''Ama bazı yerlerde, bazı sıkıntılar yaşıyoruz, onu da söyleyeyim. Örneğin bir hasta, hastaneye gidiyor veya götürülüyor ve o hastanede ilgililer, yetkililer, eğer o hastanede o hizmet verilemiyorsa en yakın nerede yapılıyorsa, onu söylemesi veya yönlendirilmesi lazım ama bunu hala yönlendirmeyenler var. 1, 2, 3, 4 hastane dolaşıp arzu etmediğimiz şekilde netice alınan durumlar oldu..."
Törende yaptığı konuşmada, eğitimin önemine vurgu yapan Başbakan Erdoğan, Türkiye'yi, ''Eğitim'', ''Sağlık'', ''Adalet'' ve ''Emniyet'' olmak üzere 4 temel taş üzerinde ''Yüceltmek'' için çaba gösterdiklerini anlattı.
İktidara geldiklerinde, Türkiye'deki okuma-yazma oranının yüzde 80'in altında olduğunu, bugün yüzde 90 oranının yakalandığını kaydeden Erdoğan, yine hükümet olduklarında 10 öğrenciden 1 tanesinin üniversiteye gidebildiğini kaydetti. Hükümetin YÖK ile uyum içinde çalışmalarını yürüttüğünü belirten Erdoğan, tüm illere üniversite kurulduğunu anımsattı.
Üniversite sayısı ne kadar artarsa, üniversiteye giden öğrenci sayısının da artacağını ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Yeter ki bizler kardeşliğimizi muhafaza edelim, yeter ki birliğimizi, dirliğimizi, bütünlüğümüzü muhafaza edelim, yeter ki devlet-millet kaynaşmasını, devlet-millet dayanışmasını hep birlikte muhafaza edelim, inanın aşamayacağımız hiç bir engel yoktur.
Bu millet güçlü bir millet aslında, ama kendi gücünün farkında değil. Ne olur birbirimize güvenelim, kendimize güvenelim, inanın bugün elde ettiğimiz sonuçlardan çok daha iyilerini biz elde edeceğiz, ederiz. Doğrusu ben, yarınların Türkiye'sinin çok daha aydınlık, çok daha müreffeh olduğuna gönülden inanıyorum. Bu anlayışla, bu aşk ile çalışmaya devam edeceğiz. Her alanda milletimize, en iyiyi, en güzeli taşımaya devam edeceğiz.''
"SAĞLIK HARCAMASININ BEDELİ OLMAZ"
Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, Ankara ile 6 ilin daha bu hizmet ile tanıştığını kaydetti. Ankara'da 1 helikopter ambulansın 1 yıldır hizmet verdiğini belirten Erdoğan, bugün sayının 2'ye çıktığını söyledi.
Adana, Afyonkarahisar, Bursa, Çanakkale, Konya, Samsun, Trabzon ve Van'da da ilk defa hava ambulansı hizmeti verileceğini belirten Erdoğan, bu illerin bölge merkezleri konumunda olacağını ve çevre illere de hizmet verileceğini kaydetti.
Eylül ayında da 2 adet ambulans uçağı alım ihalesini gerçekleştireceklerini bildiren Başbakan Erdoğan, bu sürecin aslında yeni başlamadığını, bu aşamaya gelinene kadar çok mücadele verdiklerini söyledi.
Erdoğan, ''iktidarımızın ikinci yılından itibaren sürekli bakanımızı bu konuda sıkıştırdım. Alımdan öte bir 'rent a car' sistemi ile bu işi yürütelim istedik. Çünkü ülkemizde böyle bin anlayış gelişmiş değildi'' dedi.
Koçoğlu Grubunun hava ambulans işine girdiğini ve ambulans helikopter noktasında bu hizmeti gerçekleştirdiklerini, jet ambulans uçak konusunda da ihtiyacı giderme konusunda adım atılacağını da kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bir sosyal devletin sağlamış olduğu imkanların sadece ulusal boyutta değil, uluslararası boyutta da bizleri nerelere vardırabileceğini yakalamış olalım, görmüş olalım.
Bizler sağlık noktasında bilimin, teknolojinin en yeni gelişmelerin ülkemize anında transferinden hiçbir imkandan kaçınmadık, kaçınmıyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin, sosyal güvenceye harcadığı para, bu dönemde olduğu gibi hiçbir zaman olmamıştır. Her zaman söylediğimiz gibi 'halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi...' Bunun bedeli yok.
'Efendim, bütçe açık veriyor'... Ne verirse versin, bütçe açık veriyor diye bunu önleyemezsiniz, bunu durduramazsınız. Çünkü bu işin bedeli olmaz, ne gerekiyorsa bunu yapacağız ve daha çok eksiğimiz var onu da söyleyeyim.
Zaman zaman benim bakanlarımla bu konuda anlaşmazlıklara düştüğüm de oluyor. Bu konuda atmamız gereken adımlar var. Çünkü yarış halindeyiz, bunu başarmamız lazım.
Bazen medya da yazılıyor, 'ambulans gecikti filan', doğrudur. Bazen 10 dakikada gitmesi gereken yere, 15-20 dakikada gitmiş olabilir ama unutmayalım ki bir de bu işin kültürü bizde oluşmadı. Yani siren çalıyor ama kimse yolu açmıyor. Batı toplumlarında, bırakın ambulansı, resmi plakalı araç geldiği zaman araçlar durur, kaldırımların üzerine araçlarını çekerler, siz yol alırsınız. Bizde böyle bir anlayış var mı? Ambulans geçiyor mu, 'ben de onun arkasına takılayım, ben de hızla gideceğim yere gideyim' anlayışı var.
Bu anlayış, ambulanslarımızın da mesafe almasını, 112 Acil'in ulaşması gereken yere çok daha süratle ulaşmasını engelliyor. Biz sadece şu anda devletin kendi ambulanslarının gideceği yere gitmesini engelliyor.''
''VATANDAŞ AHMET''
Özel sektör hastanelerine ait ambulans sisteminin, devlet ile koordineli olarak hizmet verdiğini anlatan Başbakan Erdoğan, ''Vatandaş Ahmet, 'ben aracımla 112 Acil'e girebilirim' diyecek'' dedi.
Bunun uygulamalarının İngiltere'de olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, belki vatandaşın, aracının donanımını yaparak bu hizmete girebileceğini söyledi.
Bunları gerçekleştirdikten sonra ulaşımda yaşanan sıkıntıların da minimize olacağını dile getiren Erdoğan, bazı yerlerde sıkıntılar yaşanabildiğini, ''art niyetin olduğu yerlerde ise bakanlığın gerekli incelemeleri yaptığını'' söyledi.
''Art niyet olabileceğine asla ihtimal vermediğini'' de dile getiren Erdoğan, ''112 Acil'de görev almış arkadaşlarımın bir gönül eri olduğuna inanıyorum'' diye konuştu.
Türkiye'nin neresinde olursa olsun, vatandaşın ihtiyacına devletin tüm imkanlarıyla o yere koşmasını ve o ihtiyacı en iyi şekilde yerine getirmesini hedeflediklerini anlatan Başbakan Erdoğan, ''kar yağdı, yollar kapandı'' sözlerini bahane olarak kabul etmediklerini söyledi.
Modern dünyada bu tür sorunların çözümünün olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, artık zor kış koşullarına karşı köylerde yaşayan vatandaşlara hizmet vermesi amacıyla paletli ambulansların o bölgelerde hizmet verdiğini anlattı.
''SUDAN BAHANELER''
''Sudan bahanelerle, mazeretlerle'' vatandaşların sıkıntı çekmeyeceğini anlatan Erdoğan, artık dağların, tepelerin aşıldığını, her türlü imkanı milletin hizmetine sunmak için çaba verdiklerini söyledi.
Erdoğan, ''Bu hizmetler gelişmiş ülkelerde varken, benim ülkemde olmaması asla kabullenebileceğimiz bir durum olamazdı'' dedi.
Geçmişte yaşananları konukların hatırlamasını isteyen Erdoğan, eskiden köy yollarının kapandığını, doğum yapacak kadınların çok büyük sıkıntılar yaşadığını anlattı. Yeni uygulama ile doğum yapacak kadınların hastanede misafir edildiğini, doğum gerçekleştikten sonra köylerine gönderildiğini anımsatan Erdoğan, artık bu sorunların da çözüldüğünü söyledi.
Cumhuriyet tarihinin bu alandaki en büyük değişim programı olarak, sağlıkta dönüşüm programını başlattıklarını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
''Artık her ilde hastane sayılarını, yatak sayılarını, doktor, hemşire, diğer personel ve ambulans sayılarını kat kat artırıyoruz. Fiziki imkanlar bu denli arttıkça sağlık noktasında, doktor noktasında ihtiyacımız artıyor. Ne kadar doktor, sağlık elemanımız artarsa, bu alanlardaki müdahalemiz o kadar kolaylaşacaktır. Özellikle Doğu, Güneydoğu ve Karadeniz'deki ihtiyaçların süratle giderilmesi gayretinde olacağız ama bir gerçek beni mutlu ediyor. Artık hiçbir hasta hastanelerde rehin bırakılmıyor. Artık hiçbir hasta hastane kapılarından döndürülmüyor. Her zaman söylüyorum; böyle bir olay varsa, anında lütfen bizlere müracaat ediniz, bakanlığımıza, bana müracaat ediniz lütfen. Bizler, bu tür olayları yapanlar olursa, yapılması gereken ne ise gereği ne ise bunu en ideal şekilde yaparız, o tür insanlarla yola devam etmeyiz ve onları yolun kenarına atarız.
Çünkü insanı yücelten insanlarla bu yola devam edeceğiz. 'İnsanı yücelt ki devlet yücelsin' prensibi ile bu yola çıktık. Bu ilke ile yola çıktık. İnsanı yüceltemeyen bir devlet hiçbir zaman baki olmaz. Önce devlet, sonra insan'... Hayır, önce insan, sonra devlet... Olaya böyle bakacağız.''
''BAZI SIKINTILAR VAR''
SSK ve BAĞ-KUR'luların artık farklI işleme tabi tutulmadığını, hastane kapılarında ilaç kuyruklarının yaşanmadığını belirten Erdoğan, bu alanda yapılan yenilikleri anlattı.
112 Acil Servis hizmetini de yaygınlaştırdıklarını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
''Ama bazı yerlerde, bazı sıkıntılar yaşıyoruz, onu da söyleyeyim. Örneğin bir hasta, hastaneye gidiyor veya götürülüyor ve o hastanede ilgililer, yetkililer, eğer o hastanede o hizmet verilemiyorsa en yakın nerede yapılıyorsa, onu söylemesi veya yönlendirilmesi lazım ama bunu hala yönlendirmeyenler var. 1, 2, 3, 4 hastane dolaşıp arzu etmediğimiz şekilde netice alınan durumlar oldu. Bundan da dertli olduğumuzu ayrıca hatırlatmak isterim. Bu bakımdan sağlık sistemimizi çağın gereklerine, ülkemizin gerçeklerine ve insanımızın ihtiyaçlarına uygun hale getirme noktasında önemli adımlar atmaya devam edeceğiz. Bunları hem hastalarımız hem de kıymetli sağlık personeli için yaptık. Sağlık sistemini büyütmeye, yaygınlaştırmaya, aynı hızda ve aynı kararlılıkla devam edeceğiz. Hiç mazerete sığınmadan, hiçbir engel tanımadan 780 bin kilometrekarelik vatan toprakları üzerinde, 72 milyon vatandaşımıza bu hizmetimizi aşk ile vereceğiz.
Sağlık personelimiz, doktorundan hemşiresine, sağlık elemanına kadar, bir hastasından aldığı hayır duası ona yeter de artar bile. Bir 'Allah razı olsun' demeleri var ya, o bambaşka bir şey... O öyle parayla pulla ölçülmez ve o sizi çok farklı yerlere götürür. Onun manevi boyutu hiç tartışılmaz.''
Başbakan Erdoğan, konuşmaların ardından, Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve Koçoğlu Firması'nın Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Koçoğlu'dan hava ambulansları hakkında bilgi aldı.
Erdoğan'ın, bir hava ambulansını incelerken, ambulanstaki yatağın boyunun ne kadar olduğunu merak ederek, ''Ben sığar mıyım?'' diye sorması üzerine Şükrü Koçoğlu, ''2 metre, Allah korusun efendim '' yanıtını verdi.
Başbakan Erdoğan, daha sonra alanda bulunan 112 Acil motosikletleri incelerken, ''Bunlardan kaç tane var?'' diye sordu. Sağlık Bakan Akdağ'da 30 adet bulunduğu yanıtını verdi.
Erdoğan, havada geçiş yapan hava ambulanslarına el sallarken, 112 acil yardım çalışanları Başbakan Erdoğan ve Sağlık Bakanı Akdağ'a, çiçek, şapka ve flama hediye etti. Şükrü Koçoğlu da Erdoğan'a bir helikopter maketi armağan etti.
Sabah