• BIST 9079.97
  • Altın 2323.892
  • Dolar 32.355
  • Euro 34.922
  • Ankara 12 °C
  • İstanbul 13 °C
  • Bursa 9 °C
  • Antalya 16 °C
  • İzmir 14 °C

Sinüzit astımı tetikliyebilir!

Sinüzit astımı tetikliyebilir!
Toplumda en fazla karşılaşılan sağlık sorunlarından biri olan rinosinüzitin zamanında tedavi edilmesi şart.

Çünkü rinosinüzit kronikleştiği takdirde hayat kalitesini ciddi boyutlarda bozmasının yanı sıra başta ‘astım’ olmak üzere pek çok hastalığın da ortaya çıkmasına yol açabiliyor.

Burun çevresinde yerleşen ve paranazal sinüsler olarak adlandırılan boşlukları döşeyen mukozada enfeksiyon oluşmasına rinosinüzit deniliyor. Her viral üst solunum yolu enfeksiyonlarının yüzde 2’si rinosinüzite dönüşüyor. Özellikle grip hastalığında bu sorun çok görülüyor. Dolayısıyla yıl boyunca özellikle çocuklarda 1-2 kez rinosinüzit görülmesi normal karşılanıyor. Ancak bu hastalığın zamanında tedavi edilmesi şart. Çünkü rinosinüzit kronikleştiğinde yaşam kalitesini belirgin şekilde bozduğu gibi, bazen çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına da yol açabiliyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi’nden Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Asım Kaytaz, rinosinüzitin tetiklediği en önemli hastalıklardan birinin astım olduğuna dikkat çekerek, “Rinosinüzit ve astım artık tek bir hava yolu, tek bir hastalık olarak değerlendirilmeli. Çünkü bu hastalıklar sıkça birlikte görülüyor. Ayrıca akciğerlerde ve sinüslerde ortaya çıkan enflamasyonlar da birbirine çok benziyor ve birbirini tetikliyor” diyor.

 

KRONİK RİNOSİNÜZİTİ OLANLARDA RİSK ARTIYOR

Kronik rinosinüziti olanlarda astım görülme riski diğer kişilere göre çok daha yüksek oranlarda oluyor. Bu birliktelik her iki hastalığın da aynı mekanizmaların tetiklemesinden oluştuğu varsayımını destekliyor. Ayrıca bu hastalıklar beraber görüldüğünde daha zor tedavi ediliyor. Öyle ki biri tedavi edilmeden diğerinin tedavisinde başarısızlığa uğranabiliyor.

BELİRTİSİ SADECE BAŞ AĞRISI VEYA ÖKSÜRÜK OLABİLİYOR

Rinosinüzit hastalarının en büyük şikayetleri burun ve geniz akıntısı ile burun tıkanıklığı oluyor. Her iki şikayet hastaların yaklaşık yüzde 95’inde görülüyor. Bunun sonucunda da 'burnu tıkanmayan ya da akmayan hastada rinosinüzit olma ihtimali çok az’ düşüncesi büyük ölçüde doğru oluyor. Ancak rinosinüzit bazen sadece baş ve yüz ağrısı veya öksürükle de ortaya çıkabildiği için dikkatli olmak gerekiyor. Bunların yanı sıra ağız kokusu, koku alma bozukluğu, ateş de görülebiliyor.

 

EN SIK GÖRÜLEN NEDENİ ÜST SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI

Viral üst solunum yolu en sık görülen rinosinüzit nedeni. Öyle ki her viral üst solunum yolu enfeksiyonlarının yaklaşık yüzde 2’si akut bakteriyel rinsinüzite dönüşüyor. Sinüs içlerine bakteri ulaşınca veya sinüslerin ağızları kapanınca içeride bulunan bakteriler hızla çoğalmaya başlıyor. Bunun sonucunda da burundan ve/veya genizden koyu renkli bir akıntı gelmeye başlıyor.

 

ALERJİK RİNİT ATAKLARI DA SİNÜSLERDE SORUN OLUŞTURUYOR

Alerjik rinit atakları da viral üst solunum yolu enfeksiyonundan sonra en büyük rinosinüzit nedenlerinden biri olarak gösteriliyor. Alerji nedeniyle burun boşluğunda ve sinüslerde ödem olması, salgının artması hem sinüslerin ağızlarının tıkanmasına hem de temizlenmenin engellenmesine yol açıyor.

 

SİGARA İÇENLER DAHA HASSAS

Sigara dumanı direkt olarak burun içinde enflamasyona yol açması ve burun temizliği mekanizmasını durdurması nedeniyle önemli etkenlerden biri olarak ifade ediliyor. Duman altı olmak da sigara içmiş gibi olumsuz etki yaratıyor. Silialarda hareketin durması nedeniyle burun boşluğu ve sinüsler kendi temizliklerini yapamıyor ve hastalık üretebilecek bakterilerin sinüslerde yerleşebilmesine imkan sağlıyor.

 

KÖTÜ ÇALIŞMA ORTAMINA DİKKAT

Kötü çalışma ortamları da sinüzitin oluşmasına yol açabiliyor. Bunun aksine iyi havalanan ve ısısı yerinde olan bir çalışma ortamında viral üst solunum yolu enfeksiyonları fazla görülmüyor. Bunun sonucunda da çalışanların birbirine hastalık bulaştırmalarının önüne geçilebiliyor.

 

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİN ZAYIFLAMASI DA ETKİLİYOR

Bağışıklık sisteminin zayıflaması ve bu sistemi bozan hastalıklar rinosinüzit oluşumuna özellikle katkıda bulunuyor. Bazen hızla ölümcül olabilen mantar sinüzitleri bu durumlarda ortaya çıkıyor. Ayrıca genellikle çocuklarda görülen bazı genetik bozukluk hastalıkları sırasında da sık rinosinüzit atakları ve kronik rinosinüzitler görülüyor.

 

TANI RAHATLIKLA KONABİLİYOR

Çoğu hastada şikayetlerin dinlenmesi ve basit muayeneler ile tanı rahatlıkla konulabiliyor. Endoskopik muayene ile doğru tanı konulma olasılığı ise çok daha yüksek oluyor. Tanı koymada sıkıntılar olduğunda veya tedavi sonrası belirli bir sonuç alınamayan hastalarda ise tomografi çekilmesi ve tanının doğrulanması gerekebiliyor.

 

İLAÇ TEDAVİSİ RAHAT BİR NEFES ALDIRIYOR

Akut sinüzitlerde antibiyotik, burun damlaları ve ateş düşürücü ağrı kesiciler ile hastalar genellikle 10-14 günlük tedavi sonrasında tümüyle iyileşebiliyor. Hastalık sadece küçük bir kısmında kronikleşiyor. Kronik rinosinüzit hastaları da daha uzun süreli antibiyotik tedavisi, kortizonlu spreyler ve tuzlu su lavajları ve ihtiyaç duyulursa ameliyat ile sorunlarından tamamen kurtulabiliyor. Ancak kronik rinosinüzit bir hastalık olmaktan çok birçok hastalığın veya rahatsızlığın birleşiminden oluşuyor ve altta yatan bu sorunlar tedavi olduğu sürece geçebiliyor.

 

KRONİKLEŞEN RİNOSİNÜZİTE AMELİYAT İLE ÇÖZÜM MÜMKÜN

Akut sinüzitlerde şiddetli baş ağrısı oluşmuşsa, hastalık uzun süreli tedaviye rağmen geçmiyorsa veya bir komplikasyon söz konusu olduğunda endoskopik sinüs cerrahisine başvuruluyor. Kronik rinosinüzit hastalarında ise 1-2 ay süren tıbbi tedaviye yanıt alınamadığında bu tedaviye destek vermek amacıyla ameliyata karar veriliyor. Dolayısıyla ameliyat sonrasında tıbbi tedaviye mutlaka devam etmek gerekiyor. Ameliyat ile kronik rinosinüzit hastalarının yaklaşık yüzde 80’i tümüyle iyileşiyor. Son yıllarda uygulanan balon sinuplasti tekniği de daha hafif bir girişim ile daha erken iyileşme olanağı sağlıyor. Ancak bu teknik hastaların sadece yüzde 10’una uygulanabiliyor. Balon sinuplasti yeni bir teknikten ziyade yeni bir alet olarak görülmeli ve ancak gerektiğinde kullanılmasına özen gösterilmelidir.

Uyarı: Sitemizde yer alan yazı, haber, makale, video, yorum ve tüm tıbbi bilgiler sadece genel bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgiler zamanla geçerliliğini kaybedebilir. Sitede yer alan bu bilgiler hiçbir zaman doktor muayenesinin yerini alamaz, doktor muayenesi ve tedavisi yerine kullanılamaz, kişisel teşhis ve tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilemez. Bitki Ansiklopedisinde ve haberlerde yer alan bilgiler sadece bilgilendirme amaçlıdır, uzmana danışmadan bilinçsiz kullanımda ilaçlarla etkileşime girerek ciddi yan etkiler oluşturabilir, başka bir hastalığı tetikleyebilir veya bir organınıza zarar verebilir. Sağlığınızla ilgili durumlarda lütfen uzman bir doktora danışınız. Sitemiz, uzman bir doktora danışılmadan yapılan herhangi bir uygulamadan doğabilecek zarardan sorumlu tutulamaz. Sitemizi ziyaret eden, yorum yapan ve doktorlara soru gönderen kişiler, bu uyarıları kabul etmiş sayılacaktır.
Kaynak: Haber Kaynağı
Bu haber toplam 4064 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim