Hastaneye hospital demeden dünyaya açılacak

Malatya Arapgir’den çıkarak yatılı okumak üzere İstanbul’a geldiğinde Türkiye’nin en büyük sağlık grubunun patronu olacağı aklının ucundan geçmiyordu. Galatasaray İşletme Yüksekokulu’nda okurken muhasebecilik işine adım atan ve askerliğin ardından kendi bürosunu açan Aydınlar, kısa sürede mali müşavir olarak çok ciddi isimleri müşterileri arasına kattı.1991 yılına geldiğinde mükellefleri arasında Acıbadem Semt Hastanesi’ni kurma hazırlığındaki 35 doktor da vardı. Mali sıkıntıdaki doktorlardan yüzde 10 hisse alan Aydınlar’ın sektördeki önlenemez yükselişi böylece başlamış oldu. 11 tam donanımlı hastanede yılda 2 milyon hastaya hizmet veren grubun patronu Mehmet Ali Aydınlar ile sektörü, yatırımları ve ekonomiyi konuştuk.

• Acıbadem Hastaneleri Türkiye’nin en büyük sağlık grubu. Patron Katı’na çıkmanızın hikayesini anlatır mısınız?

1991 yılında mali müşavirlik ofisim vardı. 35 doktorun yatırımı ilgimi çekti. Mali sıkıntıdalardı ben de yüzde 10 hisse aldım. 13 doktor, 70 personel ve 50 yatakla Acıbadem Hastanesi hizmete açıldı. Kurulduğu 1993 tarihinden itibaren merdivenleri hızla tırmanan hastanenin büyük hissedarından hisselerini aldım. Bütün hastane sahipleri doktordu, oysa burası bir işletmeydi. Profesyonel yönetim gerekiyordu. Hangi şirkete koysanız CEO’luk yapabilecek bir yönetim kadrosu oluşturduk. Ciro yaklaşık 3 kat arttı. Hastaneyi yeniledik ardından da 1995’te Bağdat Caddesi’nde ilk poliklinik faaliyete açıldı. 2000 yılı sonunda ise halka açık bir şirket haline gelmiştik.

• Bu süreçte ekonomik krizler geldi. Siz bu çalkantıların içinden çıktınız...

Acıbadem, tam büyüme hızını yakalamışken 2001’de Türkiye ekonomik krizi patladı. ‘Krizler geçer. Bu dönemi iyi değerlendirmeliyim’ diye düşünüyordum. O yıl Acıbadem Merkez Laboratuarı’nı açtık. Acıbadem 2001’i bir önceki yıla göre yüzde 95 büyüme ile kapattı. Kriz atlatıldıktan sonra Acıbadem markası kaldığı yerden devam etti. Bugün bir referans merkezi haline gelen Genetik Tanı Merkezi 2002’de hizmete girdi. 2003 yılında Acıbadem branşlaşma yolundaki ilk adımlarını attı. İlk branş merkezi olarak Acıbadem Göz’ü açtık. Hemen ardından gelen Acıbadem Kordon Kanı Bankası geldi. Branşlaşmada asıl devrimi 2004’te açılan Kozyatağı Hastanesi ile yaptık. Gubun üçüncü hastanesi Acıbadem Kozyatağı’nda tüm branşlar arasından onkolojiyi öne çıkarttık. 2006’da İstanbul dışına ilk adımını attık.

• Şimdi neredesiniz?

Sektörün en büyük grubuyuz. 11 hastanemiz var. Tıp merkezlerimiz, Türkiye’nin en büyük kordon kanı bankası, patoloji laboratuvarı bizde. Kök hücre laboratuvarlarımız fark yaratan uygulamalarımızdan. İnsan sağlığına yönelik olup da yapmadığımız iş yok. Anahtar teslimi hastane yapan bir proje yönetim şirketimiz var. Hastane cateringi ve temizlik işleri yapan bir şirketimiz, acil sağlık ve evde bakım yapan mobil bir hizmetimiz var. Acıbadem Üniversitesi de sağlık profesyonelleri yetiştiriyor. Yıllık hasta sayımız 2 milyon kişinin üzerinde.

• Son teknolojinin kullanıldığı, donanımlı hastaneler açıyorsunuz. Projelere ilişkin neler söylersiniz?

Bu yıl iki hastane açtık. Bodrum ve Ankara’da da 2 hastanemiz inşaat halinde. Ama asıl önemlisi yurt dışına açılma kararı aldık. Kahire’de bir hastane yapmak için iyi niyet anlaşması imzaladık. Yurtdışında özellikle büyümeyi hedefilyoruz. Kahire ilk çıkışımız olacak, genel bir hastane olacak. Dünyanın her yerinden hastane yapmamız için talep geliyor. Yakın coğrafyalarda da bazı bağlantılarımız var. Bir hastanenin maliyeti 50-150 milyon dolar arasında o nedenle de belli bir hastane rakamı hedefi koymadık önümüze.

• En donanımlı hastane zincirini kurmanın ne kadar maliyeti oldu?

Şu ana kadar açılan 11 hastane ve 2011’de açılacak olan Ankara ve Bodrum hastaneleri ve 8 klinik dahil yapılan toplam yatırım 1 milyar dolara yaklaştı.

• Sağlık sektörü için neler söylersiniz? Yeni yapılandırmalar söz konusu.

Sağlık Bakanlığı’nın yapılandırmasına baktığımızda yüzde 70 devlet, yüzde 20 özel hastane var. Çok sık hastane açılıyordu, yaptığımız hastaneler de yapımına daha önce başladığımız yatırımlar. Son üç senedir hastane yapımına izin verilmiyor. Sosyal Güvenlik Kurumu’yla belli oranda anlaşma yapıyoruz, öyle olmayanlar da var. SGK ile anlaşma yapan ya da kısmen anlaşma yapan hastaneler var bunların sayısı çok az. Ülkenin ekonomik durumu çerçevesinde özellikle küçük çaplı hastaneler ciddi sıkıntı yaşadı.

• Acıbadem markasını almanızın özel bir nedeni var mı?

Acıbadem bizim ilk hastanemizin bulunduğu semtin adı. O zaman 50 yataklı bir hastaneydik. Adımız Acıbadem Hastanesi’ydi. Büyüdük. İsmi değiştirelim diyenler oldu. Hatta alternatifler de ürettik.Yabancı isimlere karşı hassasiyet var mesela hastane yerine hospital diyorlar ama biz buna gerek duymadık. Klasik bir Türk markasıyla devam edeceğiz. Dünyada bu markayla tanınacağız.

Yabancıdan 30 milyon $

Yurtdışından hasta getiriyoruz. Her ay dışarıdan gelen 100’ü çocuk olmak üzere 200 kişiye kalp ameliyatı yapıyoruz. Kanser tedavilerinde hasta geliyor. Bunlar öne çıkan alanlar ama her branştan hasta getiriyoruz. Ortadoğu ve Balkanlar’ın yanı sıra Türk Cumhuriyetleri’nden hastalarımız da var. Bu yıl bu alandan elde etitğimiz ciro 30 milyon doları geçecek.

İsrail’den sonra en büyük kordon kanı bankası bizim

Kordon kanını dondurup saklamanın pek çok amacı vardır. Bunlardan ilki, bebeğin ilerde kök hücre tedavisi gerektirecek organ doku yaralanması, harabiyeti, yaşlılığı gibi bir durumlarda doku uyumu olan verici aramaya gerek kalmadan bebeklik çağı kök hücreleriyle tedavi edilebilmesidir. Acıbadem Kordon Kanı Bankası’nda, kök hücre tedavisi bekleyen hastalar için yapılmakta olan saklamalarda tıp dünyasında istendiği gibi, kırmızı ve beyaz hücreler birbirinden ayrılmadan saklama yapılıyor. Hasta olmayan bebeklerin ilerideki potansiyel ihtiyaçları için yapılan saklamalarda ise kırmızı ve beyaz hücreler birbirinden ayrılarak sadece içinde kök hücreleri barındıran beyaz hücreler saklanıyor. Acıbadem’deki Kordon Kanı Bankası, sadece kordon kanı değil, aynı zamanda kemik iliği, dolaşımdaki kan ve embriyo kök hücrelerinin saklanması için de hizmet veriyor. Ortadoğu ve Balkanlar’ın İsrail’i çıkarırsak en büyük kordon kanı bankası bizde. 5 bin 401 adet kordon kanı saklanıyor. İki kök hücre laboratuarda olmayan Brüksel’den Japonya’ya kadar en gelişmiş laboratuvar olma özelliğine sahip.

Yeni bir kriz olsa Türkiye onu da atlatır

Türkiye ekonomisi finansal çalkantılardan artık etkilenmiyor. Biz içeriden çok şeyi farkedemiyoruz. Fotoğrafa dışarıdan bakınca ancak ekonominin parlayan bir yıldız olduğunu görebiliyoruz. Son krize de baktığımızda hükümetin politikaları son derece başarılı diye düşünüyorum. Büyüme rakamlarına bakıyoruz en çok büyüyen ekonomiler arasındayız. Kısacası iyi gidiyor. Tam olarak atlatılmış sayılmayan kriz sürerken dünyada ikinci kriz konuşuluyordu. Türkiye’de böyle söylemler yok ama olsa da yine en az hasarla atlatırız.

Devlet sağlık sektörünü bütçeden destekliyor

Sağlıkta son yıllar da iyi şeyler oluyor. Aile hekimliği var mesela. Aile hekimliği uygulamasını görmemiz lazım. Doğru uygulanırsa iyi bir sistem. Ama bu isistemi en iyi uygulayan İngiltere bile yurtdışına hasta gönderiyor. Sağlıkta mükemmel bir model yok, nüfus yaşlandıkça sağlık giderleri artıyor. Bütçeler sağlık giderlerini karşılamakta yetersiz kalıyor. Bizi de öyle bir tehlike belkiyor. Sağlıkla ilgili ciddi bir açık var mesela, ama devlet genel bütçeden destekliyor.

Voleybolda hedef şampiyon olmak

FB Acıbadem bayan voleybolunda iki yıl üsüste şampiyon olduk. Bu bir ilk. Yine ilk kez Türkiye kupasını aldık. Süper Kupa iki defa oynandı ikisini de biz aldık. Geçen yıl oynadığımız 53 maçtan 52’sini kazandık. Sadece Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde 3-2 kaybettik. Bu yıl Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu’nu da almayı amaçlıyoruz.