Dr. Av. Mert Van hekim ile hasta ilişkisi ve sağlık hukukunun Türkiye ve Dünyadaki gelişimine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Hekim ile hasta ilişkisi ve sağlık hukuku konusunda hekim ve hastaların bilgilerinin son derece yetersiz olduğunu belirten Dr. Av. Mert Van, konu ile ilgili şu açıklamaları yaptı.
“Sağlık hukukunda ülkemizdeki durum, dünyadaki gelişimin çok gerisinde. Sağlık sektörü kendisini teknolojik ekipman ve tıbbi bilgi seviyesi anlamında en üst sıralara yerleştirmeyi kafasına koymuş ve sağlık turizmi yapabilecek seviyeleri yakalamış olmasına rağmen Sağlık Hukuku anlamında aynı seviyelerden bahsetmek mümkün değil ki bunun acı yansımalarını sağlık sektörüne yatırım yapan işletmelere ve hekimlere açılacak davalar ile beraberce yıllar içinde göreceğiz.
Meselenin sizler tarafından daha kolay anlaşılabilmesi için ilk olarak, sizlere 16 Ekimde yayınlanmış bir haber ile önüme gelmiş bir sağlık hukuku davasının karşılaştırmasını sunacağım.
Habere göre, Sivas'ta bir kadın kuaföre gitmiş. Saçı istediği şekilde kesilmediği için kuaföre karşı maddi- manevi tazminat davası açmış ve 1,5 yıl süren hukuk mücadelesi sonunda, mahkeme, 633 YTL maddi, 500YTL manevi tazminata hükmetmiş”.
Trajikomik örnekler var
Benim bildiğim ve henüz basına yansımamış bir başka olayda ise; İstanbul'da bir hasta, hızla kilo kaybettiği için bir üniversite hastanesine gitmiş. Laboratuardan gelen sonuçlara göre, kendisine kanser teşhisi konulmuş. İki ayını kanser olduğunu düşünerek geçiren hasta, işini kaybetmiş hem ailesi hem kendisi ruhsal açıdan büyük zarar görmüş. Başka bir hastanede yaptırdığı tetkikler sonucunda, aslında kanser olmadığını öğrenmiş ve dava açmış. Sürdürdüğü hukuk mücadelesinin sonunda, büyük bir ihtimalle 300 YTL maddi tazminat alacak ve yine büyük bir ihtimalle manevi tazminata hak kazanamayacak.
Bu iki çarpıcı örnek, Sağlık Hukuku ile Tüketici Hukuku arasındaki büyük uçurumu gözler önüne seriyor. Ne yazık ki hala insan sağlığı, tükettiğimiz üründe, kullandığımız eşyadan, saçımızdan ve giysimizden daha değerli ve önemli görülmüyor. Yoksa her iki kararı veren de Türk adaleti ve bakıldığı zaman her iki kararda kendi içinde tutarlı donelere dayalı.
Eminim ki her birimiz gerek yazılı, gerekse görsel basında; sağlıklı olduğu söylenmesine rağmen sakat doğan bebekler, yanlış tedavi sonucu bir uzuvlarını veya hayatlarını kaybeden hastalarla ilgili birçok haberle karşılaştık. Çoğu verdiği hukuk mücadelesinden eli boş döndü. Bu örnekler, Türkiye'de sağlık hukukundaki geri kalmışlığın açık birer kanıtı.
Beş sene öncesine kadar Tüketici Hukuku da Sağlık Hukuku ile aynı kaderi paylaşıyordu. Amerika'da tüketicilere ödenen tazminatlar, bizler için şaşkınlıkla izlenen birer hayal idi. Geçtiğimiz yıllarda, tüketiciler aldıkları tencere tavayı bile bin bir zorlukla değiştirebiliyorken, bugün evlerini, arabalarını dahi küçük bir ayrıntısını beğenmedikleri için iade edebiliyorlar. Saçını beğenmeyen bir müşteriye dahi tazminat ödeniyor olması, ülkemizde Tüketici Hukuku'nun kısa sürede, ne kadar uzun bir yol kat etmiş olduğunu gözler önüne seriyor.
Sağlık hukuku gelişecek
Hiç şüphe yok ki Sağlık Hukuku da önümüzdeki yıllarda çok daha kişilikli, bilinen ve aranan bir hukuk dalı haline gelecektir. Birkaç sene sonra, Sağlık alanında hükmedilen tazminatlar inanılmaz noktalara ulaşacak ve tazminat sorumluluğunu taşıyan hastane ve hekimler, büyük bir yük altına girecektir.
Buna rağmen hala, ne hastane ne de hekimler kendilerini potansiyel ihtilaflardan koruyabilecek hukuki bilgiye sahip değiller. Hatta bu alandaki hukuki bilginin teminini ve paylaşımını sağlayacak, gerektiğinde yasal düzenlemelere yön verecek hukukçular bile Sağlık Hukuku'na gereken önemi göstermiyorlar.
Hekimler habersiz
Durumu rakamsal olarak ifade edecek olursak, ülkemizde hizmet veren 105.000 hekimin, %49,5' i yeni yasal düzenlemelerden habersiz. Hal böyleyken, her 30 hekimden 1'inin şikâyet ediliyor olması hiç de şaşırtıcı değil.
Tüm bu verilerin ve her gün mail yoluyla bize ulaşan bir çok hasta-hekim şikâyet ve sorularının ışığında, öngörebiliyoruz ki bir süre sonra, Sağlık Hukuku ihtilaflarında büyük bir artış gözlenecek.
Sağlık Hukuku'na "hâkim" olan hekim kazanacak, bilgisiz ve eğitimsiz olanlar ise büyük kayıplar verecek.