Anayasa Mahkemesi, 16.07.2010 tarihli kararıyla “Tam Gün Yasası” ile getirilen “performansa dayalı ek ödeme sistemi”ni Anayasaya aykırı bularak iptal etmişti. Anayasa Mahkemesi aynı tarihli kararında sağlık kurum ve kuruluşlarında hekimlerin çalışmalarına ve serbest meslek icrasına yönelik kısıtlayıcı düzenlemeleri de iptal etmiş böylece hekimlerin özel muayenehane açabilmelerinin yanı sıra, kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında aynı zamanda çalışabilmeleri olanaklı hale gelmişti.
Anayasa Mahkemesi verdiği bu kararı özetle şöyle gerekçelendirmişti: “sağlık hizmetlerinin, doğrudan yaşam hakkı ile ilgili olması nedeniyle diğer kamu hizmetlerinden farklı olduğu; hekimlerin insan sağlığının gelişmesi ve yaşam haklarının korunması ile doğrudan ilgili olan konumları dikkate alınmaksızın çalışma koşullarının sınırlandırılmasının bireylerin yaşam hakkını zedeleyici nitelik taşımaktadır”
Bu gerekçe ve karara rağmen Hükümet’in, 26 Ağustos 2011 tarihinde çıkardığı “650 sayılı Kanun Hükmünde Kararname” ile Yardımcı Doçent, Doçent ve Profesörden oluşan öğretim üyelerinin tıp fakültelerinde ”yalnızca eğitim ve araştırma faaliyetlerinde bulunmak ve döner sermaye faaliyetleri kapsamında gelir elde edilen hizmetlerde çalışmamak kaydıyla” mesai sonrası sağlık kuruluşlarında ya da muayenehanelerinde çalışabilecekleri hükmü getirildi. Bu hüküm ile mesai sonrası serbest çalışan öğretim üyelerinin Tıp Fakültelerinde sağlık hizmeti sunularak uygulamalı eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdürmeleri engellenmiş oldu.
Bu son gelişmeler üzerine, “İstanbul Üniversitesi Tıp Fakülteleri Öğretim Üyeleri Girişimi” 14.09.2011 tarihinde İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi 14 Mart Amfisi’nde bir araya gelerek değerlendirme toplantısı gerçekleştirdi.
Yaklaşık 200 öğretim üyesinin katıldığı toplantının açılış konuşması İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner Gören tarafından yapıldı. Dr. Gören toplantıya bir öğretim üyesi kimliği ile geldiğini ve Tam Gün sürecinde gelinen bu son noktanın eğitime ve mesleki bağımsızlığa karşı bir darbe niteliğinde olduğunu vurguladı. Ayrıca 17 Eylül 2011 tarihinde Ankara’da yapılacak eylemin önemine değinerek, tüm öğretim üyelerini Ankara’ya davet etti.
Toplantının gündemine ilişkin konuşma ise İstanbul Üniversitesi Tıp Fakülteleri Öğretim Üyeleri Girilişimi Sözcüsü Prof. Dr. Raşit Tükel tarafından yapıldı. Yapılan konuşmanın ardından öğretim üyeleri söz alarak yaşanan bu gelişmelere ilişkin görüş ve önerilerini paylaştılar.
Toplantıda öne çıkan önerilerin başlıcaları şöyle:
1. CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne KHK iptali için başvuru yapması gerektiği,
2. Bireysel olarak İdare Mahkemeleri’ne yürütmenin durdurulması davası açılabileceği,
3. Her öğretim üyesi Anabilim Dallarına, Dekanlıklara yazı yazarak durumlarının açıklığa kavuşturulması istenebileceği ve rektörlük aracılığı ile YÖK’ün konuya açıklık getirmesinin talep edilebileceği,
4. İmza kampanyası düzenlenerek öğretim üyelerinin huzursuzluğu kamuoyuyla paylaşılması,
5. Kamuoyunu aydınlatıcı eylemlerin yapılabileceği.
Yaklaşık iki saat süren toplantı sonunda görüş ve önerilerin toparlanıp, alınan kararların ivedilikle hayata geçirilmesi konusunda görüş birliğine varıldı.
İstanbul Tabip Odası
