02 Mayıs 2024
  • Ankara13°C
  • İstanbul15°C
  • Bursa14°C
  • Antalya22°C
  • İzmir21°C

BIÇAK PARASI ALAN DOKTORUN CEZASINDA İNDİRİM

Aylin Sırıklı Dal - Yargıtay, bıçak parası alan doktorun suçunu, 5 yıldan 10 yıla kadar hapis öngören "cebri irtikap" değil, hasta yakınından zorla para almadığı gerekçesiyle yalnızca 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngören görevi kötüye...

Bıçak parası alan doktorun cezasında indirim

15 Ekim 2012 Pazartesi 11:55

Yargıtay, bıçak parası alan doktorun suçunu, 5 yıldan 10 yıla kadar hapis öngören "cebri irtikap" değil, hasta yakınından zorla para almadığı gerekçesiyle yalnızca 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngören görevi kötüye kullanma suçu kapsamında saydı.

Eşi lenf bezi kanseri olan bir kişi, eşini tedavi için Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürdü. Hastanede Hematoloji Uzmanı T.F. tarafından yapılan muayenenin ardından hastanın tedavi sürecine başlandı. Hasta kadının eşi, belirli aralıklarla süren tedavi sırasında doktora para vermediği için oyalandıkları, bekletildikleri ve eşinin tedavisinin geciktirildiği kanaatine vararak doktora dört kez para verdi, daha sonra bu durumdan rahatsız olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na doktor hakkında suç duyurusunda bulundu.

Yürütülen soruşturma sonucu doktor, önceden seri numaraları alınan paralarla yakalandı. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan doktor T.F, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), "Görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine yarar sağlanması için bir kimseyi zorlayan kişiye 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası verileceği"ne ilişkin hükmü uyarınca hapis cezasına çarptırıldı. Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 5. Ceza Dairesi'ne geldi. Daire, yerel mahkemenin "cebri irtikap" suçundan verdiği mahkumiyet kararını bozdu.

Dairenin kararında, lenf bezi kanseri tespit edilen kişinin çok acil müdahaleye gereksinim duyduğuna ilişkin dosyada iddiaya da kanıt bulunmadığı belirtildi. Kararda, mağdurun başka bir doktor veya sağlık kuruluşuna başvurma ve karşılaştığı olumsuzlukları gidermek için şikayet olanağı varken, yasal olmadığını bildiği halde 4 ay süreyle sanığa çıkar sağlayarak, eşinin tedavisini sürdürdüğünün anlaşıldığı ifade edildi. Bu haliyle olayda "icbar" boyutuna ulaşmış bir zorlamadan söz edilemeyeceği vurgulanan kararda, bu nedenle "irtikap suçunun cebir unsurunun yasa, öğreti ve uygulamanın kabul ettiği anlamda oluşmadığı sonucuna varıldığı" kaydedildi.

Sanık doktorun eyleminin, mecbur olduğu işi yapmak için menfaat sağlama fiilini içeren TCK'nın görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek hüküm kurulmasının bozma nedeni sayıldığı belirtildi. TCK'nın görevi kötüye kullanma başlıklı 257. maddesinin birinci fıkrasında, "Görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisinin, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması" öngörülüyor.

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
    SON DAKİKA