• BIST 9645.02
  • Altın 2429.254
  • Dolar 32.552
  • Euro 34.8813
  • Ankara 25 °C
  • İstanbul 21 °C
  • Bursa 23 °C
  • Antalya 23 °C
  • İzmir 27 °C

Tam günde en fazla kayıp Anadolu'da olacak

Tam günde en fazla kayıp Anadolu'da olacak
Fatma Ergüzeloğlu/Ankara Türk Radyoloji Derneği Genel Başkanı Dr. Muzaffer Başak, Bakanlığın tam gün yasası nedeniyle özel sektörü tercih edecek hekimleri engellemek için 15 Şubat yönetmeliklerini çıkarttığını öne sürdü.

Fatma Ergüzeloğlu/Ankara Türk Radyoloji Derneği Genel Başkanı Dr. Muzaffer Başak, Bakanlığın tam gün yasası nedeniyle özel sektörü tercih edecek hekimleri engellemek için 15 Şubat yönetmeliklerini çıkarttığını öne sürdü.

Başak, yasayla getirilecek görev tazminatı ve fazla mesailerde döner sermaye tavan payının 50 fazlasının ödenmesi gibi koşullarla hekimlerin kamuyu tercih edebileceğini ifade etti.

Hekimler arasında istifaların arttığına dikkat çeken Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bülent Atilla ise, çok yoğun çalışma isteyen ihtisas dallarının artık tercih edilmediğini, özellikle askeri hekimliğin artık tercih edilmeyen bir meslek olduğuna dair çarpıcı rakamların olduğunu söyledi. Tam günle birlikte çalışma saatlerinde artış beklenmesinin aslında sürenin azaltılması anlamına geldiğini savunan Atilla, uygulamanın yayın sayısı ve eğitime ayrılan süreyi de arttırmayacağını vurguladı.

Görev tazminatı ile fazla mesai düzenleniyor
Tam gün çalışmanın yasalaşması durumunda kamuda en büyük kaybın Anadolu’da yaşanacağına dikkat çeken Dr. Muzaffer Başak, “Tam güne ilkesel olarak da karşı çıkılabilir ama özendirici tedbir olmadan, dayatmacı şekildeki bir tam gün uygulaması iş verimini arttıracak bir uygulama olmayacak” dedi. Görev tazminatı ile birlikte fazla mesailerde döner sermaye tavan payının 50 fazlasının ödenmesi durumunda hekimlerin kamuda kalabileceğini belirten Başak şunları söyledi: “Son taslakta deniyor ki, ‘Emekliliğe de yansıyacak biçimde 10-15 bin arasında görev tazminatı vereceğiz. İkinci yenilik olarak da, mesai saati çalışılması durumunda döner sermaye tavanının yüzde 50 fazlasının ödeneceği bildirildi. Uzmanlık Dernekleri Platformu karşı çıkma gerekçesinde haklı bir argüman öne sürdü ve Bakanlığa dedi ki, ‘Çalışma süresini bir saat uzatmak için mi bunu yapıyorsunuz? Bir saat uzatın. Gene 4-5 gibi çıksın insanlar ama hekimin sonrasında ne yapacağına karar vermeyin. Bu argümanı karşılamak için Sağlık Bakanlığı taslakta değişikliğe gitti ve döner sermaye ödemelerinde, ki bunun teorik olarak 7 bin ödendiğini varsayalım, mesai bitiminde de çalışılması durumunda ödenen 7 binin yüzde 50 fazlasının daha ödenmesi öngörülüyor.”

Bu düzenlemelerin Maliye Bakanlığından döneceğini belirten Başak, “Maliye Bakanlığı buna olumlu yanıt verecek mi? Vermeyecek tabii. Çünkü bu haliyle 750 trilyona yakın bir maliyet var ortada. Ama politik iradenin kararlılığını biliyoruz. Başbakanının kararlılığı da hekimler lehine özendirici tedbirlerin Maliye Bakanlığından geçmesini sağlayabilecek bir faktördür” diye konuştu.

Anadolu’da istifalar kaçınılmaz olacak
Tam gün çalışma konusunda Sağlık Bakanlığının en büyük sıkıntıyı Anadolu’da yaşayacağını kaydeden Başak, uygulamaya geçilmesi durumunda Anadolu’da özel sektöre çok büyük bir kaçış olacağını söyledi. “Mecburi hizmetle iki sene idare edildi” diye konuşan Başak, 2005’te çıkan mecburi hizmetlerinin bittiğini, bundan sonra istifaların başlayacağını ve Bakanlığın bunu engellemeye çalıştığını belirtti. Başak şöyle konuştu:
“Yasal düzenlemeler olursa, görev tazminatları, mesai saatlerinde yüzde 50 arttırım olacak ki bu 10-12 milyara tekabül ediyor, bu ciddi bir kaynak. Hekimlerin büyük bir çoğunluğu bu durumda kamuda kalır. Ama ilk taslakta olduğu gibi, maaşın 120 YTL arttırılması örneğinde olduğu gibi, hayata geçerse tam gün kimse kamuda durmaz. Zaten Bakanlık bunu bildiği için 15 Şubat çitleri çekti. Bu da insan haklarına aykırı bir durum. Hangi sektöre karışılıyor da sağlık alanına böyle kısıtlamalar getiriliyor? Bu döner mahkemelerden. O nedenle bu işleri gönüllülük temelinde götürmek gerekir.”

Radyolojide çalışma süresi 8 saat
Tam gün çalışmanın radyoloji çalışanlarını nasıl etkileyeceği konusunda Başak, Sağlık Bakanlığınca 8 saate çıkartılmak istenilen çalışma süresinin, mahkemede olduğunu belirterek, hazırlanan ilk tam gün yasa taslağındaki ilk maddenin radyoloji çalışanlarını ilgilendirdiğini, çalışma süresinin de tam gün, 8 saat olarak ifade edildiğini açıkladı. 2004 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkartılan yönetmelikte günde 7,5 saat veya daha az çalışılması gereken işlerin düzenlendiğini anımsatan Başak, Sağlık Bakanlığının bu süreyi 9 saate çıkarmak istediğini fakat tam gün yasa taslağında sürenin 8 saate düşürdüğünü söyledi.

“15 Şubat’ta çıkan ayakta teşhis ve tedavi yapılan özel sağlık merkezleri ve özel hastaneleri düzenleyen yönetmelikler zaten dışarıda çalışmayı engelliyor” diye konuşan Başak, radyoloji görüntüleme merkezlerinin çok ciddi bir cihaz stoku olduğunu, düzenlemeler nedeniyle bu stokların işlevsizleştirileceğini vurguladı. Görüntüleme merkezlerinin özel hastanelerle entegre olmak durumunda olması gerektiğini belirten Başak, “Bir radyoloji muayenehanesi ya da izole bir görüntüleme merkezinin mesela bir Nişantaşı semti sınırları dışında ve özel sağlık sisteminden finanse edilmesi dışında yaşaması mümkün değil” diye konuştu.

Özelde çalışmaya karşı 15 Şubat çiti
Başak, part-time çalışan radyoloji çalışanı oranın yüksek olduğunu belirterek, özeli tercih etmeye meyilli radyoloji çalışanlarının bile 15 Şubat’taki yönetmelikler nedeniyle özelde çalışmalarının Bakanlığın kararına bağlandığını söyledi. “İstanbul’da şu hastanenin görüntüleme merkezinde çalışmak istiyorum” diyen bir radyoloji çalışanına Bakanlığın, “Hayır, İstanbul’da milyon kişiye düşen radyolog oranı şu kadar, senin çalışacağın yerler, mesela, Tokat, Sinop, Amasya, Kütahya” şeklinde yanıt vereceğini belirten Başak “O zaman insanlar karar verecekler?” diye sordu. Bu haliyle, özendirici tedbirler olmadan tam gün yasasının yürürlüğe girmesi durumunda kamudan büyük bir kaçış olacağını kaydeden Başak, “Bunu gören Sağlık Bakanlığı hemen kendince önlem aldı ve 15 Şubat yönetmeliklerini çıkardı. Yönetmeliğin esprisi, tam gün yasası uygulamaya girdiği zaman kamudan olacak kaçışı engellemek. Tam gün esas olarak emekliliğe yansıyan, kalıcı iş güvenceli ve gerçekten emeğin hakkını veren bir özendirici tedbirlerle hayata geçecekse sorun yok” diye konuştu.

Tam günde bilimsel araştırmaya vakit yok
Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bülent Atilla, öğretim üyeleri ve büyük şehirde çalışan uzmanlar açısından tam gün yasası hazırlıklarının hak kaybına sebep olacağını belirterek “Bu, bizim mesleki özlük hakkımız. Uzun seneler çalışma sonrasında yarı zamanlı çalışabilme imkanı elde ediyorduk. Yasayla bu hakkımız elimizden alınacak” diye konuştu. Prof. Dr. Bülent Atilla sistem yapısı ve halkın algısı nedeniyle, hastanede bulundukları dönem içinde bilimsel çalışma üretebilmelerinin mümkün olmadığını söyledi. Hastanın istediği zaman doktoru görmesi gibi bir alışkanlığın olduğunu belirten Atilla, “Ben mesela, haftada bir gün hasta görür, iki gün eğitim yapar, iki gün de ameliyat yaparım. Eğitim günlerimin yarısı ofiste, kendi odamda çalışmaya ayrılmıştır ki, bunu hiçbir zaman kullanamam. Ya başka bir nedenle hastaneye gelmiş hasta bana ulaşmak ister, ya randevu almadan bir hasta bana gelmek ister, hiç biri olmasa bile bir doktor arkadaşım veya hastane personeli bir hastayı elinden tutar getirir. Bizim bilimsel olarak en üretken olduğumuz dönem, yarı zamanlı çalışma sürecinde, öğleden sonraları hastane dışında, ofislerimizde, kafamızı toparlama, 1-2 saat bile olsa her gün çalışma olanağı bulabildiğimiz dönem” diye konuştu.

Hekimlerin tercihleri değişti
Atilla, ortopedi-beyin cerrahi-genel cerrahi-kalp ve damar cerrahi gibi çok yoğun çalışma isteyen ihtisas dallarının artık tercih edilmediğini belirterek, “Bugüne kadar tercih edilmesinin önemli bir nedeni, belli bir mesleki olgunluğa eriştikten sonra ekonomik bağımsızlığın elde edilmesinin getirdiği avantajlardı. Onlar da ortadan kalkınca acili olmayan, nöbet gerektirmeyen, gece-gündüz ameliyata girmek zorunda bırakmayan, yakın hasta takibi gerektirmeyen branşlar çok daha fazla tercih ediliyor ve oralarda yığılma oluyor, bu arada yukarıda saydığımız branşlarda nitelikli hekim sayısı düşüyor” diye konuştu. Hekimler arasında istifaların arttığına dikkat çeken Atilla, özellikle askeri hekimliğin artık tercih edilmeyen bir meslek olduğuna dair çarpıcı rakamların olduğunu söyledi.

Mecburi hizmet de tartışmaya açılmalı
Asistanlar üzerinde Türk toplumunun haksız beklentileri olduğuna dikkat çeken Atilla şöyle konuştu:
“Tıp fakültesini bitiriyorsunuz, en zor ve uzun üniversite hayatını tamamlıyorsunuz. Toplum diyor ki, ‘Bu benim yararıma olduğu için senden mecburi hizmet bekliyorum’, ifa ediyorsunuz, sonra askerliğinizi yapıyorsunuz. Ortopedi için 5 senelik uzun, yorucu, ekonomik ve çalışma koşulları oldukça kötü, zorlayıcı bir çalışmanın içine giriyorsunuz. Toplum diyor ki, ‘Ben senden 2 sene daha mecburi hizmet istiyorum. Çünkü benim yararıma’ ki onu da yapıyorsunuz. Onlar bittikten sonra, yaşınız 40’a geldi ve daha rahat çalışma koşulları beklentinizin olması çok normal. Şimdi de deniyor ki, ‘Tam gün toplum yararınadır, biz sana bu hakkı da vermiyoruz. Sen ömür boyu daha iptidai koşullarda toplum yararına çalışacaksın.’ Unutulan bir şey var, doktorluk ulvi bir meslek tamam ama ruhani değil. Bu bir ‘meslek’ yani geçinmek için yapılan bir iş ve doktorlar hekimlik dışında başka bir yerden gelir elde etmezler. Zaten tek başına mecburi hizmet bu şekliyle hiçbir meslek grubunda uygulanmayan bir yük iken, sanki hiç yokmuş gibi konu dışında bırakılarak tam gün yasası tamamen tek başına ele alınıyor. Tüm bunlar, doktor olmak isteyen gençleri meslekten soğutacak, giderek sağlık hizmeti kalitesini etkileyecek bir durum.”

Sağlık harcamaları 4 kat arttı
Tam gün adı altında tartışılan yasanın aslında “Sağlıkta Dönüşüm Projesi” adlı icraatın halka sunulan yüzü olduğunu vurgulayan Atilla “TTB’deki bilgilere göre, 2002 -2007 arasında sağlık harcamaları, tedavi hizmetlerine verilen ağırlık ve sevk zincirinin kaldırılmasıyla 4 kat arttı; dönüşüm projesi bu pastadan kimin pay alacağının (büyük hastane zincirleri ve özel sigorta şirketleri) düzenlenmesi şeklinde ortaya çıkıyor, buna dikkat edilmeli” diye konuştu. Atilla şunları kaydetti:
“Hep deniliyor ki, ‘Tam gün, eğitim açısından çok faydalı olacak.’ Aslında pek öyle değil. Yasada hekimlerin performansla gelir elde edebilmesi öngörülüyor. Diyelim ki, 40-45 yaşına gelmiş ve profesör unvanını almış bir kişi, performansla gelir elde edebilmek için mesleki uygulamalarını birebir yapmak zorundadır. Bu hocanın yardımcı doçentini hastayla yüz yüze getirmemesi, ona imkan açılmaması demektir. Ben üniversite çalışmasında hep şunu gördüm: Ne zaman üniversitede bir isim yarı zamanlı çalışmaya geçer, o zaman arkasından gelen genç doktor meslek camiasında sivrilmeye başlar. Çünkü onun için bir mecra açılmıştır. Hastalarla daha yakın, birebir ilişki kurmaya başlar. Yarı zamanlı çalışan hocanın bilimsel destek ve denetiminde genç hekim hocalık deneyimini geliştirir.

Eğitim düzeyinin artacağı gerekçesi yanlış
Atilla, tam gün çalışmaya geçildiği takdirde eğitim düzeyinin ve bilimsel yayın sayısının artacağı öngörüsünün yanlış olduğunu vurguladı. “Aslında tıp fakülteleri bu talepler konusunda en son düşünülmesi gereken yerler. Çünkü tüm fakültelere göre en fazla sayıda yayın tıp fakültelerinden çıkar” diye konuşan Atilla, rakam olarak en son tedbir alınması gereken yerin tıp fakülteleri olduğunu ve bunun tam güne geçmek için gösterilen bir gerekçe sayılamayacağını söyledi. Atilla ayrıca tam güne geçilmesiyle birlikte bu alana yatırım yapmış kişilerin yatırımlarının sonuçsuz kalacağını veya çeşitli beklentilerle borçlanmış kişilerin borçlarını ödeyemez duruma geleceğini kaydetti.

“Tam gün, çalışma süresini arttırmıyor”
Tam günle birlikte çalışma saatlerinde artış beklenmesinin aslında sürenin azaltılması anlamına geldiğini belirten Atilla, beklenen artışın günde 2 saat olduğunu, bunun karşılığında hekimin muayenehanesinde yarım gün daha hizmet vermekte olduğunu hesaba katılmadığını söyledi. Sağlık Bakanlığı eğitim hastanelerinde asistanlara üniversite hastanelerinden daha yüksek ücret ödendiğini, mesleki zorluklardan bağımsız olarak ücretin performans sistemiyle ödenir olması sonucu doğurduğunu kaydetti.

Maliye Bakanlığı ile görüşülmedi
Uzmanlık Dernekleri Platformu olarak Sağlık Bakanlığıyla, Sağlık Komisyonu Başkanı ile görüştüklerini belirten Atilla, “Muhalefet parti liderleriyle görüşme aşamasındayız, görüştüğümüz kişiler oldu. Sadece Maliye Bakanlığından görüşme isteğimize yanıt gelmedi ama Maliye Bakanlığı sanıyorum, diğer konular için de randevulara çok da olumlu yanıt veremiyormuş. Biz de çok ısrarcı olmadık” diye konuştu.

Bu haber toplam 1936 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim