95 YAŞINDAKİ ATLETİN SAĞLIK SIRRI
Dünya Ustalar Atletizm Şampiyonası'nda rekor kıran 95 yaşındaki Kanadalı Olga Kotelko "Bence yaş dediğiniz şey sadece bir sayıdan ibaret; doğum tarihiniz değil, nasıl yaşlandığınız önemli" diyor.
08 Mayıs 2014 Perşembe 16:13
Refah seviyesi yüksek ülkelerdeki nüfus yaşlanıyor. Fakat daha uzun bir hayat her zaman daha iyi bir hayat demek midir? 95 yaşındaki Olga Kotelko, her şeyi bırakıp kenarda sakin sakin oturabilirdi. Zira sırıklı atlama ya da cirit atma sporu ile ilgilenenler ondan 60 yaş küçük olanlar.
Ancak 1,50 boyundaki bu cıvıl cıvıl kadın büyük bir yolculuğa çıkıyor.
Bu yıl Olga 35 yaşından büyük yetişkinler için düzenlenen Dünya Ustalar Atletizm Şampiyonası’nda sprinter, yüksek atlama ve üç adım atlamada rekor kıranlar arasında en yaşlı sporcu ünvanını elde etti. Kanadalı Olga 30’dan fazla rekorun ve 750’den fazla altın madalyanın sahibi. Fakat Olga kendisini özel biri olarak görmüyor. Ona göre kendisi sıradan biri. Atletizme 77 yaşında başlamış.
Çiftlikte büyüyen 11 kardeşten biri olan Olga her zaman aktif bir yaşam sürmüş çünkü her zaman sağılacak bir inek ya da başka bir gündelik iş varmış bitirilmeyi bekleyen. Olga hem tüm kardeşlerinden hem de birçok arkadaşından daha uzun bir ömüe sahip ancak “Sırrın nedir?” diye sorulduğunda, “Yok” diye yanıt veriyor: “Bence yaş dediğiniz şey sadece bir sayıdan ibaret; doğum tarihiniz değil, nasıl yaşlandığınız önemli.” “Hayatınızda olup bitenlere nasıl yaklaştığınız en büyük rolü oynuyor” diye ekliyor.
BİYOLOJİMİZE MAHKÛM DEĞİLİZ
Yani bu durumda kendimizi yaşlanmayan süper kahramanlara dönüştürmemiz mümkün mü? Ya da güçten düşerek tatsız bir yaşlanmaya mahkûm muyuz? Refah seviyesi yüksek ülkelerde yaşayanlar için bazı güzel haberler var. Newcastle Üniversitesi’nin yayınladığı verilere göre geçen her 24 saatin sonunda hayatlarımıza beş saatlik bir zaman eklemiş oluyoruz. İyileşmiş yaşam koşulları ve gelişen tıp sayesinde oluşan bu durum, her yılın iki ay, her 10 yılın ise en az iki yıl anlamına geldiğini gösteriyor.
Ayrıca İngiltere’de 100. yaşlarını gören insan sayısı 1980’den bu yana dört kat arttı. Bunun anlamı ülkede her beş kişiden birinin 100. yaşını göreceği anlamına geliyor. Yani yaşlanma hiç etki edilemeyen bir şey değil, en azından bir ölçüde.
Olga’nın genleri ona yardımcı oluyor olabilir, ancak kendi biyolojimize hapsolmuş da değiliz.
Araştırmalar ilerledikçe, doğumla edindiğimiz genetik yapımızın ne kadar yaşayacağımızı ancak dörtte bir oranında belirlediği sonucu her gün daha da kuvvetlenir oldu.
YAŞAM TARZIMIZIN ÖMRÜMÜZE ETKİSİ YÜZDE 75
Bunun anlamı seçtiğimiz yaşam tarzının ömrümüz üzerindeki etkisinin yüzde 75 olduğu.
Ve herkesin bildiği gibi düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme rejimi anahtar faktörler olsa da, ileriki yaşlarda daha sağlıklı bir ömür sürmek için yapılabilecek, daha az bilinen şeyler de var.
Newcastle Üniversitesi’nden Dr. Lynne Corner, kronolojik olarak yaşlanmanın önüne geçmek mümkün değilse de, yaşla beraber yaşana çöküşün zorunlu olmadığını söylüyor.
Corner, “Doğrusu, iyi yaşlanma nasıl olur sorusunun basit ya da tek bir cevabı yok. Gerçek cevap, yaşam biçimi faktörlerinin ve elbette ki iyi bir beslenmenin ve egzersizin karmaşık bir karışımından oluşuyor” diyor.
JAPONLAR İZLENİYOR
Bilim insanları Japonları gözlemleyerek uzun yaşam iksirine dair daha çok ipucu elde etmeyi umuyor.
Dünyada yaşlı nüfus oranı en yüksek ülke olan Japonya, sağlıklı yaşlanma deyince akla gelen ülke.
Profesör Corner, “Genel olarak baktığımızda Japon yaşam biçimini takip etmek önemli; balık ve sebze ağırlıklı beslenme, yogayla diğer vücudu güçlendiren egzersizlerle haşır neşir olma, Batı kültürlerinde olduğundan daha az sigara içmek ve alkol tüketmek...” diyor.
Giderek artan şekilde ortaya çıkıyor ki bu yaşam tarzını ne kadar gençken takip etmeye başlarsanız o kadar iyi.
SOSYALLİK ÖMRÜ UZATIYOR
Ancak elbette başka şeyler de var. Aston Üniversitesi’nin Sağlıklı Yaşlanma Merkezi yöneticisi Dr. Carol Holland, son yılların en şaşırtıcı bulgularından birinin arkadaşlarla geçirilen zamanın sağlıklı yaşlanmayı sağlayan faktörlerden biri olduğu.
İngiltere’de yapılan büyük çaplı araştırmalardan biri sosyal açıdan izole olarak yaşayan insanların sosyal olanlara göre yedi yıllık bir süre zarfında hayatta kalma oranlarının düşük olduğunu gösteriyor.
College London Üniversitesi’nden Prof. Andrew Steptoe’ya göre insan bedeninin biyolojisi ile izole yaşam arasında bilim insanlarının henüz tam olarak çözemediği daha doğrudan bir ilişki olabilir.
Olga’nın da söylediği gibi bakış açısı da yaşlanma üzerinde büyük etkiye sahip olabilir.
İngiltere’de 9 bin kişi üzerinde yapılan bir araştırmada hayattan zevk aldığını söyleyenlerin daha uzun yaşadığı ortaya çıktı.
Olga, kendisi için durmak diye bir şey olmadığını söylüyor.
“Sınır yok. Kim demiş bir noktada durmak zorundasınız diye? Ben düşene kadar devam etmek istiyorum. Sanırım ancak o zaman dururum” diyor.
- Mardin’de Spor Hekimi Hasta Kabulüne BaşladıMardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi Uzman Spor Hekimliği branşında Ömer Faruk İlicepınar, hasta kabulüne başladı.06 Mayıs 2024 Pazartesi 16:18HEKİMLER
- Girişimsel Radyoloji İle Birçok Hastalıktan Ameliyatsız Kurtulmak MümkünGirişimsel Radyoloji konusunda bilgiler veren Özel Denizli Tekden Hastanesi Tanısal ve Girişimsel Radyoloji uzmanı Prof.06 Mayıs 2024 Pazartesi 16:14TIBBİ-RADYASYON ONKOLOJİSİ
- Adana'da 112 Acil Sağlık ekibine saldırıAdana'nın Kozan ilçesinde, hasta yakınının saldırdığı ambulanstaki 2 sağlık görevlisi yaralandı.06 Mayıs 2024 Pazartesi 16:13BASIN HABERLERİ
- Takibi Ömür Boyu Süren Bu Hastalık İçin Göz Hastalıkları Uzmanından ‘Hayati’ UyarıHalk arasında "sarı nokta hastalığı" olarak bilinen yaşa bağlı makula dejeneresansının, tüm dünyada görme kaybının en önemli nedeni olarak kabul...06 Mayıs 2024 Pazartesi 16:08GÖZ HASTALIKLARI
- Teknoloji Bağımlılığı Çocukların Fiziksel, Duygusal Ve Sosyal Gelişimlerini Olumsuz EtkiliyorAcıpayam İlçe Sağlık Müdürlüğüne bağlı Acıpayam Sağlıklı Hayat Merkezi Çocuk Gelişimcisi R. Mukaddes Sarıkaya, teknoloji bağımlılığının...06 Mayıs 2024 Pazartesi 16:05RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI
- Türkiye'de "difteri, çocuk felci ve yenidoğan tetanozu" görülmüyorSağlık Bakanlığı verilerine göre, Genişletilmiş Bağışıklama Programı kapsamında uygulanan aşılamayla 1998'den bu yana çocuk felci, Nisan 2009'dan itibaren yenidoğan tetanozu, 2011'den bu yana difteri vakası görülmüyor. 06 Mayıs 2024 Pazartesi 16:00SAĞLIK BAKANLIĞI
- 1. Uluslararası Teknoloji Transferi Sempozyumu Samsun'da başladıOndokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) ev sahipliğinde, 39 ulusal, 6 uluslararası kurum desteği ile gerçekleştirilen "1. Uluslararası Teknoloji Transferi Sempozyumu" Samsun'da başladı.06 Mayıs 2024 Pazartesi 15:43BASIN HABERLERİ
- Karaciğer Kanserlerinde Yeni Teknolojiler Hayat Kurtarıyorİzmir Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktorları, kabızlık şikayeti ile başvuran 57 yaşındaki Cengiz Deligül'ün karaciğerindeki tehlikeli kitle...06 Mayıs 2024 Pazartesi 15:33TIBBİ-RADYASYON ONKOLOJİSİ
- Meü’lü Öğrenciler Ulusal Tralli Travma Rallisi’nde Üçüncü OlduMersin Üniversitesi (MEÜ) Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğrencileri, VIII.06 Mayıs 2024 Pazartesi 15:18ÜNİVERSİTELER
- Doktor Kontrolü Olmaksızın Astım İlacını Bırakmak Krize Neden OlabilirBahar aylarında polen yoğunluğunun artması nedeniyle astım ataklarının ortaya çıkabileceği uyarısında bulunan Prof.06 Mayıs 2024 Pazartesi 14:43GÖĞÜS HASTALIKLARI
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2006 Sağlık Aktüel