• BIST 8970.53
  • Altın 2281.96
  • Dolar 32.3217
  • Euro 35.018
  • Ankara 16 °C
  • İstanbul 21 °C
  • Bursa 24 °C
  • Antalya 21 °C
  • İzmir 22 °C

"İş Sağlığı ve Güvenliği“ hakkında akılları karıştıran sorular ve cevaplar!

"İş Sağlığı ve Güvenliği“ hakkında akılları karıştıran sorular ve cevaplar!
Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sayım Yorgun, "İş Sağlığı ve Güvenliği" hakkında akılları karıştıran soruları cevapladı.

Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sayım Yorgun, "İş Sağlığı ve Güvenliği" hakkında akılları karıştıran soruları cevapladı.

Ülkemizde yaşanan her iş kazasında gündeme gelen daha sonra unutulan iş sağlığı ve güvenliğine yönelik 30/06/2012 tarihinde kabul edilen 6331 sayılı "İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu" ile yasal düzenleme yapıldı, kanun yürürlüğe girdi, ancak bazı hükümlerinin uygulanması ertelendi. Kanuna yönelik hem ciddi beklentiler var, hem de eleştiriler. Yeni Kanunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Doç.Dr. Sayım Yorgun: Öncelikle kamu oyuna yansıyan bir yanlışlığı düzeltmek gerekiyor. Çünkü 6331 sayılı yasa çıkana kadar bu konuda yasal düzenleme yokmuş gibi bir algı oluştu. Bu algı yanlış. İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin yasal düzenleme İş Kanunlarında yer almıştır. Bu kanundan önce, halen yürürlükte olan 4857 sayılı İş Kanunu'nun beşinci bölümünde iş sağlığı ve güvenliği 12 madde ile düzenlemişti. Yeni yasa yürürlüğe girince bu hükümler kaldırıldı.

Bu açıklamalardan şunu mu anlamak lazım ? Daha önce farklı kanunlarda yer alan hususlar özel bir kanunla düzenlendi.

Doç. Dr. Sayım Yorgun: Evet. Sizin ifade ettiğiniz gibi konu daha geniş bir şekilde özel bir kanunla düzenlendi. Sorunuzda yer alana yeni kanuna yönelik değerlendirmeme gelince öncelikle bu konuyla ilgili ihtiyaç duyulan hususların özel bir kanunla düzenlenmesi ihtiyaç idi, isabetli olmuştur. Ancak kanuna yönelik, alt yapısının iyi hazırlanmadığı ve yetişmiş eleman konusunda yeterince hazırlık yapılmadığı, ihtiyacı karşılayacak düzeyde sertifika sahibi eleman bulmakta zorluk yaşandığına yönelik eleştirileri doğru buluyorum.

Yapılan tartışmalarda işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve işyeri hemşiresi açığından bahsediliyor. Bu ihtiyaç nasıl giderilebilir?

Doç.Dr. Sayım Yorgun: Eski kanun döneminde 50 ve daha fazla çalışanı olan işyerleri iş sağlığı ve güvenliği açısından kanunun kapsamı içindeydi ancak yeni kanun işçi sayısına yönelik sınırlamayı kaldırarak bazı istisnalar dışında tüm işyerlerini kapsamına aldı ve işverenlerin sorumluluklarını artırdı. Tabii kapsam genişleyince uzman eleman ihtiyacı da arttı.

Zamana ihtiyaç yok mu?

Doç.Dr. Sayım Yorgun: Var. Bu zamanı kazanmak için de kanuna bir geçiş hükmü konulmuştu. Kanaatimce kanun hazırlanırken özellikle iş güvenliği uzmanı olmaya yönelik şartlar üniversitelerimizin bölümlerindeki eğitimler dikkate alınarak hazırlansaydı bu süreyi kısaltmak mümkün olacaktı. Mesela iş sağlığı ve güvenliğine, İş Hukuku'na, çalışma hayatının ihtiyaçlarına yönelik en yoğun eğitim Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümlerinde yapılmaktadır ama bu bölüm mezunları iş müfettişi olabilirken, iş güvenliği uzmanı olamıyorlar. Üniversitelerimizin yaklaşık 30 bölümünde öğrenciler bu alanda eğitim görüyor, 10 binlerce mezun var ancak müracaat etme hakları yok. Bu öğrencilerin teknik bilgilerinin eksik olduğu söylenebilir ve doğru bir eleştiridir. Ancak, uzmanlık sertifikası almak için nasıl mühendise,mimara kimyagere hukuk eğitimi veriliyorsa bu öğrencilere de teknik eğitim verilebilir.

İşyeri hekimi ve sağlık görevlileriyle ilgili sorunlar var, bu ihtiyacı gidermeye yönelik çalışmaları yoğunlaştırmak gerekiyor.

İş sağlığı ve güvenliği teknik bir mesele midir?

Doç. Dr. Sayım Yorgun: Teknik boyutu olduğu kesin, ancak sadece teknik bir mesele değildir. İş güvenliğine ilişkin uygulamaları sadece teknik bir mesele olarak görmenin yanlış olduğunu düşünüyorum. Konunun hukuki, sosyal, psikolojik ve kültürel boyutları var, bu boyutları dikkate alan bir uzmanlaşma süreci devreye sokulmalıdır.

Kanunda yapılan değişiklikle 50'den az işçisi bulunan tehlikeli ve az tehlikeli işyerlerinde bu kanunun uygulanması ertelendi. Doğru mu oldu?

Doç. Dr. Sayım Yorgun: Bu konuda maalesef basına yanlış aksetti. Çünkü bu kanunun sadece bazı maddelerinin uygulanması ertelendi, diğer maddeleri işçi sayısı dikkate alınmaksızın uygulamaya girdi ve işyerleri yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda. Mesela iş riski analizi yapmak, acil eylem planı oluşturmak, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tedbir almak her işverenin yasal sorumluluğudur.

6495 sayılı torba kanun ile 02.08.2013 tarih ve 28726 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren değişiklikle "İş sağlığı ve güvenliği hizmetleri" ve "İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin desteklenmesi" ne ilişkin maddelerin yürürlüğe gireceği tarih bazı işyerleri için ertelendi. Buna göre işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve sağlık personeli bulundurma zorunluluğu, 50'den az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 1/1/2014 tarihinde, 50'den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 1/7/2016 tarihinde yürürlüğe girecek. Kanunun 7. Maddesine yer alan "İş Sağlığı ve Güvenliğinin Desteklenmesi"ne ilişkin uygulamada yer alan devlet desteği de söz konusu düzenlemeyle ertelenmiş oldu. Bu iki hususun dışındaki tüm işveren yükümlülükleri devam ediyor.

Erteleme doğru muydu?

Doç. Dr. Sayım Yorgun: Ben yanlış buluyorum. Yasanın uygulanmasını sıkıntıya soktu ve yasadan kaçınmayı adeta teşvik etti. Kanun çıkarken bu işyerlerine yönelik zaten geçiş hükmü vardı, bu hükmü tekrar uzatmak yasaya olan inancı sarstı. Bu işyerlerinde ortaya çıkacak kazalardan kim sorumlu olacak? Bunun vebali nasıl ödenecek? İnşallah olumsuz bir sonuçla karşılaşmayız ama karşılaştığımızda birkaç gazete manşeti, birkaç bakan açıklamasıyla ve "tazminatlar ödenecek" gibi söylemlerle üstü örtülecek mi?

İş sağlığı ve güvenliğini sağlamak Türkiye'nin önemli sorunlarının başında geliyor. Sorunun büyüklüğünün nedenleri nelerdir?

Doç. Dr.Sayım Yorgun: Gerçek istatistiklerin bilinmiyor olması nedeniyle sorunun büyüklüğünü ancak tahminlerle dile getirebiliyoruz. Çünkü kayıtdışılığın yüksek olduğu bir çalışma hayatı mevcut. İş kazalarının gizlendiği, meslek hastalıklarının tespit edilemediği bir yapı söz konusu. Ölüm sayısının yüksek olması, bilincin zayıf olması, kayıtdışılığın yüksek olması, taşeronluk, denetimsizlik gibi nedenler sorunun büyümesine yol açıyor. İşverenler iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yatırımları maliyet olarak görüyor. Ancak insan emeğine ve yaşamına saygısızlık olan bu konudaki ihmaller kasten adam öldürmekten başka bir şey değildir. Bu algıyı değiştirmek zorundayız. İş sağlığı ve güvenliği konusu sadece işyeri ve çalışan düzeyinde değil toplumun genelini doğrudan ilgilendiren, aynı zamanda ulusal ve uluslararası düzeyde ele alınması gereken bir önceliğe sahip.

Bu tespitlerinizi somutlaştırabilir misiniz?

Doç. Dr. Sayım Yorgun: 2012 yılının bazı istatistik sonuçlarını paylaşırsam neden sorun çok önemli daha iyi anlaşılacaktır. 2012 yılında resmi kayıtlarına göre 74.871 iş kazası meydana geldi. Bu kazalarda toplam 744 vatandaşımız hayatını kaybetti. Bu iş kazaları nedeniyle 1.597.241 gün iş göremezlik geliri ödendi. Bunun anlamı yaklaşık 1.6 milyon gün üretim yapılmadı ve bu günler için üretim yapılmadan ücret ödendi. Sanırım bu sonuçlara bakanlar konunun vahametini anlamışlardır. Terörde bir yılda kaybettiğimizden daha çok vatandaşımızı iş kazalarında maalesef kaybediyoruz. Sorun hem insani olarak hem de ekonomik olarak çok büyük bir sorun.

Bu sorunu azaltmanın en önemli adımlarından biri kanunu etkin bir şekilde ve tüm işyerlerini kapsayacak biçimde uygulamaktır. Bu gerçekleştirilebilecek mi ?

Doç. Dr. Sayım Yorgun: Kanun, kamu ve özel sektör ayırımı yapmaksızın bütün işyerlerini kapsamına aldı. Bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanıyor. Ancak bazı istisnai işyerleri kapsam dışında tutuldu.

Hangi işyerleri istisna tutuldu?

Doç. Dr. Sayım Yorgun: Türk Silahlı Kuvvetleri, Genel kolluk kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının faaliyetleri kapsam dışında tutuldu. Ancak bu işverenlerin fabrika, bakım merkezi, dikimevi ve benzeri işyerlerindeki faaliyetleri kanun kapsamında. Afet ve acil durum birimlerinin müdahale faaliyetleri, Ev hizmetleri, Çalışan istihdam etmeksizin kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimi yapanlar, Hükümlü ve tutuklulara yönelik infaz hizmetleri sırasında, iyileştirme kapsamında yapılan işyurdu, eğitim, güvenlik ve meslek edindirme faaliyetleri kapsam dışında tutuldu.

Dolayısıyla kanunun kapsamı geniş. Uygulaması da doğru yapılırsa birkaç yıl sonra olumlu sonuçlarını görmek mümkün olur. Ancak Ağustos ayında yapılan erteleme benzeri uygulamalar devam ederse, netice almak zorlaşacaktır.

Kanun işverenlere hangi yükümlülükleri getiriyor?

Doç. Dr. Sayım Yorgun: Risk değerlendirmesi yapmak veya yaptırmak, acil eylem planı hazırlamak,çalışanları eğitmek ve bilgilendirmek. İşyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı, diğer sağlık personelini çalıştırmak veya hizmet satın almak. Tedbir almak, araç ve gereçleri temin etmek .Denetim yapmak, 50'den fazla çalışanı olan işverenlerin iş sağlığı ve güvenliği kurulu kurması ve SGK'nın bilgilendirilmesi işverenlerin yükümlülüklerinin başında gelmektedir.

Yasa işçilere de sorumluluk yüklüyor mu?

Doç. Dr. Sayım Yorgun: Evet. Hem ciddi yetki hem de sorumluluklar veriyor. Kanun, öncelikle çalışanları sürece dahil ediyor. Çalışanlar seçtikleri temsilcileri aracılığıyla sürece dahil olabiliyor. İşverenler, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini yerine getirmediği taktirde hayati bir tehlike var ise işçiler işi durdurma ve haklı nedenlerle iş sözleşmesini feshetme yetkisine sahip. İşverenler de alınan tedbirlerle uymayan, uyarıları dikkate almayan işçileri haklı nedenle işten çıkarabiliyor.

Yasadaki hükümlere uymamanın cezai yaptırımları var mı?

Doç. Dr. Sayım Yorgun: Çok ağır yasal yaptırımlar söz konusu. Bir örnek vermek gerekirse tüm işyerlerinin yapmak zorunda olduğu risk analizi yapmamanın cezası 3.000TL., ayrıca analizin yaptırılmadığı her ay için 4.500 TL. ceza uygulanacak. Bu vesileyle denetime yönelik bir bilgi de aktarmak istiyorum. İşverenler, bu kanuna yönelik denetimin sanal ortamda yapılabildiğinden habersizler. İş Sağlığı ve Genel Müdürlüğü kanun getirdiği bazı yükümlülükleri yerine getirmeyen işverenleri sistemden kontrol edebiliyorlar. Mesela iş güvenliği uzmanı bulundurmayan işvereni sistemden tespit etmek mümkün. Çünkü iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi, Ortak sağlık ve Güvenlik Birimleri sözleşmelerini Genel Müdürlüğe bildirmek zorunda.

Genel Müdürlük bu konuda işlem yapıyor mu?

Doç. Dr. Sayım Yorgun: Genel müdürlük işverenlere önce uyarı yazısı gönderiyor, uyarıya rağmen sorumluluğunu yerine getirmeyenlere yasal cezalar uygulanıyor. Bildiğim kadarıyla Haziran ayında 800'ün üzerinde şirkete uyarı yazısı gönderildi. Bu şirketlere yönelik tespitler İSG-KATİP sistemi üzerinden yapıldı. İlk uyarılar, 500 ve daha çok çalışanı olan işyerlerine yönelik yapıldı. 

Bu haber toplam 5436 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim