Ev diyalizi, ülkemizde hemodiyaliz tedavisi gören yaklaşık 55 bin hastayı yakından ilgilendiriyor. Daha uzun ve daha sık diyalize imkan veren hemodiyaliz tedavisi, 1960'lı yıllarda ABD'de başladı ve o dönemde hastalara haftada üç kez 8-10 saat evde ya da merkezde uygulanır oldu. Uygulama daha sonra Japonya, Yeni Zelanda ve Fransa'ya da yayıldı.
Artık Türkiye'de de yapılan ev hemodiyalizi ile ilgili sorularımızı Fresenius Medical Care (FMC) İcra Kurulu Üyesi Dr. Hakan Göker'e sorduk:
- Evde hemodiyaliz nedir?
Diyaliz tedavisinin iki türü var. Bir kliniklerde yapılan hemodiyaliz yani bir makineye bağlı olarak yapılan diyaliz. Diğeri de karın zarının (periton zarının) diyalizör vazifesi gördüğü evde yapılan peritol diyaliz. Bu yöntemlerden hemodiyaliz işlemini de hasta evde kendisine uygulayabiliyor. Normal şartlarda hasta 3 defa kliniğe geliyor. 4’er saatlik sürelerle diyaliz tedavisi oluyor. Evde hemodiyaliz yaptığında hasta yine haftada 3 defa olmak şartıyla kendi makinesi ve su sistemini kullanarak, evde kendi diyalizini kendi gerçekleştiriyor.
Yani ötekisinde bir hemşire yardımıyla makineyle kolundaki füstüllerin bağlantısı yapılırken, hasta o iğneleri kendi damarına girerek makineyle bağlantıyı sağlayıp, makineyi kendisi çalıştırıyor. Yani işin operatörü hemşire yerine hastanın kendisi oluyor. Evde hemodiyaliz yapmak için her hastanın evine bir su sistemi bir de diyaliz makinesi kurmak gerekiyor. Bu hastaya özel olarak kalıyor. Bunun için bir ücret almıyoruz. Biz bu diyalizi fatura ediyoruz SGK’ya. Aynı klinikte yaptığımız gibi SGK ödüyor. Zaten klinikteki diyalizde de SGK ödüyor. Buradaki farkı sadece hastanın evinde olması. İşin ücreti ve prosedürleri aynı.
- Her hastaya uygun bir tedavi yöntemi midir?
Hayır değil. Diyaliz hastalarının genelde yüzde 10-15'i evde diyalize uygun hastalar. Ekonomik açıdan, nükleer açıdan bir de hastanın tıbbi durumu açısından uygun olması önemli. Buna hekimler karar veriyor. Bu hasta evde diyaliz yapabilir yada yapmayabilir, klinikte devam etmesi gerekebilir gibi. Hekimler hastanın evde diyaliz yapabileceğine karar verdikten sonra bu hastalar eğitime alınıyor. İki ay süreyle klinikte bu işlemi kendi kendisine yapması öğretiliyor. Bu iki ayl/_np/0093/11780093.jpgık eğitimin sonunda hasta klinikte kendi kendine yapmayı öğreniyor. Yeterli olduğu hekimlerce tespit edildiğinde evine çıkartılıyor. Önce gidip evine makine kuruluyor, su sistemi kuruluyor çalışır hale getiriliyor, testleri yapılıyor ve hasta eve getiriliyor. Orda klinikte uygulanan tedaviyi kendi kendine uyguluyor.
- Diyaliz devam ederken durdurup tekrar başlatabiliyor muyuz?
Başlayınca bitene kadar devam etmeli. Ara verme durumu acil durumlar haricinde yok. Verilirse bir problem olmaz ama vermemek prensip. Çünkü iğneleri çıkarıyorsunuz bunlar bir defa kullanılan malzemeler. Bir daha kullanmamız lazım. O yüzden süreklilik gerektiriyor. Klinikte olsa dört saat sürekli oluyor. Evde de olsa sekiz saat sürekli yapması lazım. Bu sekiz saat yapıldığında kanın temizlenme durumu daha çok artıyor. Yani kandaki zararlı maddelerin fazlasını filtre etme imkanına sahip oluyoruz.
- Evde diyaliz yapmanın avantajı nedir?
Bunu klinikte yapılanla karşılaştırırsak, iki türlü avantajı var. Birincisi hastaya olan faydaları ikincisi de topluma sisteme olan faydaları. Hasta bunu evde kendisi yaptığında dört saat yerine sekiz saat diyaliz yapma olanağına kavuşuyor. Gece yatmadan önce bunu yapıyor uyuduktan sonra makine kendi kendine çalışıyor ve diyaliz devam ediyor. Uyurken de devam edebiliyor. Klinikte dört saatten fazla yapılamıyor ama evde sekiz saat oluyor. Sekiz saat diyaliz olduğunda da diyalizin daha iyi yapılabilmesinin en önemli faktörü zaman. Ne kadar uzun süre yapılabilirse o kadar iyi. Diyelim ki dört saatte "x" miktarda temizlik yapılıyorsa 8 saatte "2x" miktarda kan temizleniyor. Bunun neticesinde de hastanın yaşam konforu artıyor, kendini daha iyi hissediyor, normal bir insan gibi işlerini yapmaya başlıyor, yaşam süresi de uzuyor. Çünkü kandaki daha fazla sayıda zararlar temizlendiği için vücuda olan uzun dönemli zarar azalmış oluyor. Bu da hastanın yaşam süresini arttırıyor.
Yaşam süresinden kastımız bir ölüm oranı var. Diyaliz hastalarında bu oran yüzde 15 civarında. Yani 100 hastasının 15 tanesi vefat ediyor ortalamada. Bu diyalizde yaşam süresi 7-8 yıl demektir. Evde diyaliz olunca yaşam süresi artıyor derken işte bu yüzde 15 olan ölüm oranı iki buçuk üçlere düşüyor. Yani ortalama yaşam süresi sekiz yıl yerine 30-40 yıla çıkıyor. Onun için hasta açısından hem yaşam konforunun yükselmesi, hem de yaşam süresinin artması açısından çok ciddi farklılıkları var. Çünkü bu hastalar kronik bir hasta olduğu için zaman zaman diğer çeşitli hastalıklara daha açık durumdalar. Ama daha iyi tedavi oldukları için bu yandaş hastalıklar da azalıyor. Bunlar hem yaşam süresini etkileyen unsurlar hem de toplum açısından bakarsak neticede bu hastaneye yatışlar, o kullandığı ilaçlar hepsi yine SGK tarafından ödeniyor. Bu şekilde hasta daha az hastalandığı için, hastaneye yatış azalıyor. Onun masrafı ortadan kalkıyor ve daha az ilaç kullandığı için daha az ilaç masrafına katlanmış oluyor. Bu da topluma olan etkileri. Bir de bu hastalar gündüz diyalize gitmek zorunda kalmadıkları için gece uyurken yapıldığı için günlük işlerine de devam edebiliyorlar. Sosyal anlamda da üretken olmaya toplumda devam ediyorlar.
- Hangi hastalara hemodiyaliz uygulanamıyor?
Çok yaşlı bir hastada zor olabilir, çünkü gözü yeteri kadar görmeyebilir, eli titreyebilir. O makineyi düzgün çalıştıramayabilir. Diğer bu yandaş hastalıklar dediğimiz ağır şeker hastası, ağır kalp hastası gibi diyalizin haricinde ciddi kanser hastaları gibi. Bir de evinin şartları böyle bir makineye uygun olmayabilir. Genel olarak bu tip ağır hastalıkları olmayan, ev şartları uygun olan her hastaya yapılabilir. Ama istatistiklere baktığımız zaman bu oran yüzde 10-15’lerde falan oluyor. Türkiye’de diyalize giren yaklaşık 50 bin civarında hasta var. Yüzde 10-15’i desek, demek ki Türkiye’de toplamda 5 bin ile 7 bin beş yüz hasta ev diyalizinden istifade etme olanağına sahip. Bu da az bir rakam değil.
- Ne kadar zamandır var bu yöntem?
Bu yöntem bugüne kadar Türkiye’de uygulanan bir yöntem değildi. İlk biz başlattık bu tedavi yöntemini. Türkiye’de uygulanamamasının ana sebebi ev diyalizi için herhangi bir ücret ödenmemesiydi. Biz 3-4 yıl öncesinden başlayıp deneysel olarak bu 4 dört hasta ile çalıştık. Ege üniversitesinin iş birliği ile İzmir’de 4 hastamızı dört yıl süreyle tedavi ettik. Bu arada da hem sosyal güvenlik kurumuna hem bakanlığa başvurup konseptinin ödeme listesine girmesini sağladık. Şu anda 2010 yılı nisan ayından itibaren diyalizde artık normal klinik diyalizi gibi aynı miktarda ödenir hale geldi. Zamanla yaygınlaşacaktır.
- Bu maliyeti kaldırabilecek durumda mıyız?
Ciddi bir yatırım gerektiriyor. Çünkü her hastanın evine bir makine bir su sistemi tahsis etmek gerekiyor dedik. Bunun yaklaşık maliyeti 20 bin euro civarında. Baktığımızda bu maliyetin ilave amortismanından dolayı aslında ev hemodiyalizi normal klinikte yapılan diyalize göre yüzde 20-30 daha pahalı bir maliyete sahip. Bu işin yaygınlık kazanmasını amaçlıyorsak ev diyalizi için ödenen paranın daha fazla arttırılması lazım ki bu maliyete firmalar katlanabilsin. Bunun da zaman içerisinde olacağını düşünüyoruz. Çünkü normal klinik diyalizinde SGK 100 lira veriyorsa diyelim, buna 120 lira verdiği taktirde SGK daha karlı oluyor. Çünkü seans başına hastalar 40-50 lira ilaç ve hospitalizasyon maliyetine sahip oluyor. Aslında bununla o 50-60 lirayı kazanabiliyor. SGK her ne kadar bir miktar fazla ödemesi gerekiyorsa toplamda hasta maliyeti SGK için daha ucuz oluyor. Onun için bu hem hasta hem de toplum için uygun bir model.
- Türkiye’deki oran nedir?
Şuanda Türkiye’de 9 tane hemodiyaliz hastası bu şekilde tedavi ediliyor. Bunlarda bir tek bizim uyguladığımız hastalar. Bu yıl sonunda ve önümüzdeki yıl içinde İstanbul’da, Ankara’da da başlatacağız. Bizim hedefimiz 2011 sonuna kadar 100 civarında hastayı bu sisteme geçirmek. Çünkü bu çok kolay değil. İyi eğitim sürecide gerektiği için hastayı bugün alıp yarın taşıyamıyoruz. Hem hekim eğitimi, hem hemşirelik eğitimi. Hekimin eğitmesi gereken yerler var, hemşirenin eğitmesi gereken yerler var, bunun bir maliyeti var. Yeni bir sistem olduğu için Türkiye’de yeteri kadar eleman da yok. Biz bir taraftan da elemanları yani eğitici elemanları eğitmeye çalışıyoruz. Bu zaman içinde yayılmasını düşündüğümüz bir modelite. Ama özellikle çok periferde yaşayan hastalarda ciddi sıkıntılar oluyor. Ağır kış şartlarında yollar kapanıyor. Bazen hasta köyde veya kasabada oturuyor, şehre gidemiyor. Tedavisini kaçırabiliyor. Önemli avantajları var.
- Peki bozulduğunda tamiri ne şekilde oluyor, hasta o anda ne yapmalı?
Makinede diyaliz işlerini başlattıktan sonra bir arıza olabilir. O anda hastanın yapması gereken olay diyalizi sonlandırmak. Bir telefonla hemen ulaşabileceği kliniklerimiz mevcut. Hangi kliniğe bağlıysa oraya durumu bildirdiğinde makinesine gerekli tamirat, tadilat neyse yapılıyor çalışır hale geliyor. Ama diyaliz başlatınca belirli bir süre sonra sonlandırdığınızda hayati tehlike arz eden, insana zararı olan bir şey değil. Ertesi günü yine devam edebilir. Hastaya zararı olmaz. Sistem böyle çalışıyor. Zaten haftalık olarak klinikten kendisine malzemeler teslim ediliyor. Çünkü malzemelerin ulaştırılması lazım. Ondan sonra bu medikal atıklar hastanın evinden alınıyor. Devamlı zaten klinikle birebir ilişki içinde sistem. Ve ayda bir hastaneye gelip kan örneğini verip kan testini yaptırması lazım. O kan testine göre tekrar tedavisini düzenliyor.
Evde diyaliz yaygınlaşacak

Her yıl diyalizden bir çok kişi hayatını kaybediyor. Bunun önlemini alıp, hem günlük yaşantınıza devam edip hemde evinizde diyalize girebilmeniz mümkün...
Kaynak: 
Bu haber toplam 4284 defa okunmuştur
Etiketler: Beslenme, Diyet, Çocuk Sağlığı, Kişisel Bakım, Yaşam, Hamilelik, Erkek Sağlığı, Alerji, Kanser, Diyabet, Göz Sağlığı, Kalp Sağlığı, Güzellik, Estetik, ağız, diş, cinsel yaşam, fizik tedavi, ruh, psikiyatri, psikoloji, psi
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar
SON EKLENEN GALERİLER
Diğer Haberler
- 19:53 - DSÖ, 2014’ten bu yana yaklaşık 80 bin kişinin göç yolculuklarında hayatını kaybettiğini bildirdi
- 18:08 - Hamas: Gazze'de çocukların soğuktan ölme sebebi, devam eden abluka ve yeniden imarın engellenmesi
- 18:03 - Asistan doktorların grevde olduğu İngiltere’de grip vakaları yıl içindeki en yüksek seviyeye çıktı
- 17:23 - TBMM Engellilerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu toplandı
- 16:53 - Almanya’da Aşağı Saksonya Sağlık Bakanı Philippi, hastanelerin altına sığınak yapılmasını önerdi
- 16:28 - Kırşehir'de "Engelsiz Yaşam Çalıştayı" düzenlendi
- 15:58 - Yeşilay'dan uyuşturucu haberlerinde "normalleştirme" ve "özendiricilik" riskine karşı uyarı:
- 15:23 - Keban'da "Sağlıklı Çocuk Sağlıklı Gelecek" programı düzenlendi
- 15:08 - Cizre'de burun estetiği ameliyatı yapıldı
- 14:43 - Batman'da 1,5 yaşındaki çocuğun bağırsağından 3 mıknatıs çıkarıldı
- 14:38 - Fıtıkla uzun süre yaşamak ciddi risklere neden olabiliyor
- 14:33 - Sözleşmeli Personel Alım İlanı
- 14:08 - İsrail'in Gazze'ye saldırılarında can kaybı 70 bin 669'a yükseldi
- 13:28 - Van'daki "Anne Oteli"nde bu yıl 2 bin anne misafir edildi
- 13:13 - Erzurum'da "uykusuzluğa" çözüm bulan Uyku Laboratuvarı, yenilenen altyapısıyla açıldı
- 12:43 - Oyun temelli öğrenme çocuklarda problem çözme yeteneğini geliştiriyor
- 12:29 - Kamuoyuna ve Değerli Aile Hekimlerine Duyuru
- 12:18 - Çorum'da anaokulu öğrencilerine işitme taraması testi başladı
- 11:53 - Kayseri'de sağlık alanında eğitim gören öğrencilere yönelik eğitim düzenlenecek
- 11:28 - Hastanelerde enfeksiyon önleme ve kontrolüne ilişkin düzenleme Resmi Gazete'de
- 11:23 - Sık yaşanan viral enfeksiyonlar akciğer kapasitesini düşürüyor
- 11:13 - Yenidoğan bebeklerin tanı ve tedavileri yapay zekayla belirlenecek
- 10:13 - Çanakkale'de iş sağlığı ve güvenliği bilinci miniklere tiyatroyla aşılanıyor
- 09:48 - "Cam pipet kullanımı ciddi sağlık riskleri barındırabilir" uyarısı
- 09:38 - Obstrüktif uyku apnesi tedavi edilmezse ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir
- 03:30 - Yataklı Tedavi Kurumları Enfeksiyon Kontrol Yönetmeliği
- 20:14 - Bakan Memişoğlu, Sincan'da Aile Sağlığı Merkezi'nin açılışında konuştu:
- 17:53 - Antalyalı firma "şifalı bitkileri" 40 ülkeye ihraç ediyor
- 17:28 - Almanya, İsrail'den Gazze'ye sağlık ve kışlık yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını istedi
- 17:18 - Adana'da yatağa bağımlı gencin film izleme hayali sağlık ekiplerince gerçekleştirildi
- 16:58 - Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesinde Yapılan Düzenlemeler Hakkında Duyuru 2025/50
- 16:48 - Sektör temsilcileri, "Yapay Zeka Çağında Yönetişim"i konuştu
- 16:18 - İstanbul'da "11. Sürdürülebilir Gıda Zirvesi" düzenlendi
- 15:33 - Çankırı'da "Bağımsız Gelecek" konferansı düzenlendi
- 15:23 - DSÖ, Sudan'da bu yıl sağlık hizmetlerine yönelik 65 saldırıda 1600'den fazla kişi öldü
- 15:08 - İngiltere'de pratisyen hekimler 5 günlük grev başlattı
- 14:03 - DSÖ, mutasyona uğramış H3N2 virüsünde yaşanan artış konusunda uyarıda bulundu
- 13:58 - TİKA'dan Bosna Hersek'teki sağlık hizmetlerine destek
- 13:28 - Diyarbakır'da "İl Kanser Danışma Kurulu Toplantısı" yapıldı
- 13:08 - YÖK Başkanı Özvar, Sağlık Bilimleri Üniversitesi senato toplantısında konuştu:
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Ve burası da bir devlet hastanesi
14 soruda Koronavirüs hakkında kendinizi test edin...
Gilaburu meyvesi kanserden koruyor
Endonezya’daki deprem: Ölü sayısı bin 203'e yükseldi
12345678
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim












































