• BIST 9145.67
  • Altın 2324.19
  • Dolar 32.3676
  • Euro 34.9608
  • Ankara 14 °C
  • İstanbul 15 °C
  • Bursa 14 °C
  • Antalya 17 °C
  • İzmir 15 °C

Siz de sessiz kalp hastası olabilirsiniz!

Siz de sessiz kalp hastası olabilirsiniz!
Bir telefon geldi, “Mine Ablacığım, ben Hatice, gerçi sen beni tanımazsın...” diye başladı ahizedeki ses ağlamaklı, sonra kısa bir sessizlik, yutkunurcasına...

Koşmayın tempolu yürüyün

-Peki hocam halı saha maçlarıyla kalp krizleri arasında nasıl bir ilişki var?

Halı sahalar ortopedik travmalar yönünden birer tuzak. Normal çim sahada hafif bir esneme vardır, sakatlanma daha az olur. Halı sahada yer beton, üzerinde suni çim var. Diz ve ayak bileği yaralanmaları çok fazla oluyor. Ortopedik travmalar beklenenden çok fazla oluyor. Ayrıca şu var; belli bir yaşın üzerinde bir insan, gençliğinde futbol oynamış, çok iyi sporcuymuş, ama 10-15 yıldır muntazam spor yapmıyor, bir an aklına geliyor, “Arkadaşlarla maç yapayım” diyor. Futbol yarışmacı bir spordur. O aktivite içinde sürekli bir yarışma söz konusudur. Dolayısıyla sporcu kendini kontrol edemez. Oysa spor bir antrenman olayıdır. Hiç antrenmanı olmayan, performansı düşük olan bir insan maksimum performans kullanıp maçta kendini göstermek istiyor. Belki 2 sene sonra kalp krizi geçirecek bir hasta, fizyolojik sınırlarını zorladığı için orada kalp krizi geçirebilir. Arkadaşınızın olayı da o... Sessiz kalp krizi döneminde aslında o halı sahaya gitmeseydi, o gün spor yapmak adına, normal yürüyüş yapsaydı, hafif jogging yapsaydı, yüzseydi, bir gün göğsüne bir ağrı gelecekti, doktora gidecekti ve kurtulacaktı. Ama kendi fizyolojik sınırlarını zorlayan bir spor yaptığı için yaşamını yitirdi.

5 km’yi 45 dakikada yürüyün

-Sağlıklı olanlar için halı sahada maç yapmanın bir tehlikesi var mı peki? Yerdeki çimler doğal değil mesela, bunun bir etkisi olabilir mi?

Hayır, yok. Mehmet, Allah bilir son 1 yıl içinde hiç futbol oynamamıştı. Sevinciyle gitti. Yani antrenmanı olmayan, performansı düşük bir insan, yarışmacı bir sporda fizyolojisini maksimum zorluyor. Potansiyel olarak hastalık var ama daha belirti vermemiş. 2-3 sene sonra belirti verecek hastalık, o gün onun ölüm nedeni olabiliyor.

-Artık hep koşmayın yürüyün deniyor...

Biliyorsunuz jogging’i keşfeden Cooper, jogging yaparken öldü. Bu yüzden biz sağlıklı olup da spor yapmak isteyenlere hızlı yürüyüşü öneriyoruz. Hızlı yürüyüşün kuralı da şu; normal bir insan 5 kilometreyi 1 saatte yürür. Biz 5 kilometreyi 45 dakikada yürümeyi tavsiye ediyoruz. Bu tempoyla her gün yarım saat yürüyebilirsiniz ya da gün aşırı 1 saat.

-Nabız kaç olmalı efor sırasında?

Bir defa nabzın 100’ün üzerine çıkmasını istemiyoruz. Normal bir insan yürüyüşe başladı, nabzına baktı, 80... Eğer yürüyüşü 80’le bitirirse hiçbir işe yaramaz. En azından artı 20 olması lazım. 70 ise 90 yani... Ama 100’ün üzerine çıkmasını istemiyoruz. Çünkü kalp çok fazla oksijen talep ediyor. Ve o artık yarışmacı bir sportif aktivite haline geliyor. Yani kalp sağlığı yönünden tedavi edici, rehabilitasyon amaçlı olmuyor. Ayrıca fizyolojik sınırları zorluyor.

Filler niye uzun yaşar?

-Kalp çok fazla oksijen harcıyor dediniz...

Hangi insan çok uzun ömürlüdür? Nabzı daha yavaş olan. Şöyle söyleyeyim; fare 2-5 yıl yaşar. Kaplumbağa 200 yıl yaşar... Neden? Farenin kalbi 200-220 atar, kaplumbağanın kalbi 25-30... Filin kalbi de çok yavaş atar. 80-100 yıl yaşar. Nabzınız ne kadar yavaş atıyorsa o kadar uzun ömürlü oluyorsunuz. Bunu ilaçlarla (beta blokerler) sağladığımız gibi yogayla yapılan derin gevşeme sırasında da nabız yavaşlar. Hint felsefesinde inanılan şudur; insanın yer yüzündeki nabız sayısı bellidir, dolayısıyla nabzınız ne kadar hızlı atıyorsa o kadar kısa yaşıyorsunuz, ne kadar yavaş atıyorsa o kadar uzun yaşıyorsunuz. Şaka gibi ama doğru işte.

-Yormuyoruz çünkü kalbimizi...

Evet... Beyefendi Ağrı milletvekili... Ağrı Dağı’nda kağıttan top yapıp oynamış çocukken. Şimdi damarlarında bir stent var, 42 yaşında ve günün ortasında tenis oynuyor. Kardeşim sen çocukken tenis mi oynadın? ‘Spor kalbe iyi gelir’ diye 40-45 yaşında bir stendin varken, günün ortasında, güneşin altında tenis oynarsan, bu felaketi davet etmek olur. Sonra adam gidiyor New York’a, Central Park’ta 70 yaşındaki dedeyi koşarken görüyor. Sor bakayım önce, dede kaç yaşından beri koşuyor. 10 yaşından beri... Ama sormuyor, geliyor İstanbul’a, “Ben de koşacağım” diyor. 36 yaşında bir kardiyolog arkadaşımız böyle jogging yaparken öldü.
 


O gün çok gol atmıştı ama...

Yıl 2004, MediaCup’ta Vatan finalde Dünya Gazetesi’ne yenilip birinciliği kaçırmış. Takımda bizim gazetede yeni işe başlayan Mehmet de var. Üstelik bayağı da gol atmış. Gözlerindeki ışıltıdan belli zaten... Foto muhabiri arkadaşım Mert İnan bulup yolladı bu fotoğrafı. Son maçı unutulmayacak o kesin, ama bu final maçını unutmayıp onu yad edecek de çok arkadaşı var Mehmet’in. Hem bizim takımda hem de rakip takımlarda! O kadar çok seveni vardı ki...

Mine Şenocaklı

Kaynak: Haber Kaynağı
Bu haber toplam 7154 defa okunmuştur
Haberin Devamı 1 2 3 4  
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim