• BIST 9722.09
  • Altın 2428.571
  • Dolar 32.5199
  • Euro 34.8
  • Ankara 21 °C
  • İstanbul 16 °C
  • Bursa 18 °C
  • Antalya 16 °C
  • İzmir 18 °C

Sağlık Bakanlığından muayenehanelere kısıtlama...

Hukuk Köşesi

 

 

turkan-demir.jpg

Özel Hastaneler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik 6 Ekim 2022 Tarihinde Resmi Gazetede Yayımlandı.

Resmi Gazete'de üç yeni yönetmelik yayınlandı. Bu değişikliklerden ise en çok dikkat çekeni muayenehane hekimlerine getirilen kısıtlama oldu. Bugün Sağlık Aktüel olarak siz sayın okurlarımızı bu konuda aydınlatmak isteriz.

Öncelikle Sağlık Bakanlığının bu düzenlemeyi neye istinaden ve hangi ihtiyacı karşılamak amacıyla hazırladığını anlamlandıramadığımı belirtmek isterim. Bir avukat olarak hukuki gereksinimlerini anlayamadığım bu değişikliğin Tıbbi değerlendirmesi için yazımızın sonunda Sevgili Dr. Feza Şen’in de kıymetli görüşlerini alacağız.

Yapılan değişikliği özetleyecek olursak, muayenehane hekimlerine, ilgili branşta boş uzman hekim kadrosu olan hastanelerle ve tıp merkezleri ile teşhis ve tedavi için yıllık sözleşme yapabileceğini söylüyor. Bunu ise boş kadronun olması şartına ya da sağlık kurumunun toplam kadro sayısının yüzde 15'ini aşmama şartına bağlamış. Bir başka değişle, Yönetmeliklerde, aynı branşta birden fazla hekimle sözleşme imzalanmak istenmesi durumunda ise ilgili branşın toplam kadro sayısının üçte birinden fazla uzman hekim ile sözleşme imzalanamayacağı belirtilmiş.

Oysa 1219 sayılı yasaya göre zaten mesleğini serbest olarak icra eden hekimler, Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmesi bulunmayan özel sağlık kurum ve kuruluşları, Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmesi bulunmayan vakıf üniversitelerinin yanı sıra, hizmet bedeli hasta tarafından karşılanmak ve Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan talep edilmemek kaydıyla, Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmeli çalışan bu tür sağlık kuruluşlarında da hastalarının teşhis ve tedavisini yapabilmekteydiler. Dolayısıyla gerçekleştirilen bu düzenleme değişikliği ile bir hak tesisi değil bir kısıtlamanın varlığı söz konusu.

Bu düzenleme açıkça temel hasta haklarından olan “hekim seçme hakkını” ihlal etmektedir. Oysa aşağıda da göreceğiniz üzere; hastaların bu temel hakkı ulusal ve uluslararası metinlerce de korunmaktadır.

“Hasta, hekimini özgürce seçme hakkına sahiptir.” (Lizbon Bildirgesi 1981),

“Hastalar, sağlık sisteminin işleyişi ile uyumlu olarak, hekimlerini veya diğer sağlık personelini ve sağlık kurumlarını seçme ve değiştirme hakkına sahiptir.” (Amsterdam Bildirgesi 28-30 Mart 1994 ),

“Hasta özel veya devlet sektöründe olmasından bağımsız olarak hekimini ve hastanesini veya sağlık hizmeti veren kurumları özgürce seçme ve değiştirme hakkına sahiptir. Hasta herhangi bir aşamada diğer bir hekimin görüşünü alma hakkına sahiptir.” (Bali Bildirgesi Eylül 1995),

“Yeterli bilgiye sahip her birey farklı tedavi prosedürleri (yöntemleri) ve tedaviyi verecek kişiler arasında seçim yapma hakkına sahiptir. Hasta, hangi teşhis ve tedavi yöntemin kullanılacağı ve doktor, uzman veya hastane seçimi konularında karar verme hakkına sahiptir. Sağlık hizmetleri, bu tedaviyi uygulayacak çeşitli merkezler (sağlık kurumları) ve doktorlar ile alınan sonuçlar hakkında bilgi vererek bu hakkın kullanılabileceğini temin etmelidirler. Bu hakkın kullanımını kısıtlayan tüm engeller kaldırılmalıdır. Doktoruna güvenmeyen bir kişi başka bir doktor talep edebilir(seçebilir).” (Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsü (Ana Sözleşmesi) Temel Dokümanı Roma, Kasım 2002),

“Sağlık müesseselerinde tatbik olunan usul ve kaideler mahfuz olmak üzere, hasta; tabibini ve diş tabibini serbestçe seçer.” (1960, Tıbbi Deontoloji Tüzüğü 5 inci Madde),

“Mevzuat ile belirlenmiş usullere uyulmak şartı ile hastanın, kendisine sağlık hizmeti verecek olan personeli serbestçe seçme, tedavisi ile ilgilenen tabibi değiştirme ve başka tabiplerin konsültasyonunu istemek hakkı vardır.” (1998, Hasta Hakları Yönetmeliği 9 uncu Madde),

“Yataklı tedavi kurumlarında mevcut her klinisyen uzmanın poliklinik hizmeti vermesine yönelik düzenleme yapılarak hastaların hekim seçmesine imkân sağlanır.”(2005, Yataklı Tedavi Işletme Yönetmeliği 8 inci Madde)

“Her hastanın sağlık sistemine uygun olması ve yetkili hekimin uygun görmesi halinde, kendisine sağlık hizmeti sunan kişi ve kuruluşu değiştirme hakkı bulunmalıdır.” (Hasta Hakları ve Sorumlulukları TS-12222-Nisan 1997)

“Hasta, mevzuatın belirlediği kurallara, tıbbi uygulamanın özelliklerine ve kurumun koşullarına göre hekimini seçmekte özgürdür.” (Hekimlik Meslek Etiği Yönetmeliği 22 inci Madde)

Görüldüğü üzere ulusal ve uluslararası metinlerde, hekim seçme hakkı çok açık ve net olarak ortaya konmaktadır. Peki bu durumda neden bir kısıtlama bir yönetmelik vasıtasıyla getiriliyor? Neye istinaden ve ne amaçla? Açıkçası ben de siz sevgili okurlarımız kadar merak içinde açılacak iptal davalarının sürecini izleyeceğim. Her ne kadar kısa sürede yürütmeyi durdurmaya yönelik kararların çıkacağına inansam da endişelerim de mevcuttur.

Şimdi ise Sağlık açıdan hizmetin gerektirdiği bir düzenleme miydi diye yanıt bulabilmek adına sözü kıymetli hocam Dr. Feza Şen’e bırakıyorum;

2008 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından uygulamaya konulan “Sağlıkta Planlama” hükümlerine göre  ülkemizdeki toplam hekim sayısının % 30’unun özel sağlık sektöründe çalışmasına izin verildi. O tarihten bu yana ikinci büyük kısıtlama da, 6 Ekim günü özel hastane ve özel sağlık kuruluşlarına kota getirilmesi yolu ile serbest çalışan muayenehane hekimleri için uygulamaya konuldu.  

Tam da bu noktada aklımıza gelen iki soru var.  1- Düzenlemedeki %15 ve 1/3 gibi rakamsal kota düzenlemelerindeki sınırlar hangi tıbbi araştırma ve/veya bilimsel kaynağa dayanıyor?  2- Bu kısıtlamanın hukuka uygunluğu nedir? Olayın hukuka uygun olmadığını avukatımız sayın Türkan Demir çok güzel özetledi.

Bu uygulamada göz ardı edilen temel husus ise hastaların hekim, sağlık kurumu seçme haklarının kısıtlanması yolu ile sağlık haklarının, tedaviye devam haklarının da kısıtlandığı hususudur. Serbest muayehane hekimi tarafından teşhisi konularak tedavi edilmek istenen bir hastaya, “ o hekim seni tedavi edecek bir kuruluş bulamıyor, sen başının çaresine bak mı” denilecektir.  Oysa yasalarımızda ; “hususi hastaneler, hastaların istedikleri hekimleri davete ve tedavinin bu hekimler tarafından yapılmasını kabule mecburdurlar” denilerek hasta hak ve özgürlükleri en üst safhada tutulmuştur.

Hekimler, “Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun” hükümleri doğrultusunda hizmet veren, mesleğini ve sanatını icra eden kişilerdir. Bu düzenleme ile hekimlerin sanatlarını kendi hür iradeleri ile verebilmesinin de önü kesilmiştir. Hekimlere yasalar ile tanınan çalışma hak ve özgürlükleri açısından da bu uygulama tartışmalıdır.

Ayrıca özel hastaneler ve özel sağlık kuruluşları istihdam sağlayan, vergi ödeyen, tüm işletme bedellerine katlanarak kamusal hizmet üreten kayıtlı işletmeler olduğundan, bu yapılan kısıtlama da ticari haklarına ayrıca bir kısıtlamadır.

Sağlık hizmetleri planlanırken muayene hekimliği sistemin asli değil tamamlayıcı bir parçası olarak nitelendirilerek kamu sağlık hizmetlerinin zafiyete uğramaması adına bu düzenleme yapılmış olabilir. Lakin ükemiz sağlık turizminde global platformda önder ülkeler arasında sayılırken, ekonomik olarak sağlık turizmi gelirleri önemli iken  bu uygulama; ülkemizin akademisyen, uzman, bilimsel yayınları ile önder olmuş hekimlerinin yurtdışına çalışmaya gitmelerini de teşvik eder bir hale gelmemelidir.

Tüm dünyada hekim açığı bilinen bir gerçektir. Dünya ülkelerinde bu gerçek ile hekim çalışma ve özlük haklarını yeniden düzenlemekte, yeni sağlık tasarımlarında hekimlerin bürokratik işlemlerle daha az vakit ayırmasına olanak sağlanmakta, sağlıkta dijital teknolojiler kullanılarak bir hekimin daha çok hastaya şifa olması hedeflenirken, ülkemizde hekimlere militarist yaklaşımla çalışma yeri ve düzeni belirlenmesinin sağlığa ve kamuoyuna bir faydası da olmayacaktır gerçeği hızlıca hissedilmelidir. 

Hekimler için “kılıç yaralarını, ok yaralarını tedavi edebilmişlerdir ama söz yaralarını tedavi ettikleri görülmemiştir“ denir. Bu uygulama hekimlerimizi yaralamaktan öteye geçmeyecek olup hızlıca serbest hekimlerin sadece özel hastanelerde değil şehir hastanelerinde, kamu hastanelerinde ameliyat yapmaları, hastalarını tedavi etmeleri sağlanmalı ve serbest hekimlerle gerekirse SGK’ da anlaşma yaparak vatandaşlarımızın daha çok hizmet almasına vesile olmalıdır.

Saygılarımla.

Av. Türkan Demir
05530821224
Mail:   [email protected]   &   [email protected]
Web:   www.burgachukuk.com

 

Sağlık Aktüel - www.saglikaktuel.com

saglikaktuellogo-001.png

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Sağlık Aktüel’e (www.saglikaktuel.com) aittir. İzin alınmadan aktif bağlantı kurulsa bile içerik kullanılamaz. Yapılan alıntılar için 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 36. maddesi uyarınca yasal işlem uygulanacaktır. 

Bu yazı toplam 4650 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim