• BIST 9693.46
  • Altın 2507.399
  • Dolar 32.5775
  • Euro 34.7746
  • Ankara 17 °C
  • İstanbul 14 °C
  • Bursa 14 °C
  • Antalya 18 °C
  • İzmir 18 °C

Özel sağlık yatırımcıları taşeron değil paydaştır!..

Dr. Feza Şen

ÖZEL SAĞLIK YATIRIMCILARI TAŞERON DEĞİL PAYDAŞTIR..

Özel Sağlık Yatırımcıları dikkat etmelidir, yarın bazıları olmayacak..

Ankara Sağlık Kuruluşları Derneği tarafından düzenlenen ‘Sağlık Sektöründe Güncel Durum Analizi  - Çözüm Önerileri Sempozyumu’nda Sağlık Bakanlığı yetkilileri tarafından Özel Sağlık Sektörünün olmadığı ve gelinen noktada Özel Sağlık Sektörünün devletin taşeronu olarak tanımlanması dikkat çeken bir uyarıdır.

Özel Sağlık Sektörü yatırımcısı; Kamu Özel Ortaklığı projelerinde yer alan yatırımcılardan farklıdır. Hukuken ürettikleri hizmetten sorumlu olup hukuki tazminatları öderler.

Kamu Özel Ortaklığı projelerindeki yatırımcılar “TAŞERON” diye nitelenebilir. Çünkü onlar sağlık hizmetinin üretiminde iradeye sahip değiller… Asıl hizmetin alt parçası konumundalar.

Sağlık hizmeti üretmek için yatırım yapmak para, zaman ve emeklerini riske etmek farklı bir durumdur.

Bu açıklamada 2 kritik noktaya dikkat çekmek istiyorum;

1. Özel Sağlık Sektörü Taşeron Olmayı Hak Etti mi?..

2. Kapanacak Orta Boy Hastaneler Hangileri?..

 

1. ÖZEL SAĞLIK SEKTÖRÜ TAŞERON OLMAYI HAK ETTİ Mİ?..

Aslında bu yola 2003 yılında Sağlıkta Dönüşüm Programı ile beraber başladık ve PAYDAŞ olarak tanımlandık.   Günler geçti, 2015 yılı başında TAŞERON olduk.

PAYDAŞ, üretilen işin tamamlayıcı bir parçasıdır ama TAŞERON işin sahibi değildir.

2002 yılında 271 hastanesi olan özel sağlık sektörü vardı, bugün yaklaşık 600 özel hastane ile kamuya taşeron olan bir özel sağlık sektörü var…

2003”den bu yana ne değişti de;

“Sağlık Bakanlığı bizlere devlet sizden hizmet alırsa varsınız, almazsa yoksunuz” iması yapıyor?..

TAŞERON’luk nedir diye bakarsanız, tanımlar şöyle: TAŞERON’luk “Ödünç İşçilik Alımı..”

Devlet bizlerden sadece ödünç işçilik almadıBeraberinde yatırımları da yaptığımız için paramızı, zamanımızı, emeklerimizi ve birikimlerimizi de aldı.

Taşeronluğun en büyük avantajı maliyet düşmesi ve bilgi, tecrübe gelmesidir.

Dolayısıyla Devlet, sağlık hamlesi yaparken hazineden para harcamadan yatırım yaptı, bizim tecrübelerimizi kendi hastanelerine kazandırdı.

En büyük örneği kalite ve akreditasyon belgesine ilk sahip olanların Özel Hastaneler olmasıdır.

TAŞERON’a belirli kurallar çerçevesinde iş verilir.

TAŞERON’lar birbirleri ile rakiptir ve ölümcül fiyat rekabeti ederler, sonuçta işi alan kazanır.

Kaybeden ise 2. defa kendisine iş verilinceye kadar bekler yada batar..

2003 yılında Özel Sağlık Yatırımcılarına denildi ki, “Planlayan ve Denetleyen Sağlık Bakanlığı” olacak. “Sağlık Bakanlığı, dikey yapılanmayı ortadan kaldırarak entegre sağlık sistemini öne çıkaran bir yapılanmaya sahip” olacak.

Bu kamu iradesinin teşviki ile 270 özel hastaneden, 600 özel hastaneye ve yaklaşık 1500 civarında ayakta sağlık kuruluşuna ulaştı özel sağlık sektörü..

Görüldü ki, Sağlık Bakanlığı dikey yapılanma ve sunucu olma sevdasından vazgeçmedi..

Özel Sağlık Yatırımcılarının harcamaları, emekleri, zamanları, çoluk çocuğunun hakkı bugün taşeronluk sisteminde eriyip gidecek gibi gözüküyor…

2. KAPANACAK ÖZEL HASTANELER HANGİLERİ?..

Burada da 2 kritik var;

a) Hukuksal Olarak Planlama Net Olarak Tanımlı mıdır?

b) Orta Boy Hastaneler Kriterleri Nedir…

 

a) Hukuksal Olarak Planlama Net Olarak Tanımlı mıdır?

Bu konunun kritik ve hukuksal boşlukları olan bir durum olduğunu düşünüyorum…

Sağlık Bakanlığı’na planlama yetkisi kanunla veriliyor ama aynı kanun bu planlamanın uygulanmasından önce kriterleri belli olan bir yönetmeliğin çıkarılmasını şart koşuyor..

Var mı böyle bir yönetmelik?…

İstihdam ve Planlama Komisyonu kurulmasını, Özel Hastaneler Yönetmeliği’nde tanımlayarak bu yasal zorunluluğu yerine getirmiş oluyor muyuz?...

Bu tip hadiseler hukuki zemine taşındığında hukuk iptal kararı veriyor ve gerekçe olarak kanunla tanımlanan kriterleri gösteren yönetmelik çıkarılmamış diyor..

Yatırım yapan ve yapmak isteyen tarafların kriterleri net olarak gördüğü ve ulaştığı bir düzenleme, web sayfası, basılı doküman vs. olması daha güzel olmaz mı?

Hizmeti satın alanın orta boy hastaneler kapanır demesi hukuki sonuçlar ve tazminatlar doğurabilir.

Sektör hatırlarsa 2009 yılının Ekim-Kasım aylarında Planlama Yönetmelik Taslağı tartışmaya açılmıştı..

Bulmak isteyen Sağlık Aktüel Sitesinden taslağı bulabilir..

Özellikli Planlama Gerektiren Sağlık Hizmetleri 2011-2023 diye yayınlanan bir kitap var ama bu yayın bir eylem planıdır, kitaptır, hukuki norm belge olarak tanımlanamaz…

Bugüne kadar alınmış, uygulamada olan Planlama İstihdam Kurulu Kararlarını görebileceğimiz bir düzenleme, link vs. var mı?..

Kriterleri Planlama İstihdam Kurulu belirleyebilir ama belirlenen kurallar şeffaf olarak görülmelidir.

Uygulanan kriterleri özel sağlık sektörü de görsün, isterse yatırım yapsın, isterse yapmasın…

Ama bu konu da kriter belirlemek ise gerçekten zor…

Ve bu zorluğa en iyi örnek;

Sağlık Bakanlığı’nın 2012-2013 Yılları için yayınladığı Ek Kadro İlanıdır 

Bu ilan da tablo 3’de belirtilen 5 uzmanlık kadrosu (Beyin ve Sinir Cerrahisi,  Gastroenteroloji,

Nöroloji, Deri ve Zührevi Hastalıkları, Kardiyoloji) sadece 100 yataklı hastanelere verilirken bulunduğu ilde tek olan ve yatak sayısı 50 olan hastanelere de verilebilir denilerek bulunduğu ilde tek olan orta ölçekli hastaneler desteklenmiştir, şimdi onlara siz yok olacaksınız denebilir mi?..

Çünkü sağlık sosyal bir olaydır, devlet vatandaşın sağlık hakkına gereken özeni göstermek ile yükümlüdür.

Sağlık politikalarının; sağlık yatırımları açısından 2-5 yıl gibi kısa zamanlar için asimetrik farklılıklar göstermesi doğru mudur?

Hal böyle iken gelelim 2. alt başlığa…

 

b) Orta Boy Hastanelerin Kriterleri Nedir?..

Orta boy hastaneler;  50 yataklı hastaneler mi yoksa 100 yataklı hastaneler mi?..

Yoksa yatak sayısına bakılmaksızın deprem, yangın vb. bina güvenliği olmayan hastaneler mi?..

Teknolojik tıbbi cihaz ve yatırımı olmayan hastaneler mi?

Metropollerde bulunan 50 yataklı hastaneler mi?...

Nüfusu 200 bin ve altında olan şehirlerde kurulu bulunan hastaneler mi?..

Böyle bir uygulama ile büyükşehirlerde yaşayan vatandaşı özel hastane hizmetinden mahrum bırakmaz iken öyle iller ve ilçeler var ki, sadece bir özel hastanesi var ve orada yaşayan vatandaş özel hastane hizmetinden mahrum mu olacak?..

Bu uygulama hastane zincirlerine mi yarayacak yoksa tüm yatırımcılar eşit olarak mı etkilenecek?..

Her ilde bir baypass cerrahisi, onkoloji merkezi olmayabilir ama hastaların kolayca ulaşacağı ana uzmanlık dallarını (dahiliye, çocuk, kadın doğum, cerrahi vb.) içeren sağlık merkezleri neden olmasın?

Bu kriterler ne olacak soruları uzar gider.

Bu olay daha önce tıp ve dal merkezlerinde yaşandı…

Fakat sektör yaşadıklarını çabuk unutuyor!..

Onlara 31.12.2013’e kadar süre verildi.  

Süre sonunda olması gereken modelin ne olduğu net açıklanmadı.

Her toplantıda süre sonunda modelin ne olacağı soruldu, net cevap alınamadı…

Kamu otoritesine güvenenler birer birer tıp ve dal merkezlerini elden çıkardı…

Sonuç ne oldu?, sürenin bitimine 5,5 ay kala 2013 yılının Temmuz ayında yönetmelik değişikliği oldu, mantıklı bir model tarif edildi…

Olması gereken bu modeldi ama aylarca yatırımcıları yapılacak bu tarifi yapmayarak oyaladık. 

Kamu otoritesinin kararlılığına güvenip de elindeki merkezini, hastane zincirlerine kaptıranlar ise mağdur oldu!.. Ruhsatları bünyesine alan zincirler ise büyüdü!..

Bu sektörün yatırımcıları bunu hak etmiyor!,

Arzumuz,  tekrar buna benzer bir durumun yaşanmaması!..

Amacımız, tenkit etmek hiçbir zaman olmadı, yönetişim yapmak amacıyla gerekçeli durumları belirterek konuyu tartışmaya açmaktır.

William Shakespeare’in dediği gibi, “Sesini değil, sözünü yükseltmeli insan. Çünkü gök gürültüleri değil, yağmurlardır yaprakları yaşatan. “

Devlet hepimizin, hazine de hepimizin katkıları ile doluyor..

Öncelikle vatandaşa hata üreten, hak etmediğini alan, etik dışı tüm özel sağlık kurumları sistem dışında kalması hepimizin doğrusu..

Vatandaşın almaktan memnun olduğu bir hizmet varsa, onu da yok etmek yerine tarafların ortak menfaati noktasında birleştirelim..

Saygılarımla…

Dr. Feza Şen
Bursa Sağlık Kuruluşları Derneği
0 532 277 88 27
Mail: [email protected]
www.fezasen.com

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Sağlık Aktüel’e (www.saglikaktuel.com) aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazı sadece Sağlık Aktüel (www.saglikaktuel.com) tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir. İzinsiz kullanımlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.

Bu yazı toplam 11024 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim