ve çoğul gebeliği olan kadınlarda daha fazla görülmektedir. Yetersiz beslenme, gelişme bozukluklarının ve doğumdan sonraki bebek ve çocuk ölümlerinin de en önemli sebebidir."

Kaynak: Haber Kaynağı
Bu haber toplam 2610 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim