• BIST 9814.19
  • Altın 2494.399
  • Dolar 32.3553
  • Euro 34.4531
  • Ankara 16 °C
  • İstanbul 22 °C
  • Bursa 23 °C
  • Antalya 21 °C
  • İzmir 28 °C

Türkiye’de sağlık sisteminin temel sorunları çözüm bekliyor

Prof.Dr. Paşa Göktaş

Sağlık Sistemimiz Problemsiz miydi?

Sağlık sistemimizin, oldukça iyi durumda olduğu, neredeyse problemsiz olduğu ve diğer ülkelere de model olarak gösterildiği biçiminde bir hava yaratılmaya çalışılmaktadır. Halka yansıyan yönüyle, sağlık hizmetlerine erişimde bir kolaylık ve hızlılık sağlanmış durumdadır. Halk üzerinde memnuniyet yaratan durum da, büyük ölçüde bu nedenden kaynaklanmaktadır. Ancak, sunulan hizmetlerin ülkeye ekonomik faturası büyük boyutlardadır ve önümüzdeki yıllarda da bedeli ödenecek bir ekonomik boyut söz konusudur.

Sonuç olarak, sağlık sistemimiz sorunsuz olmadığı gibi, aksine ciddi sorunları içinde barındırmaktadır. Bunları özetle şöylece sıralayabiliriz.

SAĞLIK SİSTEMİMİZİN TEMEL SORUNLARI

1. Ekonomik Olarak Sürdürülebilir Olmayan Popülist Yapı

Özellikle, sağlıkta kamu harcamaları ciddi boyutlardadır. SGK’nın yıllık sağlık giderleri, 10 yılda 4.5 milyar TL’den 36.5 milyar TL’ye yükselmiştir. Sağlık Bakanlığı da, 17 milyar TL civarında bir miktarı genel bütçeden almaktadır. Yalnızca Sağlık Bakanlığı ve SGK’nın harcamaları, 54 milyar TL’yi bulmaktadır. Toplam kamu sağlık harcamaları yılda 69 milyar TL’yi bulmuş durumdadır. Sadece 69 milyar TL bile, 350 milyar TL civarında geliri olan bir ülke için sürdürülebilir değildir. Çünkü, hem SGK’nın, hem de Türkiye bütçesinin yılda 30 milyar TL üzerinde açığı bulunmaktadır ki, bu açık büyük ölçüde dış borçla kapatılmaktadır.

Borcun oluşumu ve artışında, kamu sağlık giderlerinin payı ciddi orandadır. Borç sağlanmasında bir tıkanıklık, tüm sistemi sıkıntıya sokabilecek gibi görünmektedir.

2. Yanlış Sağlık Modellerinin Desteklenmesi

Nedendir bilinmez, ilginç şekilde Türkiye hastanecilik modelini desteklemektedir. Halbuki, dünyada ülkeler öncelikle hastaların ayaktan tanı ve tedavi kuruluşlarından hizmet almasını desteklerler. Çünkü, bunun maliyeti daha ucuzdur. Bu nedenle de, hastaların öncelikle ayaktan tanı ve tedavi kuruluşlarından geçmeleri teşvik edilmektedir.

Türkiye’de ise, şemsiye tersine tutulmakta ve hastanecilik modeli desteklenmekte, SGK bu kuruluşlarla sözleşme yapmaktadır. Ayaktan tanı ve tedavi kuruluşları olan poliklinik, muayenehane ve laboratuvarlar gibi kuruluşlarla sözleşme yapmayarak, hastaların daha pahalı bir maliyet modeli olan hastanelere yönelmesini teşvik etmektedir.

Açıkçası, SGK kendi eliyle kendi giderlerini artırıcı bir faaliyet içerisindedir. Belki de farkında değildir. 

3. Sağlık Bakanlığı’nın Garip Yapılanması

Sağlık Bakanlığı, ülkemizde garip bir rol sürdürmektedir. Hem standart koyucu, hem denetleyici, hem de en büyük hizmet sunucudur. Hem hakem hem oyuncudur.

Tabii ki böyle olunca, objektif davranamamaktadır. Örneğin, kendi hastanelerinde bile olmayan fiziksel koşulları, vatandaşın  kendi parası ve tercihiyle gönüllü olarak gittiği basit muayenehanelerden isteyebilmektedir. Özel sağlık kuruluşları, sürekli olarak Sağlık Bakanlığı’nın çifte standart uyguladığından yakınmaktadırlar. Bu durum, Sağlık Bakanlığı’nın çarpık yapılanmasından kaynaklanmaktadır.

Sağlık Bakanlığı, standart koyucu ve denetleyici rolünü sürdürmeli, hizmet sunumundan çıkmalıdır.

4. Performans Sistemi İle Gelen İç Kalite Bozulması

Devlet hastanelerinde uygulanan performans sistemi, amacından sapmış durumdadır. Kağıt üzerinde puan üretimine dönüşmüştür. Sistem, hastaya hizmetten çok, kağıt üzerinde performans üretenlere hizmet eder hale gelmiştir. Adaletsizlikler taşımaktadır. Ayrıca, ekonomik boyutu da tartışılmaktadır.

Riskli işlemlerden kaçınılmakta, döner sermaye azalacağı kaygısıyla hastaların tetkik edilmesi göz ardı edilmektedir. Açıkçası, bir iç kalite bozulması söz konusudur.

Bu nedenle, performans sisteminin kaldırılması daha doğru olacaktır.

5. Sağlık Sisteminin SUT Fiyatlarına Mahkum Edilmesi

SGK ödemelerine esas oluşturan SUT fiyatları, kamu hastaneleri için düzenlenmiştir.

Ancak, maliyetleri daha farklı olan özel kuruluşların da bu fiyatlara uyması istenilmektedir. Bu durum mümkün değildir.

SUT fiyatları ya gerçekçi temelde yeniden belirlenmeli, ya da özel kuruluşlara kendi maliyetlerine yönelik ücret uygulama esnekliği sağlanmalıdır. Çünkü özel kuruluşlar SUT fiyatları ile hizmet sunamazlar. SUT fiyatlarına uyuma zorlanmaları hem adaletsiz, hem de ekonomik kurallara aykırıdır.

6. Fark Kısıtlamasının Sistemi Tıkaması

Bir önceki konu ile bağlantılıdır. Özel sağlık kuruluşları da, kendi maliyetlerine bakılmaksızın, kamu kuruluşları için belirlenmiş olan SUT fiyatları ile ilişkili sabit fark oranları almaya zorlanmaktadırlar.

Bu durum, ya kuruluşların iflasına, ya da kalite düşürmelerine yol açmaktadır.

Kalitenin artırılması, korunması ve geliştirilmesi için, özel kuruluşlarda fark sınırı kaldırılmalı ve esnek fiyat uygulayabilme olanağı sağlanmalıdır.

7. Üniversite Hastanelerinin İflasa Sürüklenmesi

Bu durum da, yukarıdaki konu ile bağlantılıdır.

Üniversite hastaneleri, şu anda iflas durumundadır.

Çözüm, onların da özellikli işlemleri için esnek fiyat politikası uygulayabilmelerine imkan tanınmasıdır. Üniversite hastaneleri de, özellikli işlemleri için, kendi maliyetleri doğrultusunda fark alabilmelidirler.

8. Tüm Sağlık Kuruluşlarıyla Sözleşme Yapılmaması

Sağlık kuruluşları arasında ayrım yapılmakta, SGK yalnızca belirli sağlık kuruluşlarıyla sözleşme yapmaktadır.

Halen, SGK ile sözleşme yapılmayan poliklinikler, muayenehaneler ve laboratuvarlarla da sözleşme yapılmalı, kuruluşlar arasında adalet sağlanmalıdır.

9. Anlamsız ve Katı Çalışma Modellerinin Bulunması

Son dönemlerde, esnek çalışma modelleri kaldırılarak, anlamsız ve katı çalışma modelleri getirilmiştir.

Örneğin, bir hekim ikinci bir görev sürdürememektedir. Belirli saatten sonra da çalışmak istese, çalışamamaktadır. Tam Gün Yasası ile çalışma özgürlüğü ortadan kaldırılmıştır.

Çalışmayı ve üretimi kısıtlayan bu akıl dışı ve anlamsız kısıtlamalar kaldırılmalı, aksine, daha fazla çalışmayı teşvik eden hatta ödüllendiren uygulamalar getirilmelidir. Bu durum, Türkiye’nin de gereksinimidir ve yararınadır.

Özel Sağlık kuruluşlarına uygulanan kadro kısıtlamaları da serbestleştirilmelidir.

10. Hastane Kampüsleri Bilmecesi

Çok sayıda hastane kampüsü yapılacağını okuyoruz. Bunların her birinin maliyetlerinin de oldukça yüksek düzeyde olduğu belirtiliyor.

En son, bunlardan bazılarının yargı kararıyla bozulduğunu okuyoruz.

Eleştirmenler, bu kampüslerin yapımının ülke ve kamu yararına olmadığını, gereksiz savurgan projeler olduğunu, rant yönünün ağırlıklı göründüğünü düşünmekteler. Türkiye, öncelikle elindeki mevcut kuruluşları daha gerçekçi maliyetlerle ıslah ederek değerlendirmeli, ülkeyi büyük boyutlu borçlanmalara sürükleyecek harcamalardan kaçınmalıdır.

Ayrıca, sağlıkta tek merkezli yapılanmadan çok, erişimi kolay, trafik sorunlarını azaltan çoklu bölgesel ve yerinde hizmet anlayışına yönelik projeler desteklenmelidir.

SONUÇ

Görüldüğü gibi, sağlık sistemimizin sorunları az değildir. Ciddi sorunlarımız bulunmaktadır.

Bu sorunların çoğunluğu da, çözülebilecek sorunlardır. Ancak, şu ana kadar bir akıl tutulması ve tıkanıklık söz konusudur. Sorunların çözümü için, daha esnek ve diyalogu benimseyen bir yönetim anlayışına gereksinim duyulmaktadır. Eksiklik bu yöndedir.

Maalesef eski Sağlık Bakanı’nın yönetim anlayışı diyaloga dayanmıyordu. Tamamıyla tek taraflı bir diktatoryal anlayıştı. Yeni Sağlık Bakanı Sayın Müezzinoğlu, bu durumun farkında görünmektedir ve sorunların, taban ile birlikte çalışarak çözümlenebileceğini söylemektedir. Bu yönüyle yaklaşımı olumludur.

Sağlık alanında bazı sorunlar çözülürken, diğer yandan da önemli ve yeni başka sorunlar –bizzat yöneticiler eliyle- yaratılmış görünmektedir. “Sağlıkta Dönüşüm” denilirken, süreç akılcı ve olması gereken doğal akışına bırakılmamıştır. Sağlık sistemi, başta eski Sağlık Bakanı olmak üzere, bazı yöneticilerin önyargılarına teslim olmuş, zorlama yapay gerekçelere ve korkulara göre şekillenmiştir. Dolayısıyla da doğal seyri dışında oluşan yapay bir sağlık sistemidir. Bu nedenle de sıkıntılı, hastalıklı ve sürdürülemez niteliktedir. Bedeli de Türkiye’ye pahalıya patlamıştır.

Şimdi, çoğunluğu bizzat yöneticiler tarafından üretilen bu –iyatrojenik- sorunlar, yeni Sağlık Bakanı Sayın Müezzinoğlu ve ekibi tarafından çözüm beklemektedir.

 

06.02.2013
Dr. P. Göktaş
e-mail: [email protected]

 

 

Bu yazı toplam 18876 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim