• BIST 9465.1
  • Altın 2488.872
  • Dolar 32.5974
  • Euro 34.7926
  • Ankara 20 °C
  • İstanbul 15 °C
  • Bursa 19 °C
  • Antalya 22 °C
  • İzmir 23 °C

Şirketinizi en iyi nasıl satarsınız?

Şirketinizi en iyi nasıl satarsınız?
Yabancı yatırımcılar ve fonlar; sağlık, ilaç, eğitim, perakende, yiyecek-içecek ve otomotiv, lojistik hizmetler, gıda ve gıda dışı perakende alanlarındaki KOBİ’ler ile katma değerli ürün üreten hizmet ve sanayi şirketlerine ilgi duyuyor.

Rahime Baş Uçar'ın haberi

Türk şirketlerine yabancı ilgisi günden güne artıyor. 40’a yakın private equity (girişim sermayesi) fonu KOBİ’lerimizin peşine düştü. ‘Çöpçatanlık’ yapan şirketlere göre evlilik yapmanın tam zamanı. İşte yabancılarla mutlu bir evlilik yapmanın sırları...

GLOBAL krizin bulutları dağılıyor. Bulutlar dağıldıkça yabancı yatırımcılar Türk şirketlerini daha net görüyor. Yabancı yatırımcıların ve fonların 2004-2008 yılları arasında yoğun ilgi gösterdiği Türk şirketleri yeniden gözde. Ancak kriz öncesine göre bir fark var. Daha önce büyük ölçekli şirketlere olan ilgi KOBİ’lere (küçük ve orta büyüklükteki işletmeler) yönelmiş durumda.

Bu ilgi henüz satın alma, birleşme ve ortaklık rakamlarına yansımış değil ama kiminle konuşsak bir ortaklık görüşmesi haberi alıyoruz. Zaten birleşme ve satın almalara ve ortaklıklara danışmanlık yapan ‘çöpçatan’ firmalar da bu ilgiyi net olarak ifade ediyor. Danışmanlar, özellikle 2011’de bu görüşmelerin çoğunun sonuçlanarak rakamlarda da kendini göstereceğini söylüyor.

Evet, birçok KOBİ’miz bugünlerde görücüye çıkan bir genç kız gibi heyecanlı. Çoğu gelecekte de kol kola yürüyebileceği uygun bir aday arıyor. Çöpçatan firmalara göre, KOBİ’lerin kısmetin ayağına gelmesini beklemesi doğru değil. Kendilerini geleceğe güçlü bir şekilde taşıyacak uygun bir aday bulmak istiyorlarsa mutlaka ciddi bir ön hazırlık yapmaları gerekiyor.

HEDEF 10 MİLYAR DOLAR

KOBİ’lerin mutlu bir evlilik yapmak için nelere dikkat etmesi gerektiğinin detaylarına geçmeden önce, M&A (mergers and acquisition) yani birleşme ve satın alma rakamlarına göz atalım. Evet, yabancılar Türkiye’de KOBİ avına çıktı ama bunun henüz rakamlara yansıdığını söylemek mümkün değil. Ernst & Young’ın “Birleşme ve Satın Alma İşlemleri 2009” raporuna göre, geçen yıl birleşme ve satın alma işlemleri 2008’e göre yüzde 70 azalmayla 5.7 milyar dolar olmuş. 2008’de 171 olan işlem adedi 2009’da 116’ya düşmüş. Bu yılın ilk altı ayında ise 75 birleşme ve satın alma işlemi gerçekleşmiş. Bunların toplam tutarı ise 4.5 milyar dolar. Bu gelirin daha çok özelleştirme işlemlerinden geldiğini belirtelim.

Uzmanlar, bu yıl birleşme ve satın almaların 10 milyar doları bulabileceğini öngörüyor. Özellikle yılın son çeyreğinde bu hedefe ulaşılabileceği belirtiliyor.

ÇÖPÇATANLARIN İLGİSİ

Türkiye’de M&A işlemlerinin hızlanması, çöpçatan firmaları da Türkiye’ye yönlendiriyor. ABD’nin ünlü KOBİ çöpçatanı firmalarından VR (Valued Representation) mayıs ayında Türkiye’de ofis açtı. Dünyanın en yaygın ve en fazla işlem sonuçlandıran kurumsal finansman ağı M&A International da bu yıl sonbahar konferanslarını düzenlemek için Türkiye’yi seçti. Söz konusu konferans, 7-9 Ekim 2010 tarihleri arasında İstanbul'da gerçekleştirildi.

Ev sahipliğini Türkiye'den PDF Corporate Finance'in yaptığı konferansa, 40'ın üzerinde ülkeden çokuluslu şirketlerin üst düzey yöneticileri, şirket birleşme ve satın alma danışmanları ve girişim sermayesi fonlarının yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 200'e yakın profesyonel katıldı.
M&A International’ın Sonbahar Konferansı sonrasında, 116 yatırım bankacısı arasında yapılan anketin sonuçları da Türk şirketlerine ilgiyi bir kez daha ortaya koydu. 37 ayrı ülkeden ankete katılan yatırım bankacılarının yüzde 67'si kendi ülkelerinden Türkiye'ye olan ilginin artacağını düşünüyor.
Türkiye'deki beklentilere paralel olarak M&A International üyeleri de önümüzdeki günlerde şirket birleşme ve satın almaların en fazla enerji ve finansal hizmetler sektörlerinde olacağını öngörüyor. Türkiye’de yıllardır aktif olarak çalışan danışman firmalar ise yabancıların ilgi gösterdiği sektörlerin listesini biraz daha uzatıyor. Yabancı yatırımcılar ve fonlar; sağlık, ilaç, eğitim, perakende, yiyecek-içecek ve otomotiv, lojistik hizmetler, gıda ve gıda dışı perakende alanlarındaki KOBİ’ler ile katma değerli ürün üreten hizmet ve sanayi şirketlerine ilgi duyuyor.

“2011’DE PATLAMA OLACAK”

Türkiye’nin önde gelen çöpçatan şirketlerinden Pragma’nın ortaklarından Kerim Kotan, M&A işlemlerindeki asıl patlamanın 2011 yılında olacağına inanıyor. Bu patlamadan Pragma’nın da payını fazlasıyla alacağına inanan Kotan, “Türkiye'de bu yılın ilk üç çeyreğinde 150 civarında M&A işlemi olduğunu biliyoruz. Bu sayı geçen yıla göre nerdeyse 5 kat artış anlamına geliyor. Bu iyileşmenin aynı dönemde dünya genelinde yüzde 20’lerde kaldığını düşünürsek ne kadar büyük bir artıştan bahsettiğimiz daha net anlaşılacaktır. Türkiye’deki M&A işlemlerinin hacminin şimdiden 10 milyar doları bulduğunu belirtmeliyim” diyor.

Deloitte Türkiye Kıdemli Müdürü Özlem Ulaş da yabancı yatırımcı ilgisinin asıl 2011’de rakamlara yansıyacağı görüşünde: “İlginin işlem sayısına yansıdığını söylemek için henüz erken. Bu 2011 yılında kendini belli edecek. M&A işlemleri açısından yılın üçüncü çeyreğinde yoğun bir dönem geçirdik. Yıl sona ermeden 2-3 işlem tamamlayacağız.”

NASIL HAZIRLANMALI?

Türk şirketlerine ilgi var ama görücüye çıkacak bir KOBİ’ler ‘nikah’ sürecine nasıl hazırlanmalı? Aslında birleşme ve satın alma sürecine tek başına hazırlanmak çok da mümkün değil. Bu yüzden zaten çöpçatanlara ve danışmanlık şirketlerinden destek alınıyor.

Danışmanlara göre, Türk şirketlerinin birleşme ve satın alma işlemlerini başarılı bir şekilde gerçekleştirmeleri için mali, yönetsel, stratejik ve hukuki açıdan sürece hazırlanmaları gerekiyor. Özellikle satın alma ve birleşme işlemi sırasında değer tespiti yapılırken, şirketlerin geçmiş dönem mali tablolarından yararlanılıyor. Bu yüzden de şirketlerin işleyen ve şeffaf bir mali altyapıya sahip olmaları gerekiyor. Bu noktada Türk şirketlerin başının belası kayıt dışılık oluyor. Birçok satın alma ve birleşme işlemi kayıt dışı işlemler yüzünden daha başlamadan bitebiliyor. Alıcılara eksiksiz ve güvenilir bilgi verilmesi, verilen bilgilerin muhasebe kayıtlarıyla tutarlılığı, özellikle de son 2-3 yıla ait detaylı ve denetlenmiş bilgiler sunabilmek başarılı bir nikah için olmazsa olmaz.

Birleşme ve satın alma işleminde önce şirketlerin mevcut durumu tam olarak ortaya konuluyor. Sonra da şirketlerin kısa ve uzun vadede daha cazip bir konuma yani şirketi daha yüksek bir piyasa değerine ulaştırmak için strateji, insan kaynağı, süreç ve teknoloji alanındaki planları belirleniyor.
Birleşme ve satın alma işlemlerinde zamanlama, işbirliği, ölçek, coğrafi konum gibi unsurlar da önemli. Yani bir şirketi krizde satmakla kriz sonrasında satmak arasında ciddi farklar var.

DANIŞMANLIK ALIN

Birleşme ve satın almalarda hukuki hazırlıklar da önemli. Nihayetinde, işlemin doğuracağı risklere karşı şirketi koruyacak sözleşmenin ve hukuki zeminin hazırlanması gerekiyor. Büyük danışmanlık şirketleri hukuk danışmanlığını kimi zaman kendi bünyelerinde veriyor, kimi zaman da bağımsız hukuk bürolarından destek alıyor.

Hansu Avukatlık Bürosu, Türkiye’de birleşme ve satın alma konusunda hukuk danışmanlığı yapıyor. Büronun kurucu ortağı Ömer Faruk Hansu, Türk şirketlerinin genellikle yabancı yatırımcılarla gerçekleştirdikleri birleşme ve devralma görüşmelerini kendi başlarına yönetmeye çalıştıklarını vurguluyor. Hansu, “Birçok yabancı yatırımcı, birleşme veya devralma sürecinde hedef şirketle ilgili sağlıklı doküman ve bilgi akışı gerçekleşmediğinden ortaklık veya alım talebini geri çekiyor” diyor.
Hansu’ya göre, bir Türk şirketinin yabancı ortak bulma projesi yaklaşık 8 ile 16 ay arasında sürebiliyor. Kimi zaman çok daha uzun sürdüğünü de belirtelim. Türk şirketlerinin birleşme ve devralma süreçlerinde özellikle ön hazırlık, pazarlama ve devir sürecini önceden anlaması ve buna göre pozisyon belirlemesi için hukuk, mali ve vergi danışmanlarından yabancı yatırımcıyla müzakerelere geçiş öncesi hizmet alması çok önemli. Hansu, diğer önerilerini şöyle açıklıyor:
“Türk şirketleri iyi bir danışman ekibiyle yola çıkmalı. Şirketlerin hukuki anlamda hisse devrinin planlamasını doğru yapmak ve bunu yönetmek için iyi bir hukuk danışmanına ihtiyacı var. Hisse devrindeki süreçte mali konuları doğru ve avantajlı şekilde değerlendirecek mali bir danışmana ve vergi planlamasını en avantajlı şekilde yapmayı sağlayacak vergi danışmanına ihtiyaç olduğunu unutmamalılar.”

40 FON YAKIN TAKİPTE

KOBİ’lerin en büyük taliplisi yabancı yatırım fonları. Halen Türkiye’de yatırım yapmış, ofis açmış ya da bunların her ikisini yapmasa da Türkiye’deki şirketlerle yakından ilgilenen 40’a yakın yabancı fon olduğu biliniyor. Batı Avrupa’da yatırım yapan “Pan European fonlar” bu ilgide başı çekiyor. Orta ve Doğu Avrupa merkezli fonlar da Türkiye’yi yakın takibe almış durumda. Bunlara ek olarak Körfez fonları da Türkiye’de yatırım konusunda oldukça iştahlı. Orta ve Doğu Avrupa odaklı yatırım fonu ARGUS Capital’ın kurucu ortağı Ali Artunkal, “Mısır ve Romanya gibi ilgi gören ülkeler var ama Türkiye’nin yeri bambaşka” sözleriyle şaşkınlığını dile getiriyor.

ARGUS Capital’in Türkiye’de ofisi yok. Ancak Daruma, Standard Ünlü gibi danışman firmalarla güç birliği yaparak Türk şirketlerini yakından takip ediyor. Son olarak Memorial Sağlık Grubu’nun yüzde 20 hissesini satın alan ARGUS Capital, halen sağlık, perakende ve katma değerli ürün üreten sanayi şirketlerine yatırım yapmayı planlıyor. 15 ila 100 milyon euro arasında cirosu olan şirketlerle ilgilenen ARGUS Capital, EBİTDA’sı (faiz, amortistan ve vergi öncesi kar) 2.5-4 milyon euro olan şirketlere ortak olmayı tercih ediyor.

Her fonun Türk şirketlerine yatırım yaparken aradığı farklı kriterler var. Ali Artunkal, kendi kriterlerini şöyle anlatıyor.

“Bizim için üç önemli koşul var: Yönetim, yönetim, yönetim. Bir şirketin iyi bir yönetimi yoksa yatırım yapmayız. Yönetim bizim için anahtar. Özellikle yüzde 100’ünü satın almayı düşündüğümüz bir şirkette bağımsız, profesyonel bir yönetim kadrosunun olmasına dikkat ediyoruz.”
Artunkal, fonların Türk şirketlerine ortaklığının kurumsallaşmayı da beraberinde getirdiğini vurguluyor: “Ortak olduğumuz ya da satın aldığımız şirkete yılda iki kez denetim yaptırıyoruz. Bir anlamda şirkete çekidüzen veriyoruz. Ortaklarımız nedeniyle yeni pazarlara açılmalarını sağlıyoruz. Sadece yatırımı yapıp uyumuyoruz. Gündelik işlerin dışında stratejik kararlar, yeni satın almalar, yeni finansman bulmak gibi konularda ortaklarımızla beraber çalışıyoruz.”

GÖZDE TÜRK ŞİRKETLERİ

Türk şirketleri doğal olarak bu ilgiden memnun. Peki yabancıların gözdesi olan Türk şirketleri hangileri? Sektör bazında bakacak olursak, İnşaatta Ağaoğlu; mobilyada Boydak Grubu (İstikbal ve Bellona) ve Doğtaş Mobilya; perakendede Kiler ve Kim; gıda-içecekte Sezon Pirinç, Sırma, Efes Biracılık ve Yıldız Holding (Ülker); sağlıkta Universal Hospitals Group ve Medicana Hastaneler Grubu; hazır giyimde Orka Grubu; enerjide jeneratör üreticisi Genpower, Best Trafo ve Türkerler Grubu ilk akla gelenler...
Turizm sektöründe ise en çok ortaklık teklifi alan şirketlerin başında Lykia markasıyla tanınan Silkar Holding geliyor. Silkar Holding’in turizm işlerine ortak olmak isteyen dört fon görüşme odasında. Bunlardan biri Türk...

Silkar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Silahtaroğlu; ABD, Avrupa ve Rusya’dan üç yabancı fonla görüşmelerin sürdüğünü, ortaklık taleplerinin son 6 ayda geldiğini söylüyor. Yabancılarla görüşme konusunda zaman içinde deneyim kazandıklarını belirten Silahtaroğlu, “Eğer işinizi doğru yapıyorsanız, açık ve temiz bir şirketseniz dünyanın her yerinden ortak bulabilirsiniz” diyor.

8 TALİPLİSİ VAR!

Türkiye’nin ikinci büyük catering şirketi Bulutoğlu Grubu’nu da yabancılar yakın markaja almış durumda. Kamuoyu Bulutoğlu Grubu’nu Koç Grubu’nun şirketi Divan’ın catering bölümünü satın alınca tanıdı. “Yemekçi” markasıyla günde 250 bin kişiyi doyuran Bulutoğlu’nun kapısını yılbaşından bu yana 8 yabancı firma çalmış. Bunlardan bazıları fon, bazıları ise aynı sektörde çalışan uluslararası şirketler.
Bulutoğlu Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Barbaros Bulutoğlu, “Yabancı firmalarla görüşmelerimiz eş zamanlı olarak devam ediyor. Yabancılar Türkiye’de hizmet sektöründe böylesine büyük firmaların olmasına şaşırıyor. Ancak biz ortaklığın sadece finansal boyutuyla ilgilenmiyoruz. Biz firmamızı uluslararası anlamda daha yukarıya taşıyacak partnerlere sıcak bakıyoruz.”

“Kimyaların uyuşması çok önemli”

Pragma, Türkiye’nin en aktif çöpçatan şirketlerinden biri. Kendini yatırım bankası olarak tanımlayan Pragma, 2005 yılından beri değeri 2 milyar doların üzerinde 25 birleşme ve satın alma işlemine aracılık etmiş. Şirket, özellikle 2008 yılında aracılık yaptığı 16 M&A işlemiyle dikkat çekti.
Pragma’nın ortakları arasına temmuz ayında sektörün deneyimli isimlerinden Kerim Kotan da katıldı. Kotan, “Pragma olarak 2008’in başından beri kapattığımız sınır ötesi işlerle halen Türkiye’de lider firmayız. Bu yılın sonuna kadar imzalanmasını beklediğimiz 4 veya 5 işimiz var. Ama asıl patlamayı son 2-3 ayda aldığımız ve üzerinde çalışmakta olduğumuz yeni projelerle 2011 yılında yapacağımızı düşünüyorum” diyor. Kotan’a göre; güvenilir, itibarlı ve görmüş geçirmiş kurucuların ve yönetimin iş başında olduğu Türk şirketleri yabancılar açısından değerli:

“Yabancılar, sektörlerinde isim yapmış lider oyuncuları sever. Geçmişteki performansın gelecekle ilgili büyüme ve karlılık projeksiyonlarını doğruladığını ve desteklediğini görmek isterler. Şirketin rekabet avantajının ve savunabilinir bir pazar ve kar marjının olması da çok önemli. Ortakların işin içinde kalmaları ve paranın çoğunluğunu işi büyütmek için şirkete almak istemeleri de onlar için çok çekicidir. İleriye dönük iş planının agresif ama aynı zamanda inandırıcı olması çok önemli. Fonlar, ortak oldukları şirketlere paradan başka şeyler (yeni pazarlar, müşteriler, ilişkiler vs) de getirebilmek ister. İşlem tamamlandıktan sonra daha da iyileştirebilecekleri, geliştirebilecekleri bir operasyonel performans (marjlar, giderler, tedarik zinciri, işletme sermayesi vs) olması; organik veya inorganik olarak şirketi büyütebileceklerine inanmaları da önemlidir.

Yabancı yatırımcılar, sağlam ve köklü aile şirketlerine her zaman daha çok ilgi gösterir. Çünkü bu şirketlerde yönetişimle ilgili çok büyük problemleri olmaz. Bunu gerektiği ölçüde sonradan yerleştirebileceklerine ve kurabileceklerine inanırlar. Yönetişime özellikle batıdan gelen sermaye fonları daha çok önem veriyor. Körfez sermayesi içinse şirketi kuran, bugünlere getiren insanların şirkete yönelik taahhütleri, yerleştirdikleri kültür ve ortaklığın Türk ortaklarla sürüp sürmeyeceği çok daha fazla önem taşır. Bazı potansiyel ortaklık süreçlerinin, şirket kağıt üzerinde iyi olsa da en başta taraflar arasında kimya uyuşmadığı için çabucak bittiğine tanık oldum.”

“Yılın ikinci yarısında yabancı ilgisi arttı”

Dünyanın önde gelen bağımsız denetim ve danışmanlık şirketlerinden PwC (PricewaterhouseCoopers), Türkiye’de de şirketlere birleşme ve satın alma konusunda danışmanlık hizmeti veriyor. PwC Türkiye’nin birleşme ve satın alma işlemlerinden sorumlu ortağı Hüsnü Dinçsoy, henüz rakamlara yansımasa da KOBİ’lere ilginin arttığı görüşünde. Yabancıların ilgisinin ilk alt ayda işlem hacmi bazında yüzde 25’lik pay edindiğini söyleyen Dinçsoy, yılın ikinci yarısıyla ilgili ise şu değerlendirmede bulunuyor:
“İçinde bulunduğumuz dönemde yabancı yatırımcıların Türkiye’ye ilgisinin talebe dönüşmekte olduğunu gözlemliyoruz. Doğrudan yatırım, şirket birleşme ve satın alma işlemlerinde yabancı yatırımcıların payında artış var. Yabancılar daha çok sağlık, eğitim, perakende, finansal hizmetler, yiyecek-içecek ve otomotiv alanlarındaki KOBİ’lere ilgi duyuyor.”

Hüsnü Dinçsoy, her tür birleşme, satın alma, satış veya halka arz işleminin kendisine özgü riskleri ve fırsatları içinde barındırdığını hatırlatıyor. İşlemler süresince her adımda karşılaşılacak zorlukları aşmak için teknik bilgi ve tecrübe gerekiyor. Danışman şirketler de zaten şirketlere ve yatırımcılara her aşamada destek sağlayarak, işlemin başarıyla tamamlanmasına yardımcı oluyor. PwC de dünyanın önde gelen danışmanlık şirketlerinden biri olarak, tüm sektörlere birleşme ve satın alma işlemlerinin ilk aşamasından itibaren stratejilerin geliştirilmesi, uygulanması, özel inceleme çalışması, vergi ve hukuk danışmanlığı ve işlem sonrası entegrasyona kadar her aşamada danışmanlık hizmetleri veriyor. PwC Türkiye’nin birleşme ve satın alma danışmanlık hizmetleri şu konuları kapsıyor:

* Birleşme ve satın alma işlemlerinin yürütülmesi,
* Potansiyel birleşme ve satın alma işlemlerinin araştırılarak başlatılması,
* Varlık ve şirket değerleme çalışması,
* İş planlarının hazırlanması ve finansal projeksiyon modellerinin oluşturulması,
* Sermaye artırımı, borç sağlanması, özel sermaye fonlarıyla finansman sağlanması,
* Borç yapılandırması,
* İşlem sürecinde yer alan diğer danışmanlar (avukatlar, özel inceleme çalışmasını yürüten danışmanlar vb) ile koordinasyonun sağlanması,
* Yatırımlardan çıkış stratejisinin planlanması ve incelenmesi,
* İşlem sürecinin planlanmasında stratejik danışmanlık...

Ömer Faruk HANSU / Hansu Avukatlık Bürosu

“Ortadoğulu yatırımcılar KOBİ’lerin peşinde”

Yabancı yatırımcılar, Türkiye ekonomisinin belkemiğini oluşturan KOBİ’lere geçmiş dönemlere göre çok daha fazla ilgi gösteriyor. KOBİ’lerimizin en önemli sorunu finansman. Bu sorunu, yabancı yatırımcılara yönelik satış ve birleşmeler anlaşmalarıyla çözebilirler. Kurumsallaşma açısından altyapısı hazır olan KOBİ’lere yabancı yatırımcı ilgisinin bundan sonra daha da artarak süreceğini düşünüyorum.
Yabancı yatırımcılar özellikle ihracat ve pazar bağlantıları kuvvetli olan makine ve teknoloji şirketleriyle ilgileniyor. Yerli pazar bağlantısı kuvvetli ama ihracat açısından da gelecek vaat eden KOBİ’leri mercek altına almış durumdalar. Bu şartları sağlayan bilişim teknolojileri, enerji sektör ürünleri (güneş panelleri, uzaktan okumalı elektronik elektrik sayaçları ve rüzgar gülleri) ve otomotiv yedek parçası üreten ve satan şirketlere yatırımcılar ilgi gösteriyor.

Biz birleşme, satın alma ve ortaklık konularında hem yerli hem de yabancı şirketlere danışmanlık veriyoruz. Yerli şirketlere, birleşme ve devralma sürecinden evvel hukuki altyapının uluslararası standartlarda sağlanması noktasında destek veriyoruz. Yabancı yatırımcılara ise birleşmeye veya satın almaya konu “hedef şirket”in hukuki anlamda incelenmesi noktasında hizmet sunuyoruz. Avukatlık büromuz, birleşme ve devralmaya konu hedef şirketin hukuki açıdan fotoğrafını çekerek, yabancı yatırımcının birleşme ve devralma sürecinde izleyeceği hukuki yolu ve karşılaşacağı muhtemel olan açık ve gizli hukuki riskleri tespit ediyor.

Küresel KOBİ çöpçatanı!

Yabancı yatırımcıların KOBİ’lere ilgisinin artması, bu konudaki uzman danışmanlık kuruluşlarını da Türkiye’ye yöneltti. Bunlardan biri de KOBİ’ler konusunda “küresel çöpçatan” olarak bilinen Amerikalı VR (Valued Representation). Mayıs ayında Türkiye’de ofis açan VR’ın geçmişi 1979 yılına uzanıyor. Merkezi Miami’de olan şirketin dünya çapında 130 ofisi bulunuyor.

Dünya çapında en çok KOBİ satışına aracılık eden kuruluş olarak bilinen VR’ın Türkiye CEO’su Burak Kutal, birçok orta ölçekli şirketin atılım yapmak için gelişen pazarlarda şirket arayışında olduğunu vurguluyor. Bu şirketler daha geniş bir coğrafyada etkin olup risklerini bölmeyi amaçlıyor.
Kutal, 24 milyonun üzerinde genç nüfusu bulunan Türkiye’nin yabancı yatırımcılar için bir cazibe merkezi olduğunu düşünüyor: “Yabancı şirketler şu anda Türkiye’nin gelişen potansiyelini keşfediyor. Başlarda telekomünikasyon ve bankacılık sektörleri tercih ediliyordu. Şimdilerde çok farklı sektörlerde birleşme ve devralmalar var. Bunlara örnek olarak sağlık, perakende, hızlı tüketim malları, enerji ve lojistik sektörlerini sayabiliriz.”

VR, Mayıs 2010’dan bu yana Türkiye’de faaliyet gösteriyor. Burak Kutal, bu kısa süreye rağmen halen 3 proje üzerinde çalıştıklarını, 2011’de ise en az 10 proje hedeflediklerini vurguluyor. Kutal, VR’ın sunduğu hizmetlerin farkını ise şöyle anlatıyor:

“VR Türkiye olarak sadece satıcı temsili hizmeti veriyoruz. Bizler firma için uzaktan değil, tamamen onun sorumluluğunu üstümüze giyerek temsil sunarız. Satıcı firmayla sözleşme imzaladığımız gün, Ar-Ge departmanımız bu firmayı alabilecek dünya üzerindeki aynı veya benzer sektörlerden stratejik yatırımcıları ve ilgi duyabilecek private equity gruplarını araştırmaya başlar. Bir gün sonra da firmaya tarafımızca yapılacak denetimlerin tarihlerini ve ‘check list’lerini içeren bir takvim gönderilir. Bunlar finansal, hukuksal, proses ve gelecek planının oluşturulmasını içeren denetimlerdir. Bulduğumuz aksaklıkların düzeltilmesi için tavsiyelerde bulunuruz. Ki bunlar muhasebesel stratejik düzeltmeler olabileceği gibi işçi tuvaletlerinin boyanıp düzenlenmesine kadar uzanabilir. Burada amaç potansiyel alıcının soracağı soruları önceden sorup, bakacağı gözle bakabilmek ve denetimler sayesinde ön firmayı önceden hazırlamaktır. Denetim raporlarını toplar ve ‘gizli bilgi memorandumu’nu hazırlarız. Gayet kapsamlı olan bu dokümandan, firmanın finansal özet bilgileriyle beraber en ilgi çekebilecek yanlarını içeren isimsiz tek sayfalık bir profil çıkarırız. Tamamen gizlilik anlaşmaları dahilinde prosesi yürütüp potansiyel alıcılara ulaşır ve ilgilenen firmalarla sonlandırmaya çalışırız. Burada amaç, birden fazla alıcı profili oluşturup firmayı en yüksek değerden satabilmektir.”

Para Dergisi

Bu haber toplam 3248 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim