Hem devlet hem özel hastanelerde çalışan 23 bin doktor, zor bir karar vermekle karşı karşıya. Bakan Akdağ'ın önerisi yasalaşırsa doktorlar, iki hastaneden birini tercih edecek. Sağlık Bakanlığı tarafından hekimlerin hem kamu kuruluşlarında hem de özel sektörde çalışmasına engel olmak amacıyla hayata geçirmek istediği "Tam Gün Yasası", 23 bin hekimi etkileyecek. Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın önerisi yasalaşırsa Türkiye'de kamuda çalışan yaklaşık 23 bin doktor, önümüzdeki günlerde zor bir karar verecek.
Hastanede tam gün çalışma ya da özel sektöre geçiş.
Türkiye'de yaklaşık 100 bin doktor bulunuyor, bunların 60 bini kamuda çalışıyor. Kamuda çalışanların yüzde 38'i, aynı zamanda özel sektörde de görev yapıyor.
Bakan Recep Akdağ, tek maddelik düzenlemeyle hekimlerin hem kamuda hem özel sektörde çalışmasının önüne geçmek istiyor. Üniversite hastaneleri de dahil tüm kamu hastanelerinde çalışan doktorların yarı zamanlı çalışmalarının kaldırılması gündemdeyken bugüne kadar sessizliğini koruyan İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi hekimleri ilk kez Yeni Şafak'a konuştu.
1979'DA DENENDİ AMA TUTMADI
Dekan Prof. Dr. Mustafa Keçer, yasanın alt yapı eksiklikleriyle birlikte çıkması halinde, oluşabilecek olumsuzluklara dikkkat çekti. Keçer şunları söyledi: "Her hekim mutlaka tam gün yasasını destekler. Özellikle üniversite hastanelerinde çalışan her hekim, bunu destekler ve desteklemeli. Ancak ful-time yasası çıkarken alt yapısının oluşturulması lazım. Bir kere fiziksel mekanların ve personel sayısının yeterli olması lazım. Öncelikli eksiklerimizin başında laboratuarlar geliyor. Tetkik ve görüntüleme sistemlerimizin acilen yenilenmesi gerekiyor. Tam gün sistemi 1979'da da denendi ama tutmadı. Bizim gönlümüzde yatan da tam gündür. Ama mutlaka bize gerekli çalışma koşullarının sağlanması lazım. Bizim fakülteden yetiştirimiz doktorlar, özel hastanelere milyarları kazandırıyor. Özel hastaneler bizim elemanımızla bizi vuruyor.
Bizim doktorlarımız bu işi burada yapsın ve para da kazansın."
Parklara mahkum oluruz
Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kamil Adalet, belli bir saaten sonra, öğretim üyelerinin, normalde saat 22.00'ye kadar süren çalışma temposunun son bulacağını ve mesai bitiminde kahvelere ve parklara mahkum olacağını düşünüyor. Adalet, "Biz çok acılar çekerek bugüne geldik. OKS'yi geçtik, TUS'a girdik. İki uzmanlık sınavına girdik bir doçentlik, bir profosörlük sınavına girdik. Bütün yarışlarda öndeyiz. Batıda böyle bir mücadelenin, hem onursal, hem de parasal karşılığı olur. Hekimlikten zengin olan doktor tanımıyorum. Biz şimdi hükümetin bu önerisini destekleyeceğiz. Hümüket bunu 'Bak hocaların hepsi bizi destekliyor' diye lanse edeceğiz" diye konuştu.
TIP HİZMETİ UNUTULMASIN
İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Dahiliye Sorumlusu Prof. Dr. Kerim Güler ise yasanın aceleci bir şekilde çıkmasının zararları üzerinde durdu. Güler, "Hastaların sağlık ocaklarından atlayarak üniversite hastanelerine gelmesi ilk başta çok kutlu bir olay gibi gözüktü. Fakat bu olaydan artık hastalar da mutlu değil. Hastanemizin belli bir kapasitesi var. Bakanlık, sağlık hizmeti ile tıp hizmeti sorunlarını ayrı düşünememe yanlışını yapıyor. Burası bir sağlık merkezi fakat tıbbi öğrenci yetiştirme ve akademik performansının da bulunduğu bir yerdir" dedi.
Hastanelerde yığılmalar olur
Prof. Dr. Zeki Kılıçarsalan, İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları bölümünde tam gün çalışıyor. Kılıçarslan birinci basamakta verilen sağlık hizmetleriyle ilgili gerekli düzenlemeler yapılmadan yasanın çıkması halinde 3'üncü basamak sağlık hizmeti veren üniversite hastanelerinde ciddi yığılmaların yaşanacağını söylüyor. Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cavit Özsoy da, hastanelerdeki mevcut düzenin ve altyapının, tam gün çalışma düzenini kaldıramayacağını vurguluyor. Özsoy, Personel sayısı yetersiz, laboratuvar yok, oturacak oda bile yok. Hemşire, sağlık teknisyeni eksiği var” diye konuştu.