• BIST 10918.51
  • Altın 5768.686
  • Dolar 42.5032
  • Euro 49.5697
  • Ankara 4 °C
  • İstanbul 10 °C
  • Bursa 12 °C
  • Antalya 10 °C
  • İzmir 11 °C

Meme kanserine karşı risk faktörlerini azaltma önerileri

Meme kanserine karşı risk faktörlerini azaltma önerileri
Meme ve endokrin cerrahı Prof. Dr. Müfide Nuran Akçay: "Şişmanlıktan kaçınmak, günde 5-6 bin adım atarak yürüyüş yapmak,

Akdeniz tipi beslenme, uzun süreli hormon ilaçları kullanmamak, sigara ve alkolden uzak durmak gibi önlemlerle risk faktörlerini azaltabiliriz"

"Halk arasında 'mamografi çektirmek ya da biyopsi yaptırmak zararlı, bu hastalık yayılır' gibi çok yanlış bilgi var. Mutlaka biyopsi isteniyorsa yapılacak. Mamografi çekiminde çok fazla ışın alınmıyor"

Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Müfide Nuran Akçay, günde 5-6 bin adım atmak, Akdeniz tipi beslenme, şişmanlıktan kaçınmak, hormon ilacı kullanmamak, sigara ve alkolden uzak durmak gibi önlemlerle meme kanseri riskinin azaltılabileceğini söyledi.

Meme ve endokrin cerrahı da olan Akçay, Meme Kanseri Farkındalık Ayı dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, kadınlarda görülen kanserlerin yüzde 30'unu meme kanserinin oluşturduğunu, her 8 kadından birinde bu hastalığın görülebildiğini belirtti.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, 2022'de dünyada 2 milyon kişiye meme kanseri tanısı konulduğunu ifade eden Akçay, "670 bini bu hastalıktan yaşamını yitiriyor, bunlar ileri evre, yani geç kalan vakalar. Türkiye'de ise 2022 yılında 22 bin 500 kişiye meme kanseri tanısı konuldu. Erken teşhis ve uygun tedavi ile bu hastalıktan kurtulmak mümkün." dedi.

Akçay, kadın olmanın bu hastalıkta başlı başına risk faktörü olduğunu, erkeklerde de bu hastalığın görüldüğünü dile getirdi.

- "Her kadının başına gelebilecek olay, önemli olan erken teşhis"

Bu kanserin genelde 40 yaş üzerinde görüldüğüne dikkati çeken Akçay, "Anne ve babada, kardeşlerde, kızı ve oğlunda hastalık olanlarda biraz daha fazla görülüyor. Bir memesinde kanser varsa diğeri risk altında, genetik mutasyonlar, bunlar majör risk faktörlerimiz. Geç doğum, hiç doğum yapmama veya ilk doğumu 30 yaş üzerinde yapma, erken adet görme, geç menopoza girme, uzun süreli doğum kontrol hapı kullanma, şişmanlık, sigara, alkol, hareketsizlik ise minör risk faktörleri olarak ele alınıyor. Bu hastalıktan kaçış yok. Her kadının başına gelebilecek olay, önemli olan erken teşhis." diye konuştu.

Akçay, erken tanı için kadınların 40 yaşından sonra yaşamları boyunca mamografi çektirmesi gerektiğini belirterek, Sağlık Bakanlığının 40 yaşından sonra 2 yılda bir, dünyada bu alanla ilgilenen toplulukların büyük kısmının ise yılda bir mamografi önerdiğini söyledi.

Kadınların 20 yaşından sonra adet döneminin bitimiyle göğüslerini muayene etmesini isteyen Akçay, ele kitle geldiğinde "önemsizdir" demeden doktora başvurulmasını önerdi.

- "40 yaşından sonra her kadın mamografiye gelsin"

Prof. Dr. Akçay, meme kanseri yönünde kulaktan dolma yanlış bilgiler olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Halk arasında 'mamografi çektirmek ya da biyopsi yaptırmak zararlı, bu hastalık yayılır' gibi çok yanlış bilgi var. Mutlaka biyopsi isteniyorsa yapılacak. Mamografi çekiminde çok fazla ışın alınmıyor 0,1 0,2 rad. Bu da çok düşük doz. Zaten biz bu dozu 3-4 saatlik uçak yolculuğunda veya 3 ayda çevremizden alıyoruz. Mutlaka 40 yaşından sonra her kadın mamografiye gelsin, her ay memelerini muayene etsin, olası şişlik, meme başında akıntı durumunda vakit kaybetmeden doktora başvursun."

Akçay, hastalıktan tamamen korunma yönteminin olmadığını vurgulayarak, "Şişmanlıktan kaçınmak, günde 5-6 bin adım atarak yürüyüş yapmak, Akdeniz tipi beslenme, uzun süreli hormon ilaçları kullanmamak, sigara ve alkolden uzak durmak gibi önlemlerle risk faktörlerini azaltabiliriz." önerisinde bulundu.

Geç evrede kansere yakalananların hiç kontrole gitmediğini veya mamografi çektirmediğini belirten Akçay, "Geç evrede yakalandığında yaşam oranı düşük. Evre 1 ve 2'de yakalamak, tümör tek odaklı ve küçükse memeyi almak da gerekmeyebilir, sadece kitleyi alıyoruz. Koltuk altı lenf bezleri alınınca kişinin yaşamı kısıtlanıyor, ne kadar erken teşhis edilirse ameliyat ve tedavi süreci daha rahat oluyor ve bu hastalıktan kurtulma ihtimali artıyor." diye konuştu.

Uyarı: Sitemizde yer alan yazı, haber, makale, video, yorum ve tüm tıbbi bilgiler sadece genel bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgiler zamanla geçerliliğini kaybedebilir. Sitede yer alan bu bilgiler hiçbir zaman doktor muayenesinin yerini alamaz, doktor muayenesi ve tedavisi yerine kullanılamaz, kişisel teşhis ve tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilemez. Bitki Ansiklopedisinde ve haberlerde yer alan bilgiler sadece bilgilendirme amaçlıdır, uzmana danışmadan bilinçsiz kullanımda ilaçlarla etkileşime girerek ciddi yan etkiler oluşturabilir, başka bir hastalığı tetikleyebilir veya bir organınıza zarar verebilir. Sağlığınızla ilgili durumlarda lütfen uzman bir doktora danışınız. Sitemiz, uzman bir doktora danışılmadan yapılan herhangi bir uygulamadan doğabilecek zarardan sorumlu tutulamaz. Sitemizi ziyaret eden, yorum yapan ve doktorlara soru gönderen kişiler, bu uyarıları kabul etmiş sayılacaktır.
Kaynak: Haber Kaynağı
Bu haber toplam 1995 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
    12345
    Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim