• BIST 8884.22
  • Altın 2238.926
  • Dolar 32.3364
  • Euro 35.0937
  • Ankara 12 °C
  • İstanbul 15 °C
  • Bursa 16 °C
  • Antalya 22 °C
  • İzmir 18 °C

Yeni SUT'la ilgili endişeler

Yeni SUT'la ilgili endişeler
Son olarak 29 Eylül 2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan ve 1 Ekim 2008 tarihi itibariyle yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) okunduğunda kafalarda ciddi endişeler oluşmaktadır.

Son olarak 29 Eylül 2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan ve 1 Ekim 2008 tarihi itibariyle yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) okunduğunda kafalarda ciddi endişeler oluşmaktadır.

1. Örneğin herhangi bir hastaneye başvuran bir emekli hastanın, aile hekiminden sevk almak zorunda olduğunu (sevk zorunluluğu olan dört ilden birinden geldiğini) nasıl anlayacağız? Beyanı mı yoksa doğum yerini mi esas alacağız? Yaşadığı yeri nasıl bileceğiz? Örneğin bu kişi, yaşadığı ilin dışında bir seyahatte iken hastalanırsa durumu ne olacak? Aile hekimliği sistemine dahil edilmiş hastaları, nasıl ve nereden görebileceğiz?

2. İş kazasıyla gelen hastanın işyeri, iş kazası bölümü doldurulmuş vizite kağıdı düzenlemekten imtina ederse (ki çoğu zaman böyle oluyor) hastane, olguyu iş kazası olarak faturalandıramayacak mı?

3. Provizyon alınmasa da sağlık kurumunca verilmesi istenip, SGK tarafından ödeneceği teminatı verilen ve katılım payından da muaf olan bireysel koruyucu sağlık hizmetleri neleri kapsıyor? Mesela kilo kontrolü, sigarayı bırakma, sağlık eğitimi gibi hizmetler buna dahil mi?

4. Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM) haricinde bir hastaneye, örneğin dizüriyle başvuran 60 yaşındaki erkek bir hastada, PSA istenildiğinde SGK bunu ödemeyecek mi?

5. Eski cihaz ve/veya yetersiz teknikle elde olunan bir göğüs tomografisi ile hekime başvuran bir olguda karar veremeyen bir hekimin, hastaya optimal bir göğüs tomografisi çektirebilmek için 60 gün beklemek zorunda kalması hastayı riske atmayacak mı?

6. Kliniği ve beyin tomografisi normal olduğu için evine gönderilen kafa travması geçirmiş bir olguya, birkaç gün içinde bulantı, kusma, baş ağrısı ve bilinç bulanıklığıyla hekime başvurduğunda yeni beyin tomografisi çekilemeyecek olması, etik ve yasal sorunlara yol açmayacak mı?

7. Bugün bir poliklinikte muayene olan hastanın, hekiminden veya tedavisinden memnun olmadığında, aynı branştan başka bir hekime veya başka bir hastaneye başvurabilmek için 10 gün beklemek zorunda olması, tıbbi ve hukuki komplikasyonlar oluşturmayacak mı? Hasta, söz konusu 10 gün içinde başvurduğunda SGK, Medulla sisteminde hastaya provizyon mu vermeyecek, yoksa faturayı mı ödemeyecek?

8. Ayaktan tedavide vaka başı ödeme uygulamasının neden olduğu sorunlara karşı SGK duyarsız kalmaya devam mı edecek mi? Günde 70-80 hastanın bakıldığı ve bu hastaların çoğunun reçete yazdırmak veya sadece muayene ile tanı konulabilecek basit rahatsızlıkların teşkil ettiği ikinci basamak sağlık kuruluşları bu uygulamayla fazla gelir elde ederken; daha önce çeşitli hekimlerce ve değişik sağlık kurumlarınca muayene ve tedavi edilmiş, ama iyileşmemiş, komplike, ağır olguların başvurduğu/sevk edildiği üniversite hastanelerinin “ya hastaya gereken tetkikleri yaptırıp edip zarar et veya tetkik istemeyip hastayı riske at” tercihine sürüklenmesi, haksız rekabet değil mi?

9. Sağlık giderlerini azaltmak üzere geliştirilen bu uygulama, toplumsal gerçeklerimize dayanmamaktadır. Çünkü örneğin, “birinci, ikinci, üçüncü basamakta, astım, diyabet veya koroner kalp hastalığı düşünülen bir hastanın teşhis ve takibi için asgari ve azami olarak hangi muayene ve tetkikler gereklidir ve bunların ülkemizdeki maliyetleri ne kadardır?” sorusunun cevabı dikkate alınmadan ve tamamen masa başında alınan kararlar, hekimin elini kolunu bağlayıp tetkik istemekten alıkoyarak, yanlış teşhis ve tedavilere yol açabilir, hastanın yaşamını riske edebilir.

10. Hastaneler, “Tanıya Dayalı İşlem” kategorisinde fiyatlandırılan tıbbi müdahalelerde zarar etmemek ve karlarını artırmak için, malzeme sarfını ve personel kullanımını azaltacak, kaliteli malzeme kullanımından vazgeçecek, hastaları bir an önce taburcu etmeye çalışacak ve komplikasyonları görmezden gelecektir. Bu tasarruf kalemlerinin her birisi, hasta güvenliğini tehdit eden unsurlar değil midir?

Kanımca, SGK bu hususları dikkate alıp, konunun taraflarıyla görüşerek tebliği yeniden gözden geçirmeli. Son söz olarak sağlıkta esas olanın, her halükarda giderleri azaltmak değil; sağlığa ayrılan kaynakları, etkin ve verimli kullanmak olduğunu söyleyelim.

Prof.Dr.Tevfik Özlü-Medimagazin

Bu haber toplam 2275 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim