• BIST 8718.11
  • Altın 2246.456
  • Dolar 32.3338
  • Euro 35.1962
  • Ankara 1 °C
  • İstanbul 9 °C
  • Bursa 4 °C
  • Antalya 10 °C
  • İzmir 7 °C

Sağlık sisteminin sorunları derinleşerek sürüyor

Prof.Dr. Paşa Göktaş

Objektif Değerlendirme Yapma Çabasındayız

Lütfen yanlış algılanmasın. Ben sürekli olarak objektif ve tarafsız kalma çabasında olan bir kişiyim. Türkiye’de en zor olan şey tarafsız kalabilmek.Yapılan değerlendirmeler ya yandaş, ya da muhalif damgası yeme talihsizliğine uğruyor. En büyük güçlük, etki altında kalmayan, doğruları dürüstçe söylemeye çalışan insanlar bulabilmek. Ülkenin bu derecede kutuplaştığı bir dönemde, bu bakış açısını sürdürebilme gayreti içindeyiz.

Bu nedenle, değerlendirmelerimiz ne hükümetin lehine, ne de hükümetin aleyhine olarak algılanmamalıdır. Biz burada, yalnızca ülkenin genel çıkarları doğrultusunda, inandığımız doğruları, dürüstçe söylemeye çalışıyoruz.        

SAĞLIK SİSTEMİNİN TEMEL SORUNLARI 

1. Populizm Önde Tutularak Bir Sağlık Sistemi Yaratıldı

Sağlık sisteminin ana felsefesini, populizm kaygıları belirledi. Populizm yaklaşımı ve uygulamalarında, maalesef abartılı boyutlara gelindi. Tüm sağlık giderleri, devletin sırtına yüklenmeye çalışıldı. SGK’nın ve devletin yükleri, kaldıramayacakları düzeyde artırıldı.

Tüm bu uygulamaların baş temsilcisi ve sorumlusu, Sağlık Bakanlığı’nı 11 yıl yürüten Recep Akdağ idi.

O zamanki Başbakan Sayın Recep Erdoğan’ın da bu konuda yanıltıldığı kanısındayım.

Bu sağlık politikalarının, iktidara %15- %20 fazladan oy getirdiği düşüncelerine de katılmıyorum. Sınırlı bir etki olmuş olabilir. Ancak, bu uygulamaları sınırlı tutsa bile, AKP yine kazanırdı, çünkü son 10 yılda muhalefetin hiçbir şekilde bir programı olmadı.

2. Populist Sağlık Politikalarının Ülkeye Bedeli Yılda 70- 80 Milyar TL’ye Ulaştı

Uygulanan aşırı populist politikayla, başka bir sonuca ulaşılamazdı zaten. Kamu sağlık giderleri, 2001 yılındaki yılda 6- 7 milyar TL düzeyinden, şu anda 70- 80 milyar TL düzeylerine gelmiş durumdadır.

Bu yük, Türkiye’nin ve SGK’nın taşıyabileceği bir yük değildir. Zaten taşımaması da gerekir. Toplumun ekonomik gücü olan kesimiyle paylaşmak durumundadır.

Türkiye, eğer dış borcum yok, cari açığım çok, SGK açığım yok diyorsa bu politikayı sürdürebilir. Ancak, bu açıkların ciddi boyutlarda olduğu bir gerçektir. Bu nedenle de, ülkenin sağlık politikasını gözden geçirmesi zorunludur.

3. Tam Gün Yasası, En Büyük Hatalardan Birisidir

Türkiye, Tam Gün Yasası ile aslında kendi ayağına kurşun sıkmış bulunmaktadır.

Bu yasa, yararı ve zararı geniş boyutlarıyla tartışılarak getirilen ve toplum ile konsensus sağlanarak kabul edilen bir yasa değildir.

O zamanki Sağlık Bakanı’nın ısrarlı çabalarıyla, üstten dayatılarak getirilen bir yasadır.

Defalarca çeşitli maddeleri yargı kuruluşları tarafından iptal edilmesine rağmen, yine ısrarlı dayatmalarla yeniden çıkarılmıştır.

Maalesef son olarak Anayasa Mahkemesi de, konuyu çok iyi anlamadan ve irdelemeden, hukuki yönleri ve ülke yararı çok tartışılacak bir onay gerçekleştirmiştir.

Bu yasa, ülke sağlık sisteminin ayak bağı olmaya devam edecektir.

Çok sayıda hekimi, devletin sırtına ağır bir istihdam yükü ile birlikte yükleyecektir. Devlet ve  SGK, bu istihdam yükünü taşımakta çok zorlanacaktır.

Hekimlerin daha fazla çalışmasını ve üretmesini engelleyecektir. Hekimleri amaçsızlaştıracak ve tembelleştirecektir. Sağlık hizmeti üretimini olumsuz etkileyecektir. Hekimlerin çok yönlü değerlendirilmelerini azaltacaktır. Bu nedenle akılcı değildir. Motivasyon kırıcı sonuçlar doğuracak olan bir yasadır.

Bu yasanın, daha önce iktidarlar tarafından 3 kez getirilip, uygulamadan neden kaldırıldığı iyi irdelenmelidir.

4. Performans Sistemi, Devlet Eliyle Organize Yolsuzluğa Dönüşmüş Durumdadır

Devlet hastanelerinde ve üniversite hastanelerinde uygulanmaya başlanılan “Döner Sermaye Performans Sistemi”, tamamiyle amacından sapmış durumdadır.

Sistemi içinden yiyen ve kemiren bir canavara dönüşmüş durumdadır.

Artık bu sistemin ayrıntısını tartışmanın bir anlamı kalmamıştır.

Bu sistem, sağlık çalışanlarını da yozlaştırmış durumdadır. Çalışanlar, akla hayale gelmeyecek usulsüz uygulamalara sürüklenmektedirler. Hastalar, bu uygulamalardan büyük zararlar görmektedirler, ancak farkında değildirler. Firmalar zarar görmektedirler, sesleri duyulmamaktadır. SGK büyük zarar görmektedir, farkında değildir. Devlet, yasal görünümlü ama gerçekte yasadışı uygulamalarla içten içe soyulmakta ve çürütülmektedir, farkında değildir.

Bu çürümüş ve iyice kokmaya başlayan sistemin bu haliyle sürdürülmesi artık mümkün değildir.

5. Neden Almanya ve Fransa Gibi Ülkelerin Sağlık Modelleri Esas Alınmıyor Da, Yanlışta Israr Ediliyor?

Türkiye’de şemsiye tersine tutulmaktadır.

Tüm ülkelerde, sağlık sisteminin ana karakteri ayaktan tanı ve tedavi kuruluşlarının olabildiğince yaygınlaştırılması ve bunların desteklenmesi yönündedir. Çünkü bu model daha ekonomik ve akılcı bir modeldir. Bu nedenle de, sağlık sistemi ağırlıklı olarak muayenehaneler, poliklinikler, tıp merkezleri, laboratuvarlar üzerine kuruludur.

Hastaneler ise yalnızca yatırılarak tedavi edilmesi gereken hastalar içindir. Hastaneler daha maliyetli olduğu için, hastalar öncelikle ayaktan tanı ve tedavi kuruluşlarında tutulmaya çalışılmaktadırlar.

Almanya’da sağlık sistemi esas olarak muayenehaneler üzerine kurulmuştur. Fransa’da böyledir. Bu ülkeler, en iyi sağlık modelleri olarak gösterilmektedirler. Çoğu diğer Avrupa ülkesinde de durum böyledir.

Türkiye’de ise garip bir modelle karşı karşıyayız.

Muayenehaneler, poliklinikler ve tıp laboratuvarları adeta yasaklanmış durumdadırlar ve SGK sözleşme yapmadığı için, sistem dışına itilmiş bulunmaktadırlar.

Son durak olması gereken hastaneler, ilk durak haline getirilmiş durumdadırlar. SGK, öncelikle onlarla sözleşme yapmış bulunmaktadır. Böylelikle SGK, en pahalı sağlık modelini ve aynı zamanda da en akıl dışı sağlık modelini desteklemiş, fonlamış ve teşvik etmiş durumdadır. Kendi ayağına kurşun sıktığının farkında değildir. Kendi giderlerini kendisi artrımaktadır.

Şu soruların yanıtını verebilecek durumda mıyız?

Neden her konuda örnek alınmaya çalışılan Almanya ve Fransa gibi ülke modelleri bu konuda örnek alınmıyor?

Muayenehaneler, poliklinikler ve laboratuvarlarla SGK sözleşmesi yapılmamasının ve bu kuruluşların adeta yasaklanmasının haklı gerekçelerini nasıl izah edebilirsiniz?

En pahalı model olan hastanecilik modelini neden tüm sisteme yayıyor ve amacı dışında kullanıyorsunuz? Neden en pahalı modeli teşvik ediyor ve fonluyorsuınuz?

Bu soruların mantıklı yanıtının olduğunu sanmıyoruz. Olsa olsa, çeşitli lobilerin rant baskıları olabilir. Devlet kurumlarının ve görevlilerinin, bu tür lobilerin isteği yönünde hareket etmemesi gerekir.

6. Üniversite Hastanelerinin Durumu: Gerçek Bir Başarısızlık Hikayesi

Üniversite hastanelerinin durumunu artık bilmeyen yok. Hemen hemen hepsi iflas durumundalar. Çoğu, borçlarını iki-iki buçuk yıl sonra ancak ödeyebiliyorlar.

Ancak ilginç olan, borçlarını ödemeyen bu hastanelerin, nasıl oluyor da bazılarında ayda bazı çalışanlara kişi başına 20.000 TL’leri aşan döner sermaye performans primi dağıtmaya devam etmeleridir.

Hastaneler borçlu ve iflas durumundalar, ancak döner sermaye performans primleri sanki yüksek karlar sağlanmış gibi dağıtılmaya devam ediliyor.

Burada bir denetim boşluğu ve aynı zamanda da ciddi bir yolsuzluk olduğu açık olarak görülmektedir.

Üniversite hastaneleri de taşınamaz duruma gelmiştir. Denetim ve revizyon kaçınılmazdır.

7. Kamu Hastane Birlikleri Hantallaşmaya Neden Olmaktadır

Oluşturulan Kamu Hastane Birlikleri, sağlık sisteminde hantallaşmaya neden olmaktadır. Sağlık hizmetlerinde yerinden yönetim ve dinamizm temel kuraldır. Kamu Hastane Birlikleri, hantallık ve yavaşlama, aynı zamanda da tıbbi hataların artmasına neden olmaktadır.

8. Şehir Hastaneleri: Bu Kadar Pahalı Yatırımlara Gerek Var mıdır?

Biz her zaman akılcı, gerçekçi ve ayağı yere sağlam basan ekonomik modellerden yanayız.

Dışarıya borçlanıyor, borç parayla gelip pahalı şehir hastaneleri yapıyoruz.

Bu bize akılcı gelmiyor.

Buna benzer modelleri, diğer ülkelerde açıkçası görmüyoruz. Tüm ülkeler sağlıkta tasarruf peşindeler. Mevcut olanaklarını en akılcı şekilde kullanmaya çalışıyorlar. Biz de öyle yapmalıyız ve mevcut sağlık tesislerimizi iyileştirerek devam etmeliyiz düşüncesindeyiz.

NE YAPMALIYIZ? ÖNERİLER NELER OLABİLİR?

1. Sağlık Sistemi Yeniden Tartışılmalıdır

Geçmiş dönem iktidarlarının sağlık politikası deneyimleri yabana atılmamalıdır. Neden Türkiye’nin 80 yıl boyunca benzer bir modeli sürdürmek zorunda kaldığı iyi irdelenmelidir. Kamu sağlık giderlerini çok sınırlı boyutta tutarak sürdürülen sağlık sistemindeki başarı gözden kaçırılmamalıdır.

Bugün gelinen durumdaki ağır kamu sağlığı giderleri finansman yükünün, sürdürülemez olduğunun farkına varılmalıdır.

Aynı zamanda, bunun ülke için bir tehlike ve başarısızlık olduğu da kabul edilmelidir.

Eski uygulamalarla, yeni durumun kıyaslaması objektif ve önyargısız şekilde yapılmalıdır. Farklı görüşlere saygı gösterilmelidir.

2. Populizm Yaklaşımına Son Verilmelidir

Sağlık giderlerinin tümünü devletin ve SGK’ nın karşılayamayacağı gerçeği kabul edilmelidir.

Yük, toplumun ödeme gücü yerinde olan kesimleriyle paylaşılmalıdır.

Bu durum, katkı payları ve kapsam dışı işlemlerde düzenlemelerle sağlanabilir.

3. Tam Gün Yasası Yeniden Değerlendirilmelidir

Hekimlere mesaiden sonra çalışma yasağı getirilmesinin ne hukuki, ne de akılcı yönü yoktur. Çalışmayı yasaklayan bir ülke anlayışı olamaz. İsteyen, istediği yerde ve istediği kadar çalışabilmelidir. Belirli kesimlerin, belirli rant çıkarları doğrultusunda çıkardığı bu yasa, uygulamadan kaldırılmalıdır.

Türkiye’nin yatmaya değil, çalışmaya ve üretmeye ihtiyacı vardır.

4. Performans Sistemi Rezaletine Son Verilmelidir

● Hem sağlık çalışanlarını tanınmayacak şekilde yozlaştıran, hem de hastalara büyük zararı olan performans sistemi uygulamasına son verilmelidir.

● Hekimlere belirli ve yeterli bir ücret verilmelidir. Bu ücret emekliliğe de yansımalıdır.

● Bu ücreti yeterli görmeyen hekim de, belirli saatten sonra istediği yerde ve istediği süreler çalışabilmelidir. Bu konuda izin verilmelidir. Bu sayede, devletin üzerindeki istihdam maliyeti baskısı azalacak, SGK’nın ve devletin kamu sağlık giderleri de azalacaktır.

4. Ayaktan Tanı ve Tedavi Kuruluşları Desteklenmelidir

Yanlış model olan, hastanelerin birinci basamak gibi kullanılmasından vazgeçilmelidir.

Ayaktan tanı ve tedavi kuruluşları desteklenmeli, SGK muayenehaneler, poliklinikler ve laboratuvarlarla da sözleşme yapmalıdır.

Hastaneler, gerçek fonksiyonuna uygun olarak yalnızca yatarak tedavi görmesi gereken hastalar için kullanılmalıdır.

Bu konularda Almanya ve Fransa modellerinden yararlanılmalıdır.

5. Üniversite Hastanelerinin Durumu Ele Alınmalıdır

- Bu hastanelerin, özellikli işlemleri için SUT’a ek olarak fark alabilmesinin önü açılmalıdır. Gelir kaynakları artırılmalıdır. Bunun için de, belirli konularda serbest fiyat politikası olanağı verilmelidir.

- Tercihen döner sermaye performans primi uygulaması kaldırılmalı, belirli bir ücret uygulamasına geçilmelidir. İsteyenler, belirli saatten sonra istedikleri yerde serbestçe çalışabilmelidirler.

- Üniversite hastaneleri, borçlarını ödemeden herhangi bir döner sermaye dağıtımı vb. ödemeler yapmamalıdırlar. Usulsüz uygulamalara izin verilmemelidir. Sahte ve yanıltıcı ekonomiye son verilmelidir.

6. Kamu Hastane Birlikleri Yeniden Değerlendirilmelidir

Etkin olmayan bu uygulamaya son verilebilir. Yerinden yönetim benimsenebilir.

7. Şehir Hastaneleri Yeniden Değerlendirilmelidir

Daha akılcı ve ekonomik olan, mevcut hastanelerin iyileştirilmesi yolu izlenebilir.

Sayın Başbakan Davutoğlu;

Tüm kademelerdeki Sayın Sağlık Yöneticileri,

Tüm kademelerdeki Sayın Kamu Yöneticileri,

Sağlık sisteminin tepeden tırnağa yeniden ele alınması ve bütün yönleriyle tartışılması gerekmektedir.

Sayın Başbakan Davutoğlu’nun verdiği birkaç mesaj önemlidir.Şöyle ki:

"● Tüketici toplum yapısından, üretici toplum yapısına geçmeliyiz,

● Esnek çalışma yöntemlerini uygulamaya koymalıyız,

● İstihdam maliyetlerimizi azaltmalıyız."

Bu mesajlar, Sayın Başbakan Davutoğlu’nun mesajlarıdır.

Son derece de doğru saptamalar niteliğindedir.

Ancak bu mesajlardaki anlayış ile, şu andaki uygulanan mevcut sağlık sistemi arasında derin çelişkiler bulunmaktadır.

Bu çelişkileri çözmek de Sayın Başbakan Davutoğlu ve ekibine düşmektedir.

Umarız bu yönde ülke yararına akılcı adımları atarlar.

Prof. Dr. Paşa Göktaş
[email protected]

Bu yazı toplam 59609 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim