• BIST 9645.02
  • Altın 2430.366
  • Dolar 32.529
  • Euro 34.865
  • Ankara 15 °C
  • İstanbul 19 °C
  • Bursa 21 °C
  • Antalya 18 °C
  • İzmir 24 °C

Doktorların sesini duyan var mı?

Doktorların sesini duyan var mı?
'Bıçak parası', 'paragöz esnaf' diye kamuoyuna şikayet edilen gerçekte ise en uzun mesleki eğitime ve biricik kişisel tecrübelerine dayanan doktorluk otomasyona tabi edildi...

Uruguaylı gazeteci-yazar Eduardo Galeano, Che'yi 'bütün insanların arasında en çok yeniden doğanıdır' diye tanımlar.
Che'nin ölümünden 44 yıl sonra bile süren bu olağanüstü etkisini düşündüğü ve söylediklerinden başka bir hayatı yaşamamasına bağlar, kendi dahil kimseye ihanet etmemesine de...


23 yaşındaki genç tıp öğrencisi Che'nin toplumun lanetlediği cüzam hastalarıyla geçirdiği yaz aylarının, onun zihnine insana şifa vermenin kadim ahlakını, kimlerin yanında saf tutacağını, devletin vatandaşına 'temel hak' olan sağlık hizmetini vermekle yükümlü olduğunu derinden yerleştirdiği bilinir.
 

Günümüzde ise para patronajında büyük bir işletmeye dönüşmüş hayatta, Che'nin suretini gördüğünüz yerde, ya dünyayı değiştirme inancınızı tazelersiniz ya da içinde bulunduğunuz dünyanızın başınıza yıkılacağına dair korkunuz depreşir...
13 Mart'ta Ankara'da otuz bin sağlık çalışanının 'tek ses olduğu' mitingdeki tek bir Che posteri bu korkuyu ele verdi.
 

Sağlık Bakanı'nın bu mitingle ilgili yegane yorumu 'Biz Che'nin izinden gitmiyoruz!' oldu.
Aslında bütün mesele de zaten buydu...
Sağlık kuruluşlarını karlı işletmeye, hastayı paralı müşteriye, şifayı müşteri memnuniyetine, sağlık personelini 'esnek ve ucuz' işgücüne çeviren ve Türkiye'yi küresel sağlık sektörüne 'taşeron' yapacak 'sağlıkta dönüşüm' politikalarına karşı çıkıyorlardı.


'Vatandaş sağlık hizmetlerine ücretsiz ve her yerden ulaşıyor' popülizminin aslında nasıl bir 'ticarileşme sürecini' maskelediğini anlatıyorlardı. Sağlık hizmetlerinin görünürde fena halde 'sosyal' ama geri planda kademe kademe ağır piyasalaştırılma hedefindeki işgücü sırası doktorlara gelmişti...
Doktorların mesleki kimlik ve zihniyetlerini esnetmek, bütün sistemin temelli dönüşümüydü...
 

Çünkü sağlık piyasasının tutunması büyük miktarda ucuz beyaz gömlekli işgücü arzı gerektiriyordu. Dolayısıyla doktorların 'mesleki' yabancılaştırılmaları ve yeni çalışma koşullarına razı olmaları sağlanmalıydı.
'Bıçak parası', 'paragöz esnaf' diye kamuoyuna şikayet edilen gerçekte ise en uzun mesleki eğitime ve biricik kişisel tecrübelerine dayanan doktorluk otomasyona tabi edildi...
 

Doktorun mesleki birikim, liyakat ve etiğini her 10 dakikada bir üretim bandından gelen 'müşteri' sayısına göre puanlayan performans sistemi, 'hakkaniyetli kazanç' diye dayatıldı.
 

Mesela üç apseyi bir defada açarsa alacağı puan üç defa da açarsa alacağının üçte biriydi ve puan hesabına dayanan performans sisteminin özü buydu. Oysa hastayı ölümden döndürerek günlerce uğraşan bir doktor, hastasını izlemeden pahalı tetkik isteyenden daha az kazanırsa, bu düzen 'hastayı mı' yoksa hastane işletmesinin 'karını mı' gözetmekteydi?


Hele bir de bu zihniyeti 'doktorluk' diye içselleştirmiş, meslektaşlarıyla rekabet içinde, dikkatini tetkik ve cerrahi girişim puanlarında sabitlemiş bir-iki kuşak yetişti mi bu iş tamamdı.
 

Yani eski sosyalizasyon kodları silinerek piyasacı, esnek, performans odaklı, meslektaş dayanışması olmayan, az zamanda çok müşteri bakıp ses etmeyen doktor arzı mümkün olacaktı.


Ne de olsa sağlık piyasasının şimdiden 100 bin sağlık personeline ihtiyacı vardı. Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) Başkanı 'kamunun özel sağlık sektöründen hizmet satın almasıyla inşaat sektöründen sonra en hızla büyüyen sektör' olduklarını açıklamıştı...


Zincir, kampus, VIP, otel hastaneler yabancı ortaklarıyla plazalarda, lüks inşaatlar ya da zarar eden kamu kuruluşlarını devralarak ücretlerini kıra kıra faaliyet içindeler, tıp eğitimi ve araştırması da piyasalara emanetti...
 

Dünya tıp literatüründe büyük başarı ve bilimsel araştırmalarının sahibi doktorlarımız 13 Mart'ta kamuoyuna karşı tarihsel sorumlulukla meydanlarda bunları dillendiriyorlardı...
Medyamızın 1. sayfalarına duyurulur
 

Kaynak: Haber Kaynağı
Bu haber toplam 4339 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim