Hastanelerdeki Performans Sistemi Hasta Güvenliğini Tehdit Ediyor

Prof.Dr. Paşa Göktaş
Sağlık Bakanlığı’ na bağlı hastanelerde uygulanmakta olan performans sistemi, ciddi biçimde hasta güvenliğini tehlikeye atmaktadır.
 
            Hastanelerdeki Performans Sistemi Nasıl İşliyor ?
         Her doktor, yaptığı işlemlerin sayısını ne kadar kayıtlı hale getirirse, o kadar fazla döner sermaye ödemesi alıyor. Böyle olunca da, yapılan kayıtların miktarı ve niteliği sürekli olarak bölümler arasında tartışma konusu oluyor.
            Her bölüm, yaptığı işlemlerin miktarını ne kadar fazla gösterebilirse, o oranda fazla ödeme alıyor.
            Her hastane, yaptığı muayene, ameliyat gibi işlemler miktarını ne kadar fazla gösterebilirse, (eskiden SGK’ dan, şimdi ise SGK toplu olarak Sağlık Bakanlığı’ na bu parayı verdiği için) Sağlık Bakanlığından o oranda fazla ödeme alıyor.
            Yani daha fazla para kazanabilmek için, işin bir yönü yapılan işlemlerin miktarını yükseltebilmek ya da kayıtlara geçirerek yüksek olarak yansımasını sağlamak.  Çünkü, dağıtım için kayıtlar esas alınıyor.
            Diğer önemli konu ise, masrafları olabildiğince kısmak.  Böylelikle, döner sermayeden elde kalacak ve dağıtılacak para miktarını artırmak.
            Bunu sağlayabilmek için, her bir hasta size daha ucuza mal olmalıdır. Ucuza mal olabilmesi ise daha az laboratuvar tetkiki, daha az röntgen, daha az malzeme kullanımı anlamına gelmektedir.
            Maalesef çoğu hastanede, yazılı olmayan kural işlemekte ve kulaktan kulağa daha az tetkik istenilmesi ve masrafsız işlemler yapılması söylenmektedir. Hatırlanacağı üzere, bazı hastane başhekimleri, bu isteklerini yazılı hale getirmişler ve bunlar da günlük gazetelere yakalanmış ve yayınlanmıştır.
 
            Bu Sistem, Hasta Güvenliğini Tehdit Etmektedir
         Görüldüğü gibi problem, sistemin kendisinde yatmaktadır.
            Hasta başına para ödemesi yapılan “Paket Fiyat” bu çarpık sistemin başlangıcı olmuştur. Danıştay’ ın hasta güvenliği ve toplum sağlığı yönünden sakıncalı bularak, yürütmesini durdurduğu paket fiyat, tüm uyarılara rağmen uygulanmaya devam etmiştir. Bu yılbaşına kadar.
            Yerine Global Bütçe gelmiştir. SGK, Sağlık Bakanlığı’ na artık her bir hasta sayısı üzerinden değil, tüm hastalar için toplu ve götürü usulü bir para vermektedir (Yıllık 12.7 milyar TL). Sağlık Bakanlığı’ nın, genel bütçeden aldığı ayrı bir pay daha vardır. Hastanelere, bu paralardan bir pay gönderilmektedir.
            Hastaneler de, gelen paradan giderleri karşılayıp, gerisini personele paylaştırmaktadır. Doktorlar ve diğer personel, maaşlarından ayrı olarak, bir de bu paralardan “döner sermaye geliri” adı altında bir ücret daha almaktadırlar. Çoğu hastanede dağıtılan bu miktarlar, aldıkları maaşların 3-5 katına ulaşmakta, maaşlar çok küçük kalmaktadır. Durum böyle olunca, tüm sağlık personeli de bu gelirleri artırmak için elinden geleni yapmaktadır.
            Sağlık personelinin bunda suçu yoktur. Sorun, kurulan sistemdedir.
            Hastalar savunmasız bırakılmıştır. Hastalar, kendilerine hangi işlemlerin gerekli olduğunu, hangi tetkiklerin yapılması gerektiğini bilemezler. Basit bir kan sayımı ve idrar tetkiki de onlar için laboratuvar tetkikidir, 80-100 tetkikten oluşan inceleme de aynıdır. Bu durumu, ancak muayene eden doktorlar bilebilir. Doktorlara da daha az masraf gerektiren işlemler yaptığında, daha fazla döner sermaye geliri alacağı söylenirse, daha doğrusu kurulan sistem bu sonucu doğuruyorsa, bilinçaltı da olsa etkileneceklerdir. Bu durum doğal bir sonuçtur. Bunun bilinmesi ve ona göre bir sistem kurulması gerekirdi.
           
Ne Yapmalıdır ?
         Doktorları bu duruma düşmekten kurtarmak gereklidir.
            Hastaneleri de, hastalar için gerekli olan işlemleri kısarak, kendi gelirlerini artırmaya yönelik riskler içeren, onları potansiyel organize fırsatçı grup durumuna dönüştürme riski bulunan bu durumdan kurtarmak gereklidir.
            Hastaları da, onlar için gerekli incelemelerin kısılmasıyla daha fazla para kazanılan mazlum kuzular durumundan kurtarmak gereklidir.
            Hastaların durumu, kuruluşların insafına bırakılmamalıdır. Yasal güvence altına alınmalıdır.
            Bunun için, hastalar için ödenen muayene ücreti ile, laboratuvar inceleme paketi birbirinden ayrılmalıdır. Her hasta için bir muayene ücreti belirlenmelidir, bu ücret zaten belirlidir. Belki miktarı tartışılabilir. Her hasta için ayrıca bir de laboratuvar inceleme paketi (bütçesi) verilmelidir.  Tek bir götürü fiyattan (Paket Fiyat) vazgeçilmelidir. Hasta yalnızca muayene edilmişse, kuruluş yalnızca muayene ücretini alabilmelidir. Laboratuvar inceleme paketi kullanılmışsa ödenmelidir, kullanılmamışsa ödenmemelidir. Böylelikle, hastaların incelenme hakkı güvence altına alınmalıdır.
            Sosyal Güvenlik Kurumu, prim topladığı üyelerinin doğru biçimde sağlık hizmeti alabilmesini ve incelenme hakkını kullanabilmesini sağlamakla yükümlüdür. Kuruluşlara içeriği ve nasıl kullanılacağı belirlenmemiş kaba bir global bütçe ödemesi yapmak yerine, ilkeler dahilinde ödeme yapmalıdır. Muayene ücretleri ile, hastaların tetkik bütçelerini birbirinden ayırarak ödeme yapmalıdır. Harcamanın amacına uygun yapıldığını da denetlemelidir.
            Görüldüğü gibi, dışarıdan çok iyi gibi görünen sağlık sisteminin, özünde ciddi problemler ve hasta aleyhine büyük tuzaklar bulunmaktadır. Bu problemlerin çözülmesi mutlaka gereklidir.
 
          05-07-2010
                                                                                                                    Doç. Dr. Paşa Göktaş
 
 
e-mail   : tiplab@tiplab.org