Bakan Akdağ: Katkı payı 10 TL'nin altında, insaf kardeşim

Akdağ, hastanelerde katkı payının 10 TL'nin altında olduğunu belirterek, 'Alınan katkı payları' diye bir bardak suda fırtına koparılmaya çalışılan rakamlar ise 10 liranın altındadır. 100 liradan, 500 liradan, 10 bin liradan bahsetmiyoruz, insaf kardeşim,

Akdağ, TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen, Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşların 2012 yılı bütçesi üzerindeki eleştirileri cevapladı. Koruyucu sağlık hizmetlerine bütçeden, iktidara geldikleri döneme nazaran 3 kat fazla pay ayırdıklarını anlatan Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu paraları ayırırsanız, bu paralarla birlikte personeli organize eder, yeni düzenlemeleri yaparsanız bugün ulaşılabilen sonuçlara ulaşırsınız. Sağlık sisteminde insanların para vermeden diyaliz hizmeti alamadığı, para vermeden organ nakli yaptıramadığı günler vardı ama AK Parti iktidarıyla geldiğimiz nokta şudur; vatandaşlarımıza sesleniyorum, Türkiye'nin neresinde olursanız olun, acil bir hastanız olduğu ya da yoğun bakımlık hastanız olduğu zaman hangi hastaneye giderseniz gidin sizden para talep edilmez. Burada özel sektörün bir mecburiyet var. Türkiye'de özel sektör olarak hastanecilik yapıyorsanız, acil hastaya hizmet vermek zorundasınız. 'Alınan katkı payları' diye bir bardak suda fırtına koparılmaya çalışılan rakamlar ise 10 liranın altındadır. 100 liradan, 500 liradan, 10 bin liradan bahsetmiyoruz, insaf kardeşim, insaf.''

"İZMİR'İN SUYUNDA ARSENİK ORTADAN KALKTI"

Akdağ, kendi ceplerinden para harcayarak sağlık hizmeti alanların sayısının da oldukça düştüğünü vurgulayarak, ''İyi saatte olsunlardan haber alanlara haber veriyorum; Ankara'da şebeke suyunda hiçbir zaman arsenik seviyesi normal değerlerin üzerine çıkmadı. Evet, bir dönemde İzmir'in suyunda belediyenin yanlış politikaları sonucunda yüksek oranda arsenik vardı ama hükümet olarak verdiğimiz destek sayesinde bu risk de ortadan kalktı.'' diye konuştu.

Akdağ, Türkiye'nin son 9 yılda önemli bir süreçten geçtiğini ve insana bakış açısının değiştiğini vurguladı. 'Sağlıkta Dönüşüm Programı'na destek veren herkese teşekkür eden Akdağ, ''Sağlık çalışanlarımız, dönüşüm programının ruhunu içselleştirememiş olsaydı, bu büyük dönüşümü gerçekleştiremezdik. Bu süreçte en büyük teşekkürü halkımız hak ediyor. Türk milleti, kendisine sunulan hizmeti büyük kadirşinaslıkla kabul etti, bize destek verdi.'' dedi.

Geçmişte de sağlıkta sosyalizasyon adına yapılan çok hayırlı işler olduğunu belirten Akdağ, ''Ancak son çeyrek asırlık tarihimiz yapılamayan işlerle doluydu. Biz bu dönüşümü 'herkes için sağlık' prensibini esas alarak, insan odaklı ahlaki anlayışımızla başardık.'' şeklinde konuştu.

''Vatandaşların, bir ambulansa hastasını koyabilmek için cebinden para vermek zorunda kaldığı günler'' yaşandığını anlatan Akdağ, şöyle devam etti: ''Köyden kızakla hastasını ilçeye indirmek zorunda kaldığı günler vardı. Bu ülkenin emekçileri, 'sen işçisin, şu hastaneye giremezsin', 'sen memursun, bu hastaneye giremezsin' denilen günleri yaşadı. Özel hastaneler, serbest eczaneler, sadece uzaktan bakılan bir çile döneminin simgeleriydi. Doktorların yüzde 90'ının sistemden dolayı muayenehane çalıştırmak zorunda olduğu günlerdi. Hastanız sırtınızda, eciş bücüş bir şekilde muayenehane merdivenlerinden çıkardığınız günlerdi o günler ki sonrasında hastanede hizmet alasınız. Bugün performans sistemine, tam gün yasasına karşı çıkanlar bunu unutmuş görünüyorlar. Evet, tam gün çalışma olsun. Üniversite hastanesinde çalışırken, ayrıca muayenehane olmasın. Ondan sonraki kısmını tartışabiliriz. Performansı nasıl adaletli dağıtacağız, bunu tartışabiliriz ama bazı dostlar biz 'performans' dediğimizde 'dağıtalım gitsin' diyorsa, bunda da yokuz açıkçası. Adaletli performans sistemiyle hekimlerin haklarının kendilerine verildiği, vatandaşın cebinden para harcamadığı bir sistem oluşturduk. Elbette bu sistemin aksayan yönleri olabilir. Bu yeni sistem, geçmiş dönemlerdeki zulmün kaldırılmasıyla ortaya kondu. Bu zulüm dönemi bir daha geriye gelmeyecek.''

Akdağ, performans sisteminin ardından, hekimlerin hastalara ayırdığı zamanın daha da arttığını ifade etti. Bazı milletvekillerinin, ''sağlık hizmetlerine yeteri kadar kaynak ayırmadığımızdan ya da önem vermediğimizden yakınıyor.'' diyen Akdağ, bakanlığın uygulamalarında en iftihar edilecek şeyin koruyucu sağlık hizmetlerine verilen önem olduğunu vurguladı.

Akdağ, ayrıca, 112 Acil hizmetlerin de eleştirildiğini anımsatarak, göreve geldiklerinde ambulans ile taşınan hasta sayısının yılda 350 bin olduğunu, bugün bu rakamın 2 milyon 700 bin kişiye yükseldiğini ifade etti. Akdağ, ''Muhalefet vekillerinden bana söz atanlar, seslerinin buradan duyulmadığını bilmiyorlar ama onlar gür sesleriyle bütün seçim dönemlerinde vatandaşın karşısına çıkarak, şikayet ediyorlar bizi. Bugün bakıyoruz arkamızdaki halk desteği yüzde 34, sonra yüzde 47, en son 49, bugün anketlerde de 50'nin üzerine çıkmış durumda. Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz.'' şeklinde konuştu.

TÜİK'in yaptığı ankette, Türkiye'de sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranının yüzde 73 civarında olduğunun görüldüğünü anlatan Akdağ, şöyle konuştu: ''Bu çıtayı yüksekte tutmak, vatandaşın memnuniyetini daha artırmak için bu bütçeyle hayırlı hizmetlerimize devam edeceğiz. Elimde, uluslararası kaynaklar var. Buraya 2-3 bin satan gazetelerle çıkan oluyor. British Medical Journal'ın başlığı, 'Türkiye sağlık sistemi. Geri kalmışlıktan liderliğe', OECD Raporu 2008'te ise 'Türkiye'deki sağlık sistemin bütün ülkelere çok şey öğretebileceğinden, sağlığın mali durumunun mükemmel bir şekilde işlediğinden bahsediyor.''

Akdağ, 1998 yılında kayıtlı tifo vakasının 30 bin 264, 2011'de 26, yine 1998'de kayıtlı sıtma vakasının 36 bin 842, bugün ise sıfır olduğunu söyledi.

Anne ve bebek ölümlerinde de önemli oranlarda düşüşler yakalandığına dikkati çeken Akdağ, ''Belki burada kürsüye çıkıp cambazlık yapabilirsiniz ama rakamlar gerçeği söyler, gerçek yüzüne çarpılır, söylediklerinizden utanırsınız. İnsanımızın sağlığına hizmet etmekten doymayacağız.'' dedi.

Manşetler

YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILDI