• BIST 9443.71
  • Altın 2502.724
  • Dolar 32.597
  • Euro 34.805
  • Ankara 20 °C
  • İstanbul 13 °C
  • Bursa 18 °C
  • Antalya 20 °C
  • İzmir 20 °C

Hedefe yönelik yenilikçi KLL tedavileri ilerleyen dönemlerde kemoterapi ajanlarının yerini alacak

Hedefe yönelik yenilikçi KLL tedavileri ilerleyen dönemlerde kemoterapi ajanlarının yerini alacak
“Gerek tablet şeklinde kullanım kolaylığı sağlaması, gerek yönetilebilir yan etkileri nedeniyle hedefe yönelik tedaviler KLL hastalarında adeta bir çığır açtı."

5. Karadeniz Hematoloji Kongresi Samsun’da gerçekleştirildi. 28-30 Haziran tarihlerinde düzenlenen kongrede Türkiye genelinden alanında uzman akademisyenler bir araya geldi. Kongrede, Sosyal ve Tıp, Lenfoma, Kronik Lenfösiter Lösemi (KLL) gibi konular tartışıldı ve güncel tedaviler hakkında bilgiler verildi.

Kongreye konuşmacı olarak katılan Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Anıl Tombak, KLL hastalığı ve tedavisi hakkında bilgi verdi. KLL hastalığının yaş ilerledikçe görülme sıklığının artığını belirten Tombak,  “Yılda her 100 bin kişide yaklaşık 4-6 yeni vaka ortaya çıkmakta. Ortalama yaş 64-66 tır. Bu hastalık genellikle tesadüfen ortaya çıkmaktadır. Genelde hastalar tesadüfen herhangi bir sebepten dolayı kan sayımı yaptırdıklarında lenfosit denilen hücrelerin düzeyi 5 binin üzerinde çıkar. Bu devamlılık arz eder. 5 binin üzerinde çıktığı zaman devamlılık arz ettiğinde biz o zaman hastaya, lenfositleri de yükseltecek başka bir sebep yoksa kandan yapılan tetkiklerle KLL olduğunun adını koyarız” dedi.

Lösemi isminin insanları korkuttuğunu ifade eden Tombak, “Hastalarımıza erken dönemde bazı belirtiler, bulgular olmadan tedavi vermeyiz. Sadece takip ederiz. Erken dönemde tedavi vermenin uzun vadede hiçbir faydası olmaz. Tam tersi alacağı ilaçlardan dolayı hastalar zarar görebilir. Uzun vadede de bir faydası olmaz. KLL’de tedavi vermemizi gerektiren durumları şöyle söyleyebiliriz: örneğin çok büyük lenf bezleri olabilir, dalak boyutları artabilir ve bu dalak boyutu çok büyük seviyelere ulaşabilir, karın içini doldurabilir, mideye ve başka iç organlara bası yapabilir. Daha ileri aşamalarında hastanın kan düzeyleri düşük olabilir. Pıhtılaşma hücresi dediğimiz hücrelerin sayısı azalabilir. O zaman zaten biz evre 3, evre 4 hastalıklar diye tabir ediyoruz. Ya da gece terlemesi, kilo kaybı gibi B belirtisi dediğimiz belirtilerle karşımıza gelebilirler. Genelde ileri yaşta tanı aldığı için bu hastaların başka ek hastalıkları da olabiliyor; şeker hastalığı, kalp problemleri, böbrek problemleri gibi.” diye konuştu.

“KLL hastalığının tedavisinde büyük gelişmeler oldu”

KLL hastalığının tedavisinde son dönemlerde çok büyük gelişmelerin olduğuna dikkat çeken Tombak, “Günümüzde birçok alanda olduğu gibi bu alanda da çok modern ilaçlar çıktı. Bilim ilerliyor, teknoloji ilerliyor. Hem tablet olarak ağızdan alındığı için kullanım kolaylığı sağlayan hem de çok etkili birçok yeni molekül kullanıma girdi. Bu hedefe yönelik tedaviler KLL hastalarımızda adeta bir çığır açtı. Biz eskiden bu hastalarda tedavi vermek gerektiği durumlarda kemoterapi ilaçları kullanıyorduk. Sonra kemoterapi ilaçlarına bazı ajanlar eklendi. 2’li ve 3’lü tedavileri kullanmaya başladık. Her yeni gelişmeyle hastaların tedavi başarısı daha iyi oldu. Yaşam süreleri uzadı. Günümüzde ise daha kolay daha pratik kullanılan hatta tablet şeklinde kullanılan ilaçlar ortaya çıktı. Gerçekten çok fark oluşturmaya başladılar hastalığın tedavisinde. Kemoterapi ilaçlarını her hastamızda kullanamayabiliyoruz. Bu hastalar genellikle ileri yaşta olduğu için kemoterapi ilaçlarının ağır yan etkileri olabiliyor. Hedefe yönelik ilaçlar, kemoterapilere göre gerçekten de bu anlamda çok üstün.

“Ülkemizde de erken dönemlerde yeni ajanları kullanmak istiyoruz”

Bizim ülkemizde de Avrupa’dan, Amerika’dan sonra rahatlıkla kullanabildiğimiz ilaçlar bunlar.  Ancak bu ilaçlar gelişmiş ülkelerde daha erken dönemlerde hastalığın daha 1. basamak tedavilerinde kullanılabilirken henüz Türkiye’de daha ileri aşamalarda kullanmakla beraber daha çok 3. ve 4. basamak gibi dönemlerde kullanıyoruz. Oysa bu ajanları daha erken dönemlerde kullanabilmek istiyoruz. Çünkü bilimsel araştırmalar şunu göstermiş ki; daha erken dönemlerde kullanıldığında bu tedavilerin etkinliği daha fazla oluyor. Mevcut daha önce kullanılan kemoterapi ajanlarını almış hastaların o kemoterapi ajanlarından dolayı yaşadığı yan etkileriyle karşılaşma ihtimalimiz daha az oluyor hatta olmuyor. Bu yeni ajanlardan biri ibrutinib diye bir molekül. Ülkemizde var. Hastalarımızda son yıllarda yaygın şekilde kullanılabilmekte. İbrutinib isimli molekül çoğu hastamıza faydası olan yan etkilerini kontrol altında tutabileceğimiz, tablet şeklinde kullanımı ile oldukça pratik olan bir molekül. Farklı hastalıklarda farklı dozlarda kullanılabiliyor. Çok nadiren kesmemiz gerekebiliyor bu ilaçları. Hastalarda fark oluşturuyor. Ülkemizde daha ileri basamaklarda kullanmamıza rağmen bu hastalarda bile başarılı sonuçlar elde edebildik. Daha erken basamaklarda kullanılabilirse eğer özellikle bazı genetik bozukluğu olan vakalarda çok daha etkili sonuçlar elde edebileceğiz.

Son dönemlerde farklı ajanlarda çıktı, bunların özellikle kombinasyonları daha başarılı sonuçlar doğuracaktır. Muhtemelen ilerleyen dönemlerde ülkemizde de bu ilaçların kombinasyonlarını erken dönemlerde biz de kullanabileceğiz. Daha ileri basamaklarda kullandığımızda vakalarda, erken dönemlerde kullandığımızda çok daha başarılı sonuçlar elde edebileceğiz. Durumu oldukça ağır hastalarımızda çok büyük faydalarının olduğunu görmekteyiz.

“Hedefe yönelik tedaviler hastane yatış sürelerini azaltıyor”

Yakın zamanda olmasa da ilerleyen dönemlerde kemoterapi ajanlarının da yerini alacağını düşündüğüm bu ilaçlar hastane yatış sürelerini de azaltıyor. Bu anlamda aslında maliyetleri de azaltmış oluyor dolayısıyla bu tedavilerin kullanılması hastane yatış sürelerini azaltarak ülkemiz ekonomisine de katkıda bulunmaktadır. Ne mutlu ki bize, böyle ilaçlara günümüzde ulaşabiliyoruz. Yakın zamanda farklı moleküller de ortaya çıkacak ve hastalarımızın tedavi başarısını daha da artıracağımız gibi kaliteli yaşam süresini de daha çok uzatabileceğimizi düşünüyorum.” şeklinde konuştu.

Bu haber toplam 4045 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim