ECZACIBAŞI - MONROL ORTAKLIĞI YURTDIŞINDA BÜYÜMEK İSTİYOR

Nükleer tıp alanında faaliyet gösteren Monrol’ün yüzde 50’sini alan Eczacıbaşı İlaç, yurtdışı yatırımlara başlayacak. Satın almalar planlayan şirket, görüşmeler yapıyor.

Geçtiğimiz martta nükleer tıp alanında faaliyet gösteren, başta kanser olmak üzere çok çeşitli hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılan ilaçların üreticisi Monrol’ün yüzde 50 hissesini alan Eczacıbaşı İlaç, Romanya, Bulgaristan, Rusya, ve Kazakistan gibi çevre ülkelere yatırıma başlıyor.
Monrol’ün İstanbul’da iki, Ankara ve Adana’da birer olmak üzere toplam 4 tesiste üretim yaptığını belirten Eczacıbaşı İlaç Grup Başkanı Sedat Birol, ekimde İzmir’de bir tesisin daha devreye gireceğini belirtti. Şirket, çeşitli hastalıkların SPECT ve PET olarak adlandırılan tomografi teknolojilerinde kullanılan radyoaktif ilaçlar üretiyor.

İhracatı artıracak
Ortaklıktan sonra yurtdışında büyüme planlarının gündeme geldiğini söyleyen Sedat Birol şöyle konuştu:
“Bu teknoloji Romanya, Bulgaristan, Rusya, Kazakistan gibi ülkelerde yok. Bu ülkelere yatırım yapmayı düşünüyoruz. Her yeni üretim tesisi 3-4 milyon dolara mal oluyor. Buralarda hızla büyüyebiliriz. Birliktelikten doğan sinerji ile ihracatı da artıracağız. Eşdeğer ilaçtan çıkınca, yeni stratejimiz doğrultusunda sağlık alanında yeni arayışlara girdik. Gireceğimiz alanların büyüme potansiyeli olan işler olmasını hedefliyoruz.”
Eşdeğer ilaç faaliyetlerinin satışı sonrası ellerinde nakit olduğunu söyleyen Birol, “Piyasadan çeşitli teklifler alıyoruz. Monrol gibi bizim büyüme stratejilerimizde de yer bulabilecek, güçlü olacağımıza inandığımız alanlardaki bazı firmalarla ilgileniyoruz. Şu an görüştüklerimiz Türk firmaları, ancak dikkatimizi çeken yabancı firmalar da var” diye konuştu.

Yabancı ilgisi arttı
Şirketin geçen yılki cirosunun 771.7 milyon dolar olduğunu ifade eden Birol, satışlarını döviz bazında yüzde 15-16 büyütmeyi hedeflediklerini ve satın almalarla bu rakamın daha da yüksek olabileceğini söyledi.
Türkiye ilaç tüketiminde sürekli büyüdüğünü ve dünyanın en büyük 13. pazarı olduğunu söyleyen Birol, “Ülkemizin 2010’lu yıllarda dünyanın 10’uncu büyük pazarı olması bekleniyor. Bu durum, uluslararası eşdeğer ilaç üreticisi firmaların Türkiye’ye ilgisini artırıyor. Bu nedenle ilaçta konsolidasyonun ve satın almaların artacağını düşünüyoruz” dedi.
Şimdiye kadar yabancıların pazara girmemelerinin en önemli nedeninin Türk ilaç sektörünün şeffaf olmamasından kaynaklandığını söyleyen Birol şunları söyledi:
“Artık sistemimiz şeffaf. Ufak tefek eksiklikler var ama genel anlamda AB firmaları sisteme daha rahat bakıyor. Yabancı ilaç şirketlerinin Türkiye’deki eşdeğer firmaları almalarındaki en önemli strateji, buradaki üretim merkezini başka bölgeler için kullanmaları. Türkiye’de ilaçta yüksek bir kapasite fazlası var. Yabancıların bu kapasite fazlalığını kullanmaları gerekiyor.”

Rakamlarla ilaç sektörü - Sektörde yaklaşık 300 kuruluş faaliyet gösteriyor.
- Toplam üretim tesisi sayısı 42. Bunlardan 14’ü yabancı sermayeli.
- 2007 verilerine göre, Türkiye toplam ilaç pazarı 11.1 milyar YTL.
- Pazar geçen yıl yüzde 12 büyüdü.
- Türkiye’de yılda yaklaşık 1.3 milyar kutu ilaç tüketiliyor.
- Türk ilaç pazarına son olarak Çek Zentiva, İspanyol Pensa, Japon firmaları Astellas ve Daiichi Sankyo girdi.

‘İlaç sektörünün çıkışı ihracatta’
Sedat Birol sektörün en önemli sorunlarını şöyle açıkladı:
“Orjinal ve eşdeğer yeni ilaçların geri ödeme listelerine alınmasında yaşanan gecikmeler var. İlaç fiyatlarının euro-döviz kurunda belli sürede oluşan değişimlerin, hem artış hem de düşüşlerde aynı prensiple yansıtılması gerekirken, düşüşler aynı oranda ve mevzuatın öngördüğü sürede, artışlarsa gereken oranın altında ve gecikmeyle yürürlüğe sokuluyor. Fiyatlandırmada maliyet artı kâr sisteminden referans fiyat sistemine geçişle birlikte koşullar da değişti.
Cirosu, ürün yelpazesi ve üretim tesisi büyük olan firmaların global pazarlara hitap etmedikçe başarılı olmaları zor. Çıkış için, Türk ilaç firmalarının ihracat yapmaları gerekiyor. Hint firmaları nasıl AB ve Amerika pazarına girmişse, Türk firmalarının da girmemesi için hiçbir sebep yok.”