Mustafa Yılmaz'ın yazısı;
Geçen cumartesi günü(14 Ağustos) bu sütunlardaki yazımda 9 Eylül Üniversitesi Hastanesi(DEÜ) kantininde yaşadığım bir olayı anlatmıştım.
“Başhekimin tuhaf sandalye talimatı” başlıklı yazımda hasta ve yakınlarının kullandığı kantin önündeki sandalyelerin toplatıldığına değinmiştim.
Hem de bu sandalyelerin üzerlerinde oturan varken kaldırılıp taşındığını yazmıştım. Bunu da “başhekimin emri olduğunu” söyleyerek yaptıklarını anlatmıştım.
Başhekimin işi gücü bırakıp böyle bir talimat verdiğine inanmak istemediğimi ama ortada da büyük bir sorun olduğunu ifade etmiştim.
Gerçekten de Başhekimin bırakın böyle bir talimat vermeyi böyle bir uygulamadan haberi bile yokmuş.
Çünkü yeni başhekim zaten göreve başlayalı henüz 10 gün olmuş.
Yazının çıktığı gün DEÜ Hastanesi Basın Danışmanı Nalan Ülker aradı.
Başhekim Prof. Mehmet Refik Mas’ın bazı bilgiler vermek üzere davet ettiğini söyledi.
Beni odasında ağırlayan Başhekim Mas öncelikle teşekkür ederek kantinde yaşananların bilgisi dahilinde olmadığını ama hemen müdahale edeceğini söyledi.
Gazetecilik tabiri ile “yazımın ses getirmesi” yani dikkate alınması, dahası aktardığım sorunun hemen çözülmesi beni mutlu etti.
Fakat asıl anlatmak istedim konu bunlar değil. Başhekim Mas, öyle ilginç bilgiler verdi ki “iyi ki o yazıyı yazmışın ve gidip kendisiyle tanışmışım” dedim.
Prof. Mehmet Refik Mas geriatri(yaşlılık hastalıkları) uzmanı.
Duyunca ben de şaşırdım ama Türkiye’de sadece 41 geriatri uzmanı varmış. İzmir’deki tek geriatri uzmanı da oymuş.
Yoğun yaşlı nüfusun var olduğu ve tüm Türkiye’de emekli olanların kalan ömürlerini geçirmek için tercih ettikleri kentlerin başında gelen İzmir’de sadece bir geriatri uzmanı olması gerçekten üzücü bir durum.
Başhekim Mas, DEÜ Hastanesi’ndeki geriatri bölümünü daha da büyüterek en kısa zaman birkaç uzman doktoru daha burada görevlendirmeyi planlıyor.
Umarım bu hedefine ulaşır. Çünkü İzmir için en gerekli sağlık kuruluşlarının başında geriatri merkezleri geliyor.
DEÜ Hastanesi’nde 265 Profesör, 98 doçent, 49 yardımcı doçent, 22 öğretim görevlisi, 85 uzman doktor 500 asistan doktor, 757 hemşire her gün sağlık dağıtıyor.
Merhum hayırsever Salih İşgören’in, DEÜ Sağlık Kampusü’nde inşa ettirdiği Çocuk Hastanesi de Nisan 2012’de hizmete girdi.
5 katlı çocuk hastanesi de, 135 yatak kapasitesi, 14 poliklinik, 7 servis ve 7 yoğun bakım ünitesi ile İzmir’de sektöre can verecek yeni merkezlerden birisi oldu.
DEÜ Hastanesi İzmir’de sağlık alanında ciddi bir yük taşıyor. Günlük poliklinik sayısı 3228. Kontrol muayeneleri ile birlikte bu sayı 4500’ü buluyor.
2011’de 1 milyon 114 bin hasta poliklinik hizmeti almış. Bu yılın ilk 7 ayında bu sayı 688 bine yaklaşmış.
Bir yılda bu hastanede 60 binin üzerinde hasta yatarak tedavi oluyor. Hergün 188 hasta ameliyat ediliyor. Her yıl 1300’e yakın bebek bu hastanede “hayata merhaba” diyor.
En önemlisi de ne biliyor musunuz? Başhekim sağlık sorunu yaşayanları bu hastaneye ısrarla davet etmesi.
Prof. Mas, “Kimsenin hasta olmasını istemeyiz. Ancak ihtiyaç duyanlara kapımız sonuna kadar açık. Kendilerine güler yüzle ve tüm kolaylıkları göstererek en iyi hizmeti sağlama sözü veriyoruz” diyor.
Bugüne kadar pek çok devlet hastanesi ile ilgili haber ya da köşe yazısı yazdım. Yazılan haberleri okudum.
Devlet hastanelerinin yetkilileri yoğunluktan şikayet edip hep kapasitelerinin üzerinde çalıştıklarını ve hastaların bir bölümünün başka sağlık kuruluşlarına gitmeleri gerektiğini söyler.
Fakat ilk defa bir devlet hastanesinin hem de üniversite hastanesinin başhekimi hastaları davet ediyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde hiçbir şeyden yakınmayan ve hastalara “külfet” gözüyle bakmayan bir anlayış var.
Umarım bu anlayış tüm İzmir’deki hatta tüm Türkiye’deki devlet hastanelerine yayılarak örnek olur.
