RSV enfeksiyonu KOAH ve astıma yol açabiliyor

Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Simten Malhan: "RSV tedavi edilebilir bir hastalık, tedavi edilmeyen RSV enfeksiyonu ilerleyen yıllarda KOAH, astım ya da bazı alerjik hastalıklara da yol açabilir"

"Özellikle küçük bebeklerin ve yaşlıların kapalı alanlarda gezdirilmemesi gerekir. Yaz mevsiminde hepimiz dışarıdayız ama kış mevsiminde hepimiz bulaşın daha fazla olduğu yerlerdeyiz. Kapalı yerlerden uzak durmamız ve hijyene dikkat etmemiz gerekiyor"

Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Simten Malhan, Respiratuvar Sinsityal Virüsün (RSV) özellikle yeni doğanlar ve 0-5 yaş arası çocuklarda ağır seyredebilen bir solunum yolu enfeksiyonu olduğunu belirterek, "RSV tedavi edilebilir bir hastalık, tedavi edilmeyen RSV enfeksiyonu ilerleyen yıllarda KOAH, astım ya da bazı alerjik hastalıklara da yol açabilir." dedi.

Malhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada halk arasında solunum yolu enfeksiyonu olarak bilinen soğuk algınlığı veya grip gibi belirtilerle karışabilen RSV'nin, bağışıklığı düşük bireylerde ve yeni doğanlarda daha sık görülen bir enfeksiyon olduğunu söyledi.

Bazı kişilerin hastalığı hafif geçirebildiğini ifade eden Malhan, bazı bebeklerde ise yoğun bakım ihtiyacı ve uzun tedavi süreçlerinin olabildiğini belirtti.

Malhan, RSV'nin özellikle yeni doğanlarda risk faktörü olduğuna dikkati çekerek, "Virüsün 0-5 yaş aralığındaki tüm çocukları tehdit ettiğini söylemek mümkün. RSV, hırıltı ile başlıyor. Solunum güçlüğü ve ateş gibi pek çok hastalıkta olan semptomları var. Bu sebeple mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurarak bu hırıltının altta yatan sebebini bulabilmek önemli." ifadesini kullandı.

RSV'nin üst solunum yolunu enfeksiyonuna da sebep olabileceğini vurgulayan Malhan, şöyle konuştu:

"RSV tedavi edilebilir bir hastalık, tedavi edilmeyen RSV enfeksiyonu ilerleyen yıllarda KOAH, astım ya da bazı alerjik hastalıklara da yol açabilir. RSV, ekim ve mart ayları arasında bu yarım kürede artış gösteriyor. Dolayısıyla bu dönemler içerisinde biz daha sık yoğun bakımlarda bebekleri görmeye başlıyoruz. Özellikle 0-2 yaş arasındaki çocukların yüzde 95'i bu virüsle karşı karşıya kalıyor, bağışıklığı düşükse mutlaka bir tedavisinin yapılması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.

- "Türkiye'de RSV enfeksiyonunun ekonomik yükü 24 milyar"

Malhan, Dünya Sağlık Örgütünün RSV için önerdiği koruyucu stratejilerin büyük ölçüde basit hijyen önlemlerine dayandığını dile getirerek, "Özellikle küçük bebeklerin ve yaşlıların kapalı alanlarda gezdirilmemesi gerekir. Yaz mevsiminde hepimiz dışarıdayız ama kış mevsiminde hepimiz bulaşın daha fazla olduğu yerlerdeyiz. Kapalı yerlerden uzak durmamız ve hijyene dikkat etmemiz gerekiyor." diye konuştu.

Prof. Dr. Malhan, "Türkiye'de RSV Enfeksiyonunun Ekonomik Yükü" başlıklı araştırmalarının 2024 verilerine dayandığını ve Türkiye'de RSV'nin ekonomik etkisini değerlendiren ilk çalışma olduğunu bildirdi.

Malhan, çalışmanın detaylarına ilişkin şu bilgileri paylaştı:

"Ekonomik yük çalışması yaptık ve bu yük çalışması aslında SGK perspektifinden bir yıllık maliyeti bize söylüyor. 0-5 yaş arasındaki 5 milyon 800 bin çocuğu kapsayan bir çalışma. Yeni doğan sayısı TÜİK verilerine göre 1 milyona yakın. Genel mortalite hızını düşerek 5 milyon 800 bin bebeğe ulaştık. Bu grubun yaklaşık 894 bini RSV ile karşı karşıya kalmış durumda. 11 bini yoğun bakım, 102 bini yatarak, 790 bini ayaktan tedavi alıyor ve 952'si maalesef hayatını kaybediyor. Belki de öksürük ve hafif ateşle atlatan bir grup bebek de bu virüsle karşılaşmış olabilir. Türkiye'de RSV Enfeksiyonunun Ekonomik Yükü çalışması, 24 milyarlık bir maliyet çıkardı. Geri ödeme kurumunun üzerindeki maliyeti ise yaklaşık 6,9 milyar."

Prof. Dr. Malhan, RSV'ye bağlı 6,9 milyar liralık SGK maliyetinin, basit hijyen önlemleri ve erken başvuru gibi tedbirlerle önemli ölçüde azaltılabileceğini belirterek, "Bu maliyet düştüğünde sağlık sistemimizin giderek artan yükü hafifler ve kaynaklarımızı ihtiyaç duyulan diğer alanlara aktarabiliriz. Bu da verimliliği artırır. Hepimiz bu sağlık sistemine muhtacız, dolayısıyla sistemin sürdürülebilirliği hepimiz için kıymetlidir." şeklinde konuştu.

Manşetler