KANSER, SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİ TEHDİT EDECEK

Kanserde bugün yaklaşık 2 milyar dolar düzeyinde olan doğrudan tedavi maliyetinin, 2020 yılında 5 milyar dolara yükseleceği kaydedildi. Ankara Üniversitesi (AÜ) Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Yılmaz'ın yaptığı çalışmaya göre, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) mali riski giderek artıyor.

Çalışmaya göre giderek azalan prim gelirleri, artan sağlık giderleriyle birlikte ele alındığında, SGK mali risk taşıyor. OECD içinde sağlık harcamaları en fazla artan ülkenin Türkiye olduğuna dikkat çekilen çalışmada, kanserin de önümüzdeki dönemde sağlık harcamaları artışı için risk oluşturacağına dikkat çekildi. Doç. Dr. Yılmaz geçen günlerde Sağlık Bakanlığı'nda bir sunum gerçekleştirdi. Yılmaz tarafından yapılan sunumda, mevcut gelişmeler çerçevesinde sağlık harcamalarının sürdürülebilirliği ele alındı. Yılmaz'ın çalışmasına göre, kamu sağlık harcamaları 2000-2009 döneminde sabit fiyatlarla yüzde 40, gayrisafi yurtiçi hasılaya oran olarak ise yüzde 65 oranında arttı. OECD ülkelerinde 1995-2005 yılları arasında kişi başına reel sağlık harcamalarındaki yıllık artış oranı yüzde 3.9 olurken, bu oran Türkiye için yüzde 11 düzeyinde oldu. OECD ülkeleri içinde reel olarak kişi başına harcaması en hızlı artan ülke Türkiye oldu. 2000-2005 yılları arasında OECD ülkeleri içinde ilaç harcaması en fazla artan ülkelerin başında da Türkiye geldi.  

2030'da 1.3 milyon kişiye kanser tedavisi uygulanacak

Araştırmaya göre, gelecek dönemde nüfusun yaşlanmasıyla birlikte sağlık harcamaları daha da artacak. Örneğin bugün Türkiye'de yaklaşık 300 bine yakın kanser tedavisi gören hasta varken, bu sayının 2020 yılında 700 binlere, 2030 yılındaysa 1.3 milyon kişiye çıkacağı tahmin ediliyor. Bunun mali sonucuysa yaklaşık 2 milyar dolar düzeyinde bir doğrudan tedavi maliyeti, 2020 yılında 5 milyar dolara, 2030 yılında ise 9 milyar dolara çıkacak.

Ekonomik daralmayla hızlanan vergi ve prim gelirlerindeki reel düşme, bütçenin ve Sosyal Güvenlik Kurumu'nun mali riskini artırıyor. Ayrıca borçların silinmesi ve tahakkuk etmeyen borçların varlığı da mali riski artırıyor. Bu şekilde sistemin mali olarak sürdürülebilmesi ancak artan maliyetlerin Hazine, başka bir ifadeyle vergi mükellefleri tarafından yüksek maliyetlerle bir süre daha karşılanması şeklinde mümkün olacak.

Referans