AKP hükümeti, iktidarda olduğu süreçteki sağlık politikaları ile halkı ve sağlık emekçilerini yıllardır mağdur etmekte. Son dönem çalışmalarından; sağlıkta dönüşüm projesi, performans sistemi, ithal hekim tartışmaları ve tam gün yasası ile özellikle hekimleri ciddi bir mücadele gerekliliği düşüncesi içine sokmuş durumda. Hipokrat’ tan beri dertlerimize çare olan sağlık emekçileri TTB ve SES örgütleri aracılığıyla 21 Aralık’ta bu sefer kendi dertlerine çare olmak için greve gitme kararı aldılar. Hatta yerel örgütlerinde süresiz grev tartışmaları sürüyor. Süresiz grev tartışmaları, mücadelenin dönüm noktasına girmek üzere olduğumuzu gösteriyor. Grev kararı ve sağlık politikaları hakkında konuştuğumuz Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrencileri grev tartışmalarına ve hükümetin sağlık politikaları karşısında duyarsız kalmadıklarını ve süresiz grev kararını destekleyeceklerini söylediler.
SAĞLIK POLİTİKALARI HALKI VE HEKİMLERİ MAĞDUR EDİYOR
Tıp fakültesi beşinci sınıf öğrencisi Mesut Anar, “Performans sistemi hekimleri rekabet içine sürüklüyor. Bu rekabet verimsiz tanı ve tedaviye neden oluyor. Örneğin beş dakikada bir hasta bakmak yerine, gerektiği sürede hasta ile ilgilenilmeli. Böylelikle hem doktorlar gereken normlarda tanı ve tedaviyi gerçekleştirir hem de hastaların sorunları etkili bir şekilde çözülür” diyor. Yine Tıp Fakültesinden üçüncü sınıf öğrencisi İbrahim Dündar, “Devletin hekimler üzerinden rant sağlama politikaları olduğunu düşünüyorum. Özellikle halkı hekimlere karşı kışkırtıyor. Sağlıksız koşullarda hasta bakmak zorunda kalan hekimler, halkın sert tepkisiyle karşılaşıyor. Polise ses çıkaramayan kişiler üniversite hastanesindeki profesörlere kadar hakarete varan tepkiler verebiliyorlar sağlık emekçilerine.” diyerek hasta doktor ilişkisinin ne boyutlara geldiğini belirtiyor.
SAĞLIK HİZMETLERİ ÖZELLEŞTİRİLİYOR
Fakülte üçüncü sınıf öğrencilerinden Taylan Metin, “Kanun Hükmünde Kararname ile hekimler kamu hastanelerinde özel hasta bakamayacak. Üniversitemizdeki, özelikle profesörleri seçime zorluyor. Özel muayenehanelerindeki hastaları üniversite hastanesinde tedavi edemeyince özel hastanelere yöneliyorlar. Tam gün yasası hekimleri kamu bünyesinde hizmet vermek yerine özel sektöre itiyor.” diyor. Ayrıca Metin, Tayyip Erdoğan’ın üniversite hastanesinde, hastane bünyesinde olmayan kadro tarafından ameliyat olması, kendi yasalarını çiğnediklerini gösterdiğini ve halkı bu haktan mahrum ederek kendisinin bu şartlar altında ameliyat olmasının çifte standart olduğunu belirtiyor.
HALK BİLİNÇLENMELİ
Halkın, sağlık kurumları ve sağlık politikaları hakkında yetersiz bilgiye sahip olduğunu belirten Anar, sağlık kurumlarının kullanımı hakkında halkın bilinçlenmesi gerektiğini belirtiyor. Sağlık ocakları, devlet hastaneleri ve üniversite hastanelerininin basamak halinde kullanılmasının belli kurumlardaki yığılmayı önleyeceğine dikkat çekiyor. Buna ek olarak Metin, Halkın, hükümetin politikalarının içeriğinden habersiz olduklarını ve politikalara tavır alan TTB ve SES gibi örgütlere karşı yanlış tepkilerde bulunduklarını belirtiyor. Bu sorunun ise özellikle TTB’nin halkı bilgilendirmesiyle aşılacağına değiniyor.
İTHAL HEKİME KARŞIYIZ
Öğrencilerden Anar ve Dündar hükümetin ithal hekim tartışmalarından rahatsız olduklarını belirttiler. Bu tartışmalarla ilgili Anar, amacın hekim emeğini ucuzlaştırmak olduğunu, dışarıdan hekim getirerek tabipler birliğinin direncini kırmaya çalışıldığına değiniyor. Ayrıca dil sorunu nedeniyle Anam Ezin (hasta öyküsü) başarısız olacağına bunun sonucunda yanlış tanı ve tedavi riskini artacağına değiniyor. Bunlara ek olarak Dündar, “İyi hekimlik dersleri veriliyor bize. Karşılaşacağımız hasta profillerine uygun olarak dersler alıyoruz. Onlara karşı nasıl davranmamız gerektiğini öğretiyorlar. Yani hasta-hekim iletişiminin ne kadar önemli olduğunu öğreniyoruz. Biz bu ülkede yaşamamıza rağmen eksiklerimiz var. Bu konuda ithal hekimler nasıl bu sorunu aşacak?” diyerek hükümetin sağlık politikalarının halkın sağlığını ne kadar önemsediğini gösteriyor.
ÖRGÜTLENME ŞART
Fakülte temsilcisi ikinci sınıf öğrencisi Teyfik Demir ve üçüncü sınıf temsilcisi Metin, üniversitede Tıp Öğrenci Kurulu’nu kurmaya çalıştıklarından bahsettiler. TÖK hakkında konuştuğumuz Metin, “ TÖK öncelerde etkin bir öğrenci örgütlenmesiydi. Fakat bazı sorunlardan dolayı dağıldı. Şimdi arkadaşlarımızla birlikte TTB’ nin de desteğiyle TÖK’ ü tekrar aktifleştirmeye çalışıyoruz.” diyor. Ayrıca; tıp öğrencilerinin asosyal olmaya itildiğinden, yüksek ücretli kitaplardan, intern öğrencilerinin sorunlarından bahseden Demir, TÖK ve ÖTK aracılığıyla bu sorunların çözümünde daha net ve etkin çalışacağını söyledi. Demir ve Metin, özellikle öğrencilerin kitap fiyatları konusunda mağdur olduklarını ve her yeni basımla birlikte % 40 ve üstü zammın geldiğini ve birkaç yayınevinin tekelinde olduğundan bahsettiler. İntern öğrencilerinin sorunlarına da değinen Demir, “Arkadaşlarımızın nöbetleri karşılığında aylık 200 lira brüt ücret alıyorlar ve sigortalılar. Bu durum bizim için bir kazanım ama hastanede 1,5 gün nöbet tutan biri için yetersiz.” diyerek bunun için çalışmalarının devam edeceğine değiniyor. Ayrıca Demir, tıp öğrencilerinin ortak sorunlarından asosyal olmalarının önüne geçmek için eğlenceli, eğitici sosyal etkinlikler düzenlemeyi planladıklarını anlattı.
SÜRESİZ GREVE EVET
Süresiz grev tartışmalarını sorduğumuz arkadaşlarımız, bunu desteklediklerini; fakat halkın mümkün olduğunca mağdur edilmeden yapılması gerektiğini söylediler. Süresiz grevin daha etkili olacağında hemfikir olan arkadaşlarımız, “Daha önceki grev etkin ve efektif değildi, süresiz grevle hakkımızı kazanana kadar grevin devam etmesi, kazanımla sonuçlanması ve etkin olması açısından daha avantajlı olur.” dediler ve halkı hekimlerinin yanında onlara destek olmaya davet ettiler.
Evrensel
