15 yıldır kanserle savaşan işadamı Bilger Duruman, kansere yatırım yapmaya başladı. Dünyanın hangi köşesinde bu konuda biryenilik varsa, araştırıp Türkiye'ye getiriyor. Yakında kendi getirdiği robotla ameliyat olacak....
Bilger Duruman profesyonel bir kanser hastası. Kanser olduğunu öğrendikten sonra, kansere yatırım yapmaya başladı. Ona aniden, 'Kansersiniz' dediklerinde şoka girdi. Aynı hafta Türkiye'nin ilk özel kanser merkezini kurmak için çalışmalara başladı. Kendisi Florance Nightingale Hastanesi'nin ortaklarından. Kalpten ürolojiye her alanda etkili olan ameliyat robotu Da Vinci'yi Türkiye'ye getirdi. Bugünlerde o robotla kanser ameliyatı olmaya hazırlanıyor. Duruman'ın en büyük hobisi kanser merkezlerini gezmek. Bir gün Çin'de, diğer gün Lodra'da yeni kanser merkezlerini araştırıyor. Bugüne kadar 40'a yakın merkezde hem hasta, hem de yatırımcı gözüyle inceleme yapmış. Kanser konusunda nerede bir yenilik varsa, onu bulup Türkiye'ye getirmek için çalışıyor.
MADALYALI BİR SAVAŞÇI
Kanserin yaptığı her hamleye, bir karşı hamle ile yanıt veriyor. Kanser onu durduramıyor. Geçen yıl kendisine, "Çok kilolusunuz, siz kanserle savaşta zorlanırsınız" dediklerinde, hemen mide kelepçesi taktırdı ve bir yılda tam 50 kilo birden verdi. Kanserle savaşırken pek çok madalya da kazandı. 70 yaşında cüppe giydi. Geçen ay Amerika'daki New Hampshire Üniversitesi, onu bilirkişi ilan etti. Eğitim ve sağlık alanında tam bir uzman olduğu için kendisine doktora verildi. Bu sırada bin 100 gencin burs almasını sağladı. Pek çok kanser hastasına yol gösterdi. 70 yaşında cüppe giyerken çok duygulandı. Hatta iki damla gözyaşı bile döktü. Ancak törenden sadece bir gün sonra yeni bir kanser merkezini gezmek için yola çıktı. Kanserin hiçbir şekilde durduramadığı Bilger Duruman, bu hastalıkla nasıl mücadele ettiğini anlattı:
* Kanser nasıl bir hastalık?
Bunu kimse bilmiyor. Doktorlar bile kanserin tam olarak nasıl bir hastalık olduğunu bilmiyor. Bence kanser terör! Kimi vuracağı ve ne zaman vuracağı kesinlikle belli değil. Ben kanser olduktan sonra 'neden ben' dönemini atlatır atlatmaz, kendime göre savaş taktikleri geliştirdim. Kanseri yenmenin birkaç yolu var. Öncelikle devamlı kontrole gittim. Bu sene hastalığım ilerledi. Herkes bana acımaya başladı ama acınacak bir tarafı yok bunun. Kanser normalde bir hastalık ve bence bir savaş, bir maraton yarışı. Ben birinci ve ikinci yarışı kazandım. Bu; üçüncü yarış. Bu yarışı da kazanmak azmiyle yaşıyorum. Ameliyatımı robotla olacağım. Yüzde 90 başarılı olacağını düşünüyorum. Bu yarışı da kazanacağım.
* Bir kanser hastasının yapabileceği en büyük hata nedir?
Yolunu kaybetmektir. İnsan kanser olduğunu öğrenince, o konudaki en ünlü doktorun peşine düşüyor. Halbuki bu; doğru bir yol değil. Bir ünlü doktordan diğerine koşarken, çok para ve vakit kaybediyorlar. Şimdi ben Türkiye'ye 'cancer board' denen bir uygulama getirmek için çalışıyorum. Bir kanser hastası, kendisine teşhis konduktan sonra cerrah, onkolog veya radyologların peşinde vakit harcamasın. Doktorların hepsi toplansın ve onun için bir harita çizsin. Tedavi programının karşılığında ne kadar para harcayacağını, sonucun ne olabileceğini belirlesinler. Çünkü kanser bir maraton. Düşeceğiz, kalkacağız, koşacağız. Bu maratonda koşarken, antrenörün iyi olması şart.
MARATONDA KOŞUYORUM
* Hastalık sizi engelledi mi?
Hayır. Çalışmak insanı benciliğinden kurtarıyor. Hastalığa üzülüp, kendinize acımanızı engelliyor. Başkasının derdiyle uğraşırsanız, kendi derdinizle uğraşmıyorsunuz. Balzac, "Biri ayakkabısı yok diye üzülüyormuş. Ta ki ayağı olmayan bir adamı görene kadar" demiş. İnsan kötüyü gördüğü zaman şükrediyor.