'SAĞLIKTA SEVK ZİNCİRİ' GELİYOR

Türkiye'de 'Sağlıkta Sevk Zinciri' uygulamasında pilot bölge seçilen Gümüşhane, Bayburt, Isparta ve Denizli illerinde, vatandaşlar sağlık reformları hakkında bilinçlendiriliyor.

Isparta'nın Uluborlu İlçesinde de Kültür Sarayı konferans salonunda, İl Sağlık Müdür Yardımcısı Dr. Hakan Dağlı, 'sağlıkta sevk zinciri uygulaması' hakkında, kurum müdürleri ve mahalle muhtarlarına bilgilendirme semineri verdi. Sevk zincirinin sağlıkta uygulanması, aşamaları ve bunda dikkat edilmesi gereken konulara değinen Dr. Hakan Dağlı, katılımcıların sorularına yanıt vererek, uyarılarda bulundu. Dr. Dağlı, sağlık ocağı, verem savaş dispanseri, çocuk sağlığı, aile planlaması merkezleri, sağlık merkezleri, toplum sağlığı merkezleri, sağlık bakanlığı ile aile sözleşmesi yapmış olan hekimler, 112 acil servis birimleri, üniversitelerin mediko sosyal birimleri, TSK'nın birinci dereceden sağlık birimlerine muayene olabilmesinin, Aile hekimliğinde muayene olarak sevk almasının şart olduğunu söyledi. Doktorun üzerine düşen kanuni yükümlülüğün muayene etmek olduğunu ifade eden Dağlı, sevkte takdir yetkisinin doktora ait olduğunu belirtti. Pilot bölge ya da dışarıdan muayeneye gelecek vatandaşın, herhangi bir aile hekimliğinden sevk almış olması gerekiyor.

1 Ocak 2009 tarihinden itibaren, Türkiye'nin her yerinde uygulamaya konacak sevk zinciri uygulaması, beraberinde bir takım sıkıntıları getiriyor. Dağlı, aile hekimliğinde uygulanan, günlük muayene sayısının iki katına çıkacağı uyarısında bulundu. Muayenede verimin düşeceği açıklamasında bulunan Dağlı, "Çok yoğun olan yerlerde sağlık çalışanı bir sevk memuru durumunda kalıyor." dedi. Dağlı, muayenede karnesini başkasına kullandıranların sağlık giderinin iki katının yasal faiz ile birlikte tahsil edileceğini ve TCK'nın ilgili maddelerine göre yargılanacağını vurguladı. Uzman hekim olmayan yerlerde döner sermayenin kayba uğrayacağına dikkat çeken Hakan Dağlı, hastanenin gelirlerinin azalmasıyla, uzman hekimlerin özel şirketlerde çalışma isteklerinin artacağına vurgu yaptı. Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) ödeyeceği sağlık durumlarına değinen Dr. Dağlı, katılımcılara şunları aktardı: "İlk defa sigortalı olarak işe başlamış kişiler, ilk 2 ayda sigortadan yararlanamıyor. Bu süre zarfında kişi iş kazası geçirirse ya da meslek hastalığına yakalanırsa SGK tarafından ödenir. Kişilerin ağır özürlü olduğuna dair raporu faturaya eklenirse, masrafları SGK tarafından ödenecek. Gebelik sonrası 10 haftalık dönemlerde yazılan reçete de analık sebebiyle, bu ilacın yazıldığının belirtildiği takdirde SGK bunları ödeyecek. Yurtdışında çalışan işçilerimizin çalıştığı kurum giderlerini ödüyorsa, Türkiye'de çalışan ailelerin çocukları, SGK'dan belge çıkarttıkları taktirde masrafları ödenecek."

Dağlı, Sağlık Bakanlığı tarafından AIDS, frengi gibi hastalıklardan teşhis konulmuş kişilerin ödeme zorluğu varsa ya da sağlık harcamalarını ödeyen bir kuruluşları yoksa, o kişilerin her türlü masraflarının SGK tarafından ödeneceği müjdesini verirken bu sayede bakanlığın toplum için tüm zararlı hastalıkların yayılmasını önlemiş olduğunu vurguladı.