Hastasını en iyi anlayan hekim

Türkiye’de her yıl 12-13 bin bebek çeşitli kalp hastalıklarıyla doğuyor. Kalp hastalığı ile doğup erişkin yaşa ulaşabilen yaklaşık 300 bine yakın nüfus olduğu düşünülüyor. Onlardan biri de 39 yaşındaki Doç. Dr. Ender Ödemiş. Üstelik o, kendisi gibi doğuştan kalp hastası olan çocuklara şifa veriyor. Mehmet Akif Ersoy Göğüs ve Kalp Damar Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi’nde Çocuk Kardiyolojisi Kliniği Şefi olarak görev yapan Doç. Dr. Ödemiş, ekibiyle beraber birçok başarılara imza atmış bir hekim. Kalbi delik olarak doğan ve 12 yaşında ameliyatla sağlığına kavuşan Dr. Ödemiş’in operasyonunu gerçekleştiren doktorları, sonradan hocası da olmuş. Çünkü o, ameliyat olduğu hastanede, Hacettepe Tıp Fakültesi’nde eğitimini almış.

Türkiye’de ilk uygulamaların sahibi

Türkiye’deki en özellikli hastaları başarıyla tedavi eden ve çocuk kalp hastalıkları konusunda çok önemli çalışmalara imza atan genç doktor, “Kalp hastalığı tedavi edilen çocuk, ömür boyu üretmeye devam eden bir birey olabilir” diyor. Doç. Dr. Ödemiş’in başarıları arasında Türkiye’de ilk olan teknikler de var. Onlardan birisini şu şekilde özetliyor: Biz bu hastanede Tükiye’de ilk kez, dünyayla aynı anda, perkütan pulmoner kapak implantasyonu yani ameliyatsız kalp kapağı değiştirme işlemini yaptık 3 yıl önce. Bu çocuklar eskiden 10-12 saat süren, kalbin durdurularak yapıldığı büyük ve ölüm riski yüksek ameliyatlar geçirmek zorunda kalıyordu. Şimdi kasıktan kateterle girip kapak ve damar değiştiriyoruz, 1.5-2 saatte bitiyor. Hastalar yoğun bakımda dahi yatmıyor. Zorlu bir açık kalp ameliyatı ile sağlığına kavuşan biri olarak bu beni ayrıca mutlu ediyor. Doç. Dr. Ödemiş, Ameliyatsız kalp kapağı geliştirme işleminde Mehmet Akif Ersoy Hastanesi’nin Avrupa’da kısa sürede sayılı merkezlerden birisi haline geldiğini söylüyor.

Kendi hastalığını da tedavi ediyor

Doç. Dr. Ödemiş, sözlerini şöyle sürdürüyor: Şu an benimle aynı hastalıktan muzdarip yani VSD’li çocukları en geç 2 yaşına kadar tedavi edebiliyoruz. Hatırlamıyor bile büyüdüğünde. O yıllarda öyle değildi. Çok küçük yaşlarda ameliyat yapılamıyordu ve şimdiki gibi kapalı yöntemlerle tedavi şansı da yoktu. Oysa şu an kalp hastalığı ile doğan çocukların çoğu yenidoğandan erişkin yaşa kadar operasyona gerek kalmadan transkateter denen yöntemle başarıyla tedavi edilebiliyor. Bunlara benim gibi kalp deliği ile doğan bebekler de dahil. Ben 12 yaşımdaydım ve her şeyi çok net hatırlıyorum. Yoğun bakım ortamı, ameliyat sürecinde çektiğim ağrılar vs. O nedenle hastalarıma belki normalden biraz daha hassas yaklaşırım. Şu ilacı verin şu aşamada ağrısı çok olacak, ya da şunu yaparken dikkat edin canı yanabilir gibi uyarılarda bulunuyorum ekip arkadaşlarıma. Pekçok farklı kalp hastası olan 3-4 bin bebek ve çocuğun tedavisinde bulunmuşumdur. 2 bine yakın da kalp kateterizasyon işlemine bizzat katıldım. Aileler ile yüzyüze konuşmaya çalışırım. Endişelerini dinlerim ve bazen aynı yollardan geçtiğimi anlatırım ki bu hastalıkların çok başarılı bir şekilde tedavi edilebildiğini kavrayabilsinler diye.

BU HASTALIĞI ÇEKEN BİLİR

“Hekimden değil çekenden dinleyin” sözüne atıfta bulunan Doç. Dr. Ender Ödemiş, sözlerini şöyle tamamlıyor: Ben hem hekimim, hem çekenim. Hastane koridorlarını hasta olarak da hekim olarak da çok yakından tanıyorum. O nedenle minik hastalarımın ve ailelerinin duygularını, endişelerini daha iyi anlayabilen hekimlerden biriyim. Şimdi hiçbir sağlık sorunum yok. Ama okul hayatı boyunca beden eğitimi derslerinden muaf kalmak zorunda olmak ne demek çok iyi bilirim. Bir çocuğun kalp hastası olarak yaşamını sürdürmesindeki psikolojisini anlarım. Ailelere tavsiyem, çocuklarını hayattan izole etmesinler. Çünkü tedavilerini aldıktan sonra hemen hepsi başarılı bireyler olarak hayata katılabiliyor. Geçirdiğim hastalık eğitim hayatıma ya da hayallerimi gerçekleştirmeme engel olmadı hiçbir zaman. Şimdi benim gibi aynı sorunu olan binlerce çocuğa şifa veren bir hastanede, ameliyatsız tedavi yöntemlerinin hepsinin dünya standartlarında, üstelik ücretsiz yapıldığı bir hastanede çalışmanın gururunu da yaşıyorum.

ÖZLEM YURTÇU  /Star Gazete