• BIST 9059.38
  • Altın 2295.098
  • Dolar 32.3137
  • Euro 35.1151
  • Ankara 22 °C
  • İstanbul 19 °C
  • Bursa 23 °C
  • Antalya 20 °C
  • İzmir 25 °C

Fazla kilo reflüye neden oluyor

Fazla kilo reflüye neden oluyor
Çoğunlukla mide yanması şikayetiyle ortaya çıkan reflü, kilolu ve hareketsiz yaşam tarzına sahip olanlar ile Batı tarzı beslenenlerde daha sık görülüyor.

Mide içeriğinin yemek borusuna kaçması olarak tarif edilen reflünün günlük toplam süresi 24 saatin %4’lük süresini aşmazsa, bu durum fizyolojik olarak görülüyor. Ancak, mide içeriğinin bu süreden daha uzun zaman yemek borusunda kalması halinde fizyolojik reflüden çıkıp, hastalık haline dönüşmüş olarak kabul ediliyor ve şikayetlere yol açma olasılığı artıyor.

Sigara, çikolata, kahve, soğan, sarımsak, baharat, turşu gibi ekşi ve asitli yiyecek ve içecekler, aşırı yağlı kızartmalar, salçalı yemekler, et suyu ve poğaçalar, yemek borusundaki kapakçığı gevşeten besinler arasında. Anadolu Sağlık Merkezi Gastroentereloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Gürsoy, ”Batı tipi beslenme arttıkça, kilolar da artıyor. Bu da reflünün görülme sıklığını yükseltiyor” diyor ve ekliyor: “Tükürük salgısı az olan kişilerin yemek boruları tam olarak temizlenemediği için de daha fazla reflü şikayeti yaşanıyor.”

Mide yanması, kaynama, ağıza kadar mide içeriğinin gelmesi ve ekşime gibi belirtilerle ortaya çıkan hastalık, tedavi edilmezse yemek borusunda kansere yatkınlığı artırıyor. Toplumun önemli miktarda bir kesiminin hayatının bir döneminde reflüden yakındığını anlatan Murat Gürsoy, “Reflüyü ortaya çıkaran nedenlerin bir kısmı iyi bilinmekle birlikte, bazen nedenini açıklayamadığımız vakalar da olabiliyor. Bu hastalığın, çok hafif formları olabileceği gibi, kanser öncülü durumları da içerebilen şiddetli formları da görülebiliyor. Hastalık geniş bir yelpazede kendini gösterebiliyor. Bu nedenle reflü hastalığını, sadece var - yok veya siyah - beyaz gibi net bir biçimde ayıramıyoruz, hastalığın gri tonları da oluyor” diyor.

Endoskopi tanının olmazsa olmazı

Hastanın sağlık öyküsünün bilinmesi, hekime hastalıkla ilgili bilgi veriyor. Ayrıca endoskopi de tanı yöntemlerinden biri olarak kullanılıyor. Endoskopide, ucunda kamera bulunan plastik bir hortumla hastanın ağzından giriliyor. Bu hortumun ucundaki kamera sayesinde hastanın yemek borusu, midesi ve 12 parmak barsağı görüntüleniyor. Hekim, bu organları doğrudan görebildiği için tahrişi ve tahrişin derecesini daha iyi değerlendirebiliyor. Ayrıca bu yöntemle biyopsi de yapılabiliyor. Özellikle hastalığın uzun sürdüğü durumlarda bazı doku değişiklikleri ve kansere yatkınlığı artıran komplikasyonlar ortaya çıkıyor. Endoskopi tanı koymanın yanı sıra, reflünün hasta için bir tehdit yaratıp yaratmadığı ve nasıl bir tedavi yöntemi izlenmesi gerektiği konularında da önemli bilgiler veriyor. Bu nedenle endoskopi, reflü hastalığının tanısında olmazsa olmaz yöntemlerden biri olarak görülüyor.

Kişinin hastalık derecesi saptanabiliyor

Endoskopi sonucu negatif olsa bile kişide reflü olabileceğini belirten Doç. Dr. Murat Gürsoy, şöyle devam ediyor: ”Bu yüzden reflünün şiddetini saptamak için kullanılan başka yöntemler de bulunuyor. Bunlardan biri Manometre. Yemek borusu ile ucundaki kapağın basıncını ölçen Manometre, aynı zamanda kapağın gevşekliğinin derecesini saptamada da etkili oluyor. Reflü derecesinin ölçümünde kullanılabilen diğer bir yöntem de 24 saatlik PH metre monitorizasyonudur. PH metre denilen bir aletle, yemek borusuna kaçan asit, 24 saat boyunca monitörize edilerek bir kayıt cihazına aktarılıyor. Böylece günün hangi saat ve aktivitesi reflüye neden oluyor, ne kadar sürüyor gibi sorulara oldukça iyi yanıtlar verilebiliyor. Ölçüm sırasında belgelenen altı değişken bir araya getirilerek bu yöntemi geliştiren cerrahın adıyla anılan DeMeester değerleri veriliyor. Midedeki asidin ne kadarının yemek borusuna kaçtığı ve asidin ne kadar süre orada kaldığı ölçülüyor. Böylece kişinin hastalık derecesinde reflüsü olup olmadığı saptanıyor.”

Uyarı: Sitemizde yer alan yazı, haber, makale, video, yorum ve tüm tıbbi bilgiler sadece genel bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgiler zamanla geçerliliğini kaybedebilir. Sitede yer alan bu bilgiler hiçbir zaman doktor muayenesinin yerini alamaz, doktor muayenesi ve tedavisi yerine kullanılamaz, kişisel teşhis ve tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilemez. Bitki Ansiklopedisinde ve haberlerde yer alan bilgiler sadece bilgilendirme amaçlıdır, uzmana danışmadan bilinçsiz kullanımda ilaçlarla etkileşime girerek ciddi yan etkiler oluşturabilir, başka bir hastalığı tetikleyebilir veya bir organınıza zarar verebilir. Sağlığınızla ilgili durumlarda lütfen uzman bir doktora danışınız. Sitemiz, uzman bir doktora danışılmadan yapılan herhangi bir uygulamadan doğabilecek zarardan sorumlu tutulamaz. Sitemizi ziyaret eden, yorum yapan ve doktorlara soru gönderen kişiler, bu uyarıları kabul etmiş sayılacaktır.
Bu haber toplam 3818 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim