Zararlı yemeğe yüksek vergi gelsin

Gazlı-şekerli içecekleri, yağlı besinleri yüksek miktarda tüketen ABD’de obeziteyle bağlantılı hastalıklar artıyor. Obeziteyle ilgili harcamalar, 2018’de 344 milyar doları bulacak. Bunun yüzde 60’ı ise devlet bütçesinden çıkacak.

Sadece ABD mi? Türkiye’de açıklanan son verilere göre nüfusun yüzde 47.6’sı fazla kilolu ya da obez.

Amerikalılar, obezite belasıyla nasıl baş edeceklerini tartışıyor. Çünkü “bu yiyecek ve içecekler zararlıdır” demenin, nispeten daha sağlıklı gıdaları piyasaya sürmenin pek faydası olmuyor. Zaten çoğu ürünün fiyatı, mısır şurubu gibi zararlı ve tartışmalı maddelerle düşük tutuluyor.

The New York Times’ın ‘Sunday Review’ ekinde çok ilginç bir yazıya rastladım. Mark Bittman, ‘kötü gıda’ya daha yüksek vergi uygulanması gerektiğini savunmuş. Örnek olarak, ABD’nin 1998’de tütün sektörüne karşı açtığı savaşı gösteriyor. Hükümet, şirketlerin pazarlama imkanlarını kısıtlamış ve sigara karşıtı çalışmaları desteklemişti. Sonucu hepimiz biliyoruz: O günden bu yana sigara içenlerin yarısı, sigarayı bıraktı.

Malumunuz, benzer bir ‘savaş’ı, bizim hükümet de açtı. Tütün ürünlerine yüksek vergiler getirildi, pazarlama ve reklam imkanları büyük ölçüde kısıtladı. Sağlık kampanyaları ancak böyle etkili oldu.

Vergi uygulanıyor

Diyeceksiniz ki “İnsan, sigara içmeden yaşar. Ama yemeden yaşamaz.” Ancak insanın yaşamak için ‘soft drink’ tabir edilen şekerli içeceklere veya yağlı patates kızartmasına da ihtiyacı yok!

Sağlıksız yiyecek-içecekler, sadece Tip 2 diyabetin değil, kalp ve damar hastalıklarının da en büyük tetikleyicisi. Dahası, işlenmiş gıdalar kalsiyum gibi faydalı minerallerin de alınmasını engelliyor.

ABD’de 30 şehir ve eyalet, zararlı yiyecek-içecekleri vergilendirmeyi gündemine aldı. Hatta bazı eyaletler gazlı içecekler için düşük de olsa vergi uyguluyor.

Philadelphia, New York (şehir ve eyaleti), San Francisco gazlı içeceklere vergi uygulama aşamasında.

Danimarka, doymamış yağlar için yüksek vergiyi 1 Ekim’de uygulamaya başlıyor. Romanya benzer bir yolda. Fransa’da da gazlı içeceğe yüksek vergi uygulaması tartışılıyor. Macaristan’da ise ‘aşırı’ şekerli, tuzlu ve yağlı yiyeceklerle ilgili yeni bir vergi yaptırımı uygulanacak.

Eğer inisiyatifi işlenmiş gıda üreticilerine bırakırsak, sorun çözülmeyecek. Pek çok ülkede bu konu tartışılıyorsa, artık bizim de kıpırdanma vaktimiz gelmiş demektir. Yoksa Bakan Akdağ’ın önerdiği gibi ‘obez yerine şişko’ diyerek, sağlıksız beslenmeyi engelleyeceğinizi sanmayın.

YÜZDE 20’LiK ARTIŞ NE SAĞLAR?

* Bir Amerikalı, yılda ortalama 168,9 litre yumuşak içecek tüketiyor. Bu rakama diyet gazlı içecekler dahil. Gazsız, şekerli içecekleri de hesaba katarsak 64.26 litre daha ediyor.
* Her üç Amerikalı’dan biri ya diyabet hastası, ya da ‘kötü beslenme alışkanlıkları’yla bağlantılı Tip 2 diyabetten musdarip.
* Şekerlendirilmiş içecek ve şekerli yiyeceklere getirilecek yüzde 20’lik bir fiyat artış, tüketimi de aynı oranda azaltabileceği hesaplanıyor.
* Bu, 1.5 milyon Amerikalı’nın obeziteden kurtulması ve 30 milyar doların cepte kalması demek.
* Yale’deki Rudd Yeme ve Obezite Merkezi’nde yapılan araştırmalara göre, her 28 gram şekerli içeceğe bir peni vergi uygulanırsa etkili olur.

Mehveş Evin

Manşetler

YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILDI