• BIST 9915.62
  • Altın 2440.177
  • Dolar 32.4575
  • Euro 34.7559
  • Ankara 17 °C
  • İstanbul 16 °C
  • Bursa 14 °C
  • Antalya 19 °C
  • İzmir 18 °C

Bahar havasına kanmayın

Bahar havasına kanmayın
Amerikan Hastanesi Dahiliye Bölümü Dr. Bülent Yardımcı, "Bahar yorgunluğuna karşı beslenmedeki sebze ve meyve miktarı arttırılmalı, yağ miktarı düşürülmelidir." dedi.

Her mevsimin kendine özgü olarak daha sık görülen hastalıklara sahip olduğunu kaydeden Dr. Bülent Yardımcı, kışın üst solunum yolu enfeksiyonlarının, yaz aylarında ise bağırsak enfeksiyonlarının daha sık görüldüğünü söyledi.

Yardımcı, ilkbaharda ise havaların ısınmaya başlaması ve doğanın uyanışı ile beraber birçok insanın kendini daha iyi hissettiği bir döneme girdiğini belirterek, "Bunun yanında azımsanmayacak bir grup mevsim başında halsizlik, yorgunluk ve isteksizlik hissedebilir. Bahar yorgunluğu, halk arasında sık kullanılan bir terim olup, iklim değişikliğinin vücutta verdiği yorgunluk hissi olarak tanımlanabilir. Aslında birçok nedenin bir araya gelerek oluşturduğu bir tablodur" şeklinde konuştu.

Amerikan Hastanesi Dahiliye Bölümü'nden Dr. Bülent Yardımcı, yorgunluk hissinin yanında uyku düzensizliği, iştah azalması, kas krampları, eklem ağrıları ve bayanlarda adet düzensizliği gibi belirtiler de olabileceğini söyledi. Halsizlik nedenlerinin başında meteorolojik etkiler geldiğini dile getiren Yardımcı, "Mevsim geçişleri öncelikle hormonal sistemimizi etkiler.Vücudun yeni çevresel değişikliklere alışması ve hormonal sistemin yeniden dengeye girmesi zaman alır. Bu durum çevreye uyum sağlamamızı zorlaştırarak dış etkenlerden daha çabuk etkilenmemize neden olur.

Kış aylarında çoğunlukla daha hareketsiz bir yaşam sürüldüğünden ve alınan kilolardan dolayı ilkbaharla gelen hareketli yaşama uyum zorlukları olabilir. Yetersiz fiziki kondüsyon halsizlik nedenlerinden birisidir" ifadelerini kullandı.

Kirli hava, havadaki elektrik yükünün artışı ve iyon değişikliklerinin de yorgunluk hissine neden olan diğer etkenler arasında yer aldığını belirten Dr. Bülent Yardımcı, "Ani ısı değişiklikleri ise adaptasyon sistemimizi zorladığı için mevsim başında bizi en çok etkileyen nedenlerden birisi olarak sayılabilir. Mevsimin ruhsal etkileri en az fiziksel değişiklikler kadar önemlidir. Özellikle yoğun çalışan, stresi yüksek olan kişilerde ve depresyona eğilimi olanlarda yorgunluk hissi oluşabilir.

Aslında, bahar yorgunluğunun büyük şehirlerde yaşayanlarda, çevre kirliliğinin yoğun olduğu bölgelerde, düzensiz ve stresli yaşama sahip olan bireylerde, kötü beslenenlerde daha sık görüldüğünü söyleyebiliriz. Gözden kaçırılmaması gereken şey bahar yorgunluğu tablosunun uzun sürmediğidir. Sürekli yorgunluk ve genel durum bozukluğu bu belirtilerle seyreden ciddi hastalıkları düşündürmelidir. Tiroid hastalıkları, ciddi depresyonlar, kronik hastalıklar, kötü huylu hastalıklar atlanmamalıdır. Böyle durumlarda bir an önce doktora başvurulmalıdır" açıklamasında bulundu.

Dr. Bülent Yardımcı, bahar yorgunluğuna karşı alınacak önlemleri de sıralayarak, "Bahar yorgunluğunun önlemleri daha bahar gelmeden alınmalıdır. İlk yapılması gereken şey, beslenme düzeninin ayarlanmasıdır. Her zaman sağlıklı beslenmeyi önermekle beraber, çoğumuz kış aylarında daha kalorisi bol, taze sebze ve meyveden fakir bir beslenme programı uygularız. Bu tarz beslenmeler kilo almamıza neden olur ve kalorisinin yüksekliğine rağmen enerji açısından daha kötüdür. Öncelikle beslenmedeki sebze ve meyve miktarı arttırılmalı, yağ miktarı düşürülmelidir" dedi.

Bir öğünde çok miktarda yemek yerine, ara öğünlerin olduğu düzenli bir beslenme programı uygulanması gerektiğini kaydeden Yardımcı, katkı maddelerini fazla miktarda içeren, yoğun kalorili, tuz ve yağdan zengin, pasta, kek, cips, tuzlu kuruyemiş vb. gıdalardan uzak durulmasını önerdi. Yüksek oranda glukoz içeren tatlı yiyecek ve içeceklerin de daha az tüketilmesi gerektiğini ifade eden Dr. Bülent Yardımcı, açıklamalarını şöyle sürdürdü;
"Yeterli sıvı tüketimi de önemlidir. Günlük sıvı tüketimi ortalama 2 lt ve üstü olmalıdır.

Çoğunlukla da su tercih edilmelidir. Süt ve süt ürünleri de tüketilebilir. Kış aylarının diğer bir riski hareket azlığıdır. Hava şartları ve günün kısa olması hareketimizi kısıtlar. Yapılması gereken şey kış aylarında da özellikle yürümenin tercih edilmesi, imkan varsa spor yapmaya devam etmektir. Fakat günlük pratikte spor yapma oranının daha az olduğunu görmekteyiz. Kış sonuna doğru günün uzaması ve havanın biraz daha sıcak olmasından yararlanarak düzenli bir yürüyüş programı yapabiliriz. Hafta içinde fırsat buldukça, hafta sonlarında ise düzenli olarak yapılacak egzersizler ve spor aktiviteleri daha dinç olmamızı sağlayacaktır. Düzenli spor yapanlarda bahar yorgunluğunun daha az görüleceği muhakkaktır."

Dr. Bülent Yardımcı, ruhsal streslerin bahar yorgunluğunun diğer bir nedeni olduğunun altını çizdi. İş hayatının kış aylarında daha yoğun olmasının stres birikimine neden olduğunu kaydeden Dr. Yardımcı, fiziksel değişimlerin yaşandığı mevsim dönümlerinde sıkıntı hissi ve depresyona eğilimin arttığını ifade etti. Yardımcı, stresi azaltabilecek spor faaliyetleri, sosyal aktiviteler ve dış ortamda daha çok zaman geçirmenin yararlı olacağını belirterek, "Güneş ışınlarının ve aydınlığının ruhumuza olumlu etkileri olduğunu unutmamak gerekir. Uyku düzeninin sağlanması diğer önemli bir konudur. Alışık olduğumuz uyku düzenini değiştirmemeliyiz. Herkesin ihtiyacı olan uyku miktarı farklıdır.Bahar aylarına girerken uyku düzeni bozulabilir. Alışık olduğumuz saatte yatağa gitmemiz ve ihtiyacımız kadar uyumamız gerekmektedir. Az uyumak kadar, aşırı uyku durumu da kendimizi daha kötü hissetmemize neden olabilir" açıklamasında bulundu.

Amerikan Hastanesi Dahiliye Bölümü Dr. Bülent Yardımcı, alerji, kalp damar hastalığı, astım ve şeker hastalığı gibi kronik rahatsızlıkları olanların ise mevsim dönümlerine girerken doktor kontrollerini yaptırmaları gerektiğini vurgulayarak, şöyle konuştu;

"Çünkü bu hastalarda oluşabilecek komplikasyonlar, bahar yorgunluğu gibi algılanabilir. Ayrıca ilaç tedavilerinin yeniden düzenlenmesi ile bu dönemi daha rahat geçirebilirler. Destekleyici vitamin ve ilaçlar en çok merak edilen konulardan birisidir. Gerektiğinde bu ilaçlar kullanılabilir. Özellikle doğal ilaç olarak bilinen destek ürünleri kullanımının çok arttığı günümüzde bunların çoğunlukla kontrolsüz kullanıldığını görmekteyiz. Hangi destek ürünü olursa olsun daima doktora danışılarak kullanılması daha sağlıklı olacaktır."

Kaynak: Haber Kaynağı
Bu haber toplam 3184 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim