İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Yunus Söylet'ten 'Tam güm' öneri... Üniversiteden ayrılan hocaları geri döndürmek için formül üreten Söylet, ayrıntıları AKŞAM İstihbarat Müdürü Özkan Tamirak ve muhabir Seray Şahinler'e açıkladı:
- Dört yıldır bir türlü netleşmeyen şeylerden ötürü bu insanların motivasyonunu çok kırdık. Bu insanların yaklaşık 300 kadarını İÜ'den kaçırdık. Bu arada bunların bir kısmı ücretsiz izinle bağlarını koparmadılar ama bizden uzaklaştılar. Böyle 270 kişi var. 270 tane 20-30 yıllık öğretim üyesi bir ülkenin çok zor yetiştirdiği insanlar. Dolayısıyla bu grubun motivasyon kaybı, kalanların da motivasyon kaybına yol açtı. Hepimiz etkilendik. Onların problemi, bizim problemimiz haline dönüştü. Ama hepsinden önemlisi eğitim öğretim bekleyen tıp öğrencilerinin ve uzmanlık bekleyenlerin ciddi problemi haline dönüştü. Bir de karmaşık hasta grubunun... Böyle bir sıkıntı yaşıyoruz şimdi.
'DÖNÜN' DEMEK YETERSİZ
- Kuru kuru 'Geri dönün' demek bence yetersiz. Hayatın gerçekleri var. Onları sadece benim çağırmam yeterli olmayacaktır. Bir, kalanları motive etmeye çalışıyoruz. Onlar kaldılar, kurumlarına aidiyet gösterdiler. Dolayısıyla önce kalan hocalarımızla uğraşıyoruz. Onların daha iyi şartlarda çalışması için yapısal değişiklikleri yapmaya çalışıyoruz. Fiziksel olarak yenilemeye çalışıyoruz. İki, ünversite hastanelerimizi, network ağımızı materyal olarak yeniledik. Her iki hastanemize sağlık yönetim otomasyonu kuruyoruz. İyi işletme olmaya çalışıyoruz, yönetimi tümüyle değiştirdik. Uzun yıllardan beri benim hatırladığım olmamış bir değişim içindeyiz.
TRANSFER YAPACAĞIZ
- Meslektaşlar yönetimini sürdürmeye çalışıyorum. Akademik anlamda teklifin onlardan gelmesini bekliyorum. 'Hocam şu dalda şuna ihtiyacımız var' derlerse ben ona kadro bulmak için çalışırım. Bazı bölümlerde transferlerimiz oldu. Yüz nakille ilgili ciddi birisini alacağız. Yurtdışında yaşayan bir Türk. Ben onun için kadro talebinde bulundum.
- İstediğimiz isimleri faydalı ise alacağız ama gidenlerin gidip gitmediğinden emin olmak istiyoruz. Onları tümüyle kaybetmek istemiyoruz. 'Siz artık gittiniz, yerinize adam dolduruyoruz' izlenimini de vermiyoruz. Biz nerede yetiştik, nerede büyüdüysek, bizi biz yapan yer neresiyse oraya dönseler iyi olur. Burası yeniden güçlenir. Esnek çalışma modeli YÖK'te ve Sağlık Bakanlığı'nın düşüncesi. Ben bu modelin önümüzdeki iki ay içinde olacağından eminim. Bu getirilirse hukuki anlamda da problem olmaksızın haftada bir iki üç yararlanırız. Bu hocalarımız da tekrar yuvalarına gelir hizmet ederler.
BAŞBAKAN İŞE EL ATTI
- Sayın Başbakanımız bu işe el attı. Ben bir rapor hazırladım. Sayın Başbakanımız benden talep etmedi ama toplantıya davet ettiği, siyasi kimliği olan kendi partisinden hekim arkadaşlarım var bütün partilerde olduğu gibi. Ben, benden talep edenlere hazırladığım raporu sundum. İlk defa söylenen bir şeyi söyledim. Muayenehaneleri de sistemin içine alın. Tamamlayıcı sağlık sigortası gibi üçüncü taraf denetim mekanizmaları ile bütün dönen ne varsa maddi anlamda hepsi kayıt altında olsun. Bütün işler döner sermaye üzerinden yapılsın gibi çok radikal bir şey önerdim. Bunu önermekteki amacım yelpazenin aslında çok geniş olduğunu göstermek. Tabii sonuçta siyasi irade olabilirlilikleri hesaplayacak. Denetleme yetkisi üçüncü tarafta olsun istiyorum ben. Sigorta şirketleri olabilir, indirekt olarak onlar denetler. Tabii maliye de denetleyecek. Zor olduğunu biliyorum. Çok sevdiğim bir hekim arkadaşım, Başbakan'ın da önem verdiği insanlardan bir tanesine 'Çok mu sivri olmuş' dedim. 'Bugüne kadar yuvarlak konuştuk da ne oldu?' dedi. Onun için cesaretlendim.
Sağlık Bakanı'yla kırgın değiliz
- Sağlık Bakanı ile küs değilim. Yüz yüze geldiğimizde en ufak bir kırgınlığını sezmiyorum. Zaman zaman telefonda konuşuyoruz. Ben de kesinlikle kırgın değilim. Niye kırgın olalım ki? Medeni insanlarız. Sağlık Bakanımız'ın çok çalışkan olduğunu görüyorum. Ona Türkiye'de sağladığı ivme için aslında hayranlık duyuyorum. Yiğidi öldürüp hakkını verelim. Her zaman sağlanan hareket, istenen sonucu doğurmayabilir ama o kurumların bir on sene önceki halini düşünün bir de bugünkü halini. Bir reform yaptı ve yaptırdı. Ben karşı çıktıklarımı saklamıyorum ki niye beğendiğimi saklayayım. Gerçekten beğendiğim çok hizmeti var ama üniversite hastanelerini de ihmal etiğini düşünüyorum. Açıkçası gerektiği kadar üniversite hastanelerine destek olmadığını düşünüyorum. Bunu da zaten her yerde söylüyorum.
KARARNAME HERKESİ ÇOK HIRPALADI
- Tam gün konusunda Bakan'ın çok inanmış bir tutumu var. Geçmişte olumsuzluklar olmadı değil ama namuslu, düzgün çalışan o kadar çok sayıda insan var ki. Doğrusu olumsuzlukları ön plana çıkarıp işini seven insanların motivasyonunu kırmamak gerekiyordu. Öyle bir hataya düşüldü. Tam güne aslında üniversiteler çok karşı da değildi ama kritik uzmanlığı olan, zor yetişen insanları tek kalıba sokamazsınız. Bu dünyanın hiçbir yerinde mümkün değil. Ben İngiltere, İsviçre, Almanya, İsveç'te değişik hastanelerde bulundum. Böyle nadide insanlardan günde bazen üç hastane yararlanıyordu.Tam Gün Yasası'yla ilgili kararname herkesi çok hırpaladı. Manen de hırpaladı, sistem olarak da.
Beklediğimden az aday çıktı
Aralıkta yapılacak rektörlük seçimlerinde üç rakibi bulunan Söylet, '32 senedir bu kadar az aday olduğunu hatırlamıyorum' diyerek ekledi: Şu ana kadar gördüğüm, sakin bir seçim oluyor. Beklenmedik kadar az aday var. 32 senedir dikkat ettiğim bir konu, bu kadar az aday olduğunu hatırlamıyorum. İstanbul Tıp mezunuyum ama Cerrahpaşa benim 32 senedir hizmet ettiğim kurum. İstanbul Tıp Fakültesi'nde de dört yıldır yaptıklarımız, ilişkilerimiz ve yönetim biçimimizle belli bir güveni sağladığımızı düşünüyorum.
