Kanser, dünyada ve ülkemizde kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci sırada görülen ölüm sebebi. Ancak kafaları kurcalayan bir soru var. O da; `Tedavi edilebilir mi?` şeklinde... Erken tanı ve doğru tedavi ise çok önemli:
Evet... Tıp alanındaki ilerlemeler ve keşifler sayesinde kanser artık tedavi edilebilir bir hastalık. Yine de kaba bir deyişle, her üç kişiden biri hayatının bir döneminde kanserle karşılaşıyor ama yaklaşık sekiz kişiden biri kanser nedeniyle hayatını kaybediyor. Yani her kanser ölümle sonuçlanmadığı için, kanserden ölüm sıklığı, kanser görülme sıklığını yansıtmamaktadır. Gelişmiş ülkelerde kanser görülme oranı yüz binde 400 civarındadır. Bizde ise bu oran yüz binde 200 civarında tahmin edilmektedir. Bu da her yıl yaklaşık 150 bin yeni kanser hastası demektir. Medical Park Bursa Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Güven Atasoy, kanser hakkında merak edilenleri yanıtladı:
Kanser nasıl oluşur?
Normalde, canlıların vücudundaki hücrelerin pek çoğu, çoğalır, ömürleri tamamlanınca da ölüp yerlerini yeni hücrelere terk eder. Bu düzen, hücrelerin çekirdeklerinde bulunan kromozomlar üzerine yerleşik genlerin komut ve yönetimindedir. Eğer hücreler doğru olmayan komutla yönlendirilirse, işlevlerindeki normalden sapmalar yaşamın düzenini bozarak kanseri de içeren birçok hastalığa sebep olur. Kanserli dokunun hücreleri kontrolsüzce çoğalır. Bu nedenle, kanserin başlayışını araştıran son yıllardaki çalışmaların büyük bir grubu hücrenin içyapı ve işleyiş şekline yönelmiştir. Bu çalışmaların sonuçlarına göre, kanseri `başlatıcılar` ve `baskılayanlar` arasındaki uyumun bozulması hücrenin kanser hücresine dönüşümünü gerçekleştirmede olasıdır. Başlatıcılar hücrede bulunan fakat baskı altında tutulan kanser yapıcı genler, hücre ölümsüzlük genleri ve hücre büyüme faktörleridir. Hücrenin kanser hücresine dönüşünü baskılayanlar tümör baskılayıcı genler, planlanmış hücre ölümünü düzenleyen genler ve hücre büyüme faktörlerinin baskılayıcılarıdır. Başlatan etken ne olursa olsun sonuçta normal hücrelerden önemli farklar gösteren kanser hücreleri oluşur. Normal hücrelere oranla daha az özelleşmiş, sınırsız çoğalma ve doğal bağışıklık olanaklarından kaçabilme yeteneklerine sahip kanser hücreleri önce bulundukları dokuya sığamayarak bir kitle, bir süre sonra vücudun başka dokularına giderek yeni kitleler (metastaz) yaparlar.
Nasıl korunacağız?
Kanser oluşumu için risk taşıdıkları düşünülen bu faktörlerden insanda ve laboratuvar araştırmalarında kanserle bağlantısı gözlenmiş olanlar kabul edilebilir, fakat kanserle bağlantısı kanıtlanmamış olanlar şüpheli risk faktörleridir. Ancak bu gözlem, araştırma ve görüşler yüksek riske sahip olanların mutlaka kanser olacakları ya da düşük riskli olanların kanser olmayacakları anlamını getirmez. Hücrelerin yapısı ve çalışmasından köken alan kişisel risk faktörleri kontrol edilemeyeceği için korunmak mümkün değildir. Kişisel faktörlerin önde gelenleri yaş, zaman ve ailedir. Yaş ve zaman hiçbir zaman kontrol edilemez ve bu nedenle korunamaz. Ancak, ailesel risk faktörlerine karşı bazı önlemler alınabilir. Büyükbaba ve büyükanneden başlayarak anne, baba, kardeşler, amcalar, dayılar, halalar, teyzeler ve ilk kuşak kuzenleri içine alan bir liste yapılır, eğer bir tanesinde kanser varsa, tipi ile birlikte kaydedilir, iki taneden fazla kanser çıkarsa bu konudaki bir uzmanla görüşülmelidir. Çevreden köken alan çevresel risk faktörlerini kontrol edebilmek için geniş olanaklar vardır. Bu grup faktörler arasında yaşanan çevrenin getirdiği riskler yanında önde gelenler besinler ve beslenme şekli, sigara önde olmak üzere diğer bazı alışkanlıklar ve radyasyona maruz kalmadır. Bunlardan başka hormonların dengesini dıştan müdahaleler ile bozmamak gerekir. Güneşin ultraviyole ışınları, özellikle iş yerleri ile bağlantılı bazı kimyasal maddeler ve kanserlerde rolü olduğu düşünülen virüsler dikkate alınmalıdır.
Erkek ve kadın farklı hissedebiliyor
Haberci belirtileri olmayan fakat yüksek riskli olan erkek ve kadınlarda kanserin erken teşhisi için bazı öneriler, zaman zaman bazı değişiklikler göstermekle beraber, temel olarak güncelliğini korumaktadır:
Yaş 20-39 (kontrol aralığı 3 yıl): Kadınlarda; ağız boşluğu, tiroit bezi, lenf bezleri ve yumurtalıklar önde gelmek üzere genel muayene ve ayrıca memelerin her ay kendi kendine kontrolü, PAP testi Erkeklerde; ağız boşluğu, tiroit bezi, lenf bezleri, testisler ve prostat önde gelmek üzere genel muayene.
Yaş 40-50 (kontrol aralığı 1 yıl): Kadınlar için yukarıdakilere ek olarak makattan tuşe ile muayene ve memelerin doktor kontrolü, kontrol aralığı 1-2 yıl olarak mamografi, ayrıca menopoz döneminde kürtaj ile rahim kontrolü. Erkekler için yukarıdakilere ek olarak makattan tuşe ile prostat muayenesi.
Yaş 50 ve üzeri (kontrol aralığı 3-5 yıl): Kadınlarda yukarıdakilere ek olarak dışkıda kanama testi, kalın barsak endoskopisi ve mamografi. Erkeklerde yukarıdakilere ek olarak dışkıda kanama testi, gerekirse kalın barsak endoskopisi.
KANSERİN 7 HABERCiSi
Kanser için bütün ülkelerce kabul edilmiş özel tehlike işaretlerinin, diğer bir deyimle kanserin 7 habercisinin;
•Bağırsak ve mesane alışkanlıklarının değişiklikleri,
•İyileşmeyen yaralar,
•Zamansız kanama ve akıntı,
•Meme veya başka yerde sertlik,
•Hazımsızlık veya yutma güçlüğü,
•Benler veya bir siğilin belirgin değişikliği,
•Hırıltılı öksürük veya ses kısıklığı belirtilerinden her hangi birinin varlığında kişiler bir doktora başvurmalıdır.
Evreleri önemse
Kanserden mutlak korunma söz konusu olmadığına ve tüm kanserleri engelleyecek bir aşı henüz bulunmadığına göre, kanserde erken tanı elimizdeki belki de en önemli silah olma özelliğini korumaktadır. Her kanser tipi ayrı özellikler göstermekle beraber, genellikle kanser hastalığının gidişi dört klasik evreye ayrılır:
Evre I: Kanser, başladığı yerde sınırlı kalmıştır.
Evre II: Kanser, başladığı ortamdan etrafındaki dokulara doğru ilerlemiştir.
Evre III: Kanser, bölgesel dokulara ve lenf bezlerine tam yayılım vardır.
Evre IV: Kanser, diğer dokular ve organlara ulaşmıştır ve metastaz denilen olay gelişmiştir.
Kanserde erken tanı tedavi şansını arttırır ve tedaviyi kolaylaştırır, doku ve organ kaybını önler, tedavi giderlerini ve ölüm oranlarını düşürür. Bugün sıklıkla görülen birçok kanserde erken tanı gerçek anlamda hayat kurtarmaktadır. Erken tanı için belirli aralıklarla sağlık kontrolü yalnız kanser için değil, genel sağlık için uygulanması gerekli olan görüştür.
Farkındayız, kanseri yeneceğiz...
Bilgi eksikliği, korku ve ihmal gibi nedenlerle insanların doktora zamanında başvurmamaları kanserin tedavisini güçleştirir. Hepimizin, adını ağzımıza almaya korktuğumuz hastalıkların başında gelir kanser. Açıkçası benim de böyleydi... Biz ne kadar ağzımıza almasak da kanserin adını duymamızı hiçbir şey engelleyemiyor. Bir gün bir yakınımızın kapısını çalıyor... Ve belki de bir gün bizim kapımızı çalacak! Kanseri araştırmayan bir insan için bunun ne denli korkutucu olduğu aşikardır. Ancak, araştırınca ve gelişen tıp teknolojisinin de tesiriyle bu hastalıktan da artık eskisi gibi korkmanın manasız olduğunu gördüm. Buna rağmen yine de halk sağlığı yönünden kanserin önemi; bazı kanser türlerinin sık görülmesidir. Bu açıdan bakıldığında kanser dünyanın ve ülkemizin en önemli sağlık sorunları arasında yer almaya devam ediyor. Kanserle savaşabilmek, zararlarını azaltabilmek için halka hastalığın önemini ve kanserle savaş yollarını anlatmak gerekiyor.
Çare zakkum tenceresi mi?
Suiistimale son derece açık bir konu olmasından dolayı, bugün her ülkede, hiçbir bilimsel temeli olmayan ve araştırmalara kapalı yöntemlerle kanserde şifa sağladığını iddia eden kişiler bulunduğunu itiraf etmek gerekiyor
Uluslararası Kanserle Savaş Birliği`nin açıklamasına göre, Kuzey Amerika ve Batı Avrupa ülkelerinde dahi kanser hastalarının %50 kadarının etkinliği kanıtlanmamış yöntemleri kullandıkları sanılıyor. Bu yöntemler bilimsel yöntemlerin yerine veya onlara ek olarak kullanılıyor ve bu uygulamalar çok defa doktorların bilgisi dışında yapılıyor. Bu kişiler, doğal ürünleri uyguladıklarını, ürünlerinin yan etkilerinin olmadığını, bu ürünlerin hastaların savunma mekanizmalarını harekete geçirdiğini, ürünlerinin her çeşit habis hastalığa ve ayrıca bu gruptan tamamen ilgisiz diğer birçok hastalığa etkili olduğunu iddia etmektedirler.
CİDDİYE ALMAYIN
Bir sır veya mucize olan tedaviyi, buluşları çalınabileceği için, yalnız kendilerinin verebileceklerini ifade ederler, tedavi ile şifa sağladıkları eski hastalarından mektuplar ve şahitlere sahip olduklarını ileri sürerler, tanınmış kişileri bu düşünce ve yöntemlerin destekleyicisi olarak gösterir ve başarısızlıklarını yönteme değil, hastaya yüklerler. Klasik tıbba karşı ciddi bir sorun olan bu uygulamalara hastaların yaklaşımı için çeşitli nedenler var. Önde gelen neden korkudur. Çünkü, genelde kanser birçok kişiye göre kısa sürede ağrılı ölümle eş anlamlıdır ve doktorun iyileşme için güvence veremediği durumlarda korku daha çok artar. Ayrıca, klasik kanser tedavisi şekil bozukluğu, yanık, bulantı ve kusma, saç dökülmesi seksüel yetmezlik endişesi ve bağışıklık sisteminin bozulması gibi sonuçlara da varabileceğinden, hasta bilimsel tedavi süresince kendisinin yapabileceği çok az şey olduğunu düşünerek tedavi ve iyileşme yolunda daha aktif olacağı olanakları sunan yöntemleri tercih edebilmektedir.
UZMANDAN ŞAŞMA
Ancak, bu kişiler, bu çare ve yöntemler şifa sağlayamadıkları gibi, ayrıca, kalifiye bir doktorun tedaviye başlayarak şifa elde etme zamanını ve şifa olanağını da azaltırlar. Bu nedenlerle, kanserin ne olup/olmadığını ve bilimsel tıbbın ne olduğunu ve ne yaptığını çok iyi bilmek gerekir. Her ne kadar `doğaya dönüş` günümüz modası olsa da bilim ve teknoloji inançsızlığını da kabul etmek mümkün değildir. Bu alanda ileri düzeyde olan ülkelerde kanserin gerek tanı gerek tedavi olanakları için milyarlarca dolar sarf edilirken, sorunu mutfakta kaynayan ısırgan otu veya zakkum tenceresi, öldürülen kaplumbağa kanı ve benzeri kanıtlanmamış çareler ile çözmek mümkün değildir. Kanser tedavisi konunun uzmanları olan doktorlar tarafından yapılmalıdır. Bilim ve akıl yolundan sapmak, yalnızca zaman kaybına ve bilimsel gerçeğin ışığından uzaklaşmaya yol açar.
Tedavide geç kalmayın...
Kanserde erken teşhis tedavi şansını arttırır, kolaylaştırır, doku ve organ kaybını önler ve sakatlık bırakmaz, tedavi giderlerini azaltır. Kanserde daha güvenilir teşhis yöntemleri ve daha etkili tedavi şekilleri her geçen gün yeni bir aşama göstermektedir.
Cerrahi Onkoloji: Genellikle organ kanserlerinde ilk tedavi seçeneğidir. Bu tedavide kanserli doku ve yöresel lenf bezleri ameliyat ile çıkarılır.
Radyasyon Onkolojisi: Kanserli doku ve yöresel lenf bezlerindeki kanser hücrelerinin çoğalmasını önleme ve öldürülmesine yönelik radyoaktif ışınlama tedavisini uygulayan uzmanlık dalıdır.
Tıbbi Onkoloji: Kanser ilaçlarını uygulayan uzmanlık dalıdır. Ayrıca kanserlerin bir grubu yalnız ilaçlarla tedavi edilebilmektedir. Tıbbi onkoloji uzmanlığının tedavide kullandığı ilaçların sayısı, alanı ve uygulama yöntemleri gün geçtikçe genişlemektedir.
Kemoterapi: Tıbbi onkolojinin uyguladığı ilk tedavi yöntemidir. Kanser hücresinin öldürülmesine yönelik ilaçlarla yapılan bu tedavi son yıllarda büyük aşama göstermiştir. Kemoterapi ameliyatlar ile birlikte de kullanılmaktadır. Erken dönemde teşhis edilen hastalarda, saptanması mümkün olamayan mikroskobik yayılmalar olabilir görüşü içerisinde, birçok kanserde ameliyat sonrası kemoterapi uygulanmaktadır. Aynı görüş içerisinde ya da ameliyat edilemez durumda olan hastalarda ameliyat öncesi kemoterapi yapılmaktadır. Kemoterapi bazı kanserlerde radyoterapi beraberliğinde uygulanmaktadır. Ayrıca kemoterapinin tek başına sonuç aldığı bazı kanserler de vardır.
Biyolojik tedaviler:
Biyolojik tedavilerde temel yaklaşım insanın normal hücrelerinin bütünlük ve çalışmasını bozmayacak şekilde sonuca ulaşmaya yöneliktir. Biyolojik düzenleyiciler adı altında toplanan ilaçların kanser hücresini öldürmekten çok genellikle tümörün gelişim olayına etkili oldukları kabul edilmektedir. Bu grupta vücudun temelde mevcut olan savunma sistemini düzenleyen veya eksiklerini tamamlayan bağışıklık uyarıcılar, bozuk genleri onaranlar, hücre bölünmesini durduranlar, tümör dokusunun damar yapmasını önleyiciler, kanser hücresini intihara zorlayanlar ve yayılmayı engelleyenler bulunmaktadır.
Hormonlar: Bir grup kanserin hormon bağımlı olduklarını bilinmektedir. Bu grup kanserlerin tedavisinde hormonların sentezini veya etkisini önlemeye yönelik ilaçlar kullanılmaktadır.
Ve beslenme...
Görgüler ve araştırmalara dayalı sayısal değerlendirmelere göre, kanserin olası sebepleri arasında dengesiz beslenme yüzde 35 oranında yer tutmaktadır ve dengesiz beslenmenin yanına bazı yaşam alışkanlıkları eklenirse bu oran yüzde 85 değerine kadar yükselmektedir.
Antioksidanlar: İnsanda DNA yapılarını değiştirerek tümör gelişmesine zorlayan maddelere karşı vücudu korudukları varsayılıyor.
Fitokimyasallar: Antioksidan, besin koruyucu ve kanser yapıcı ajanlara karşı engelleyici etkileri olabileceği bildirilmektedir. Domates, maydanoz, portakal gibi koyu sarı, yeşil meyve ve sebzelerde karotenoidler; brokoli, lahana, şalgam gibi turpgiller grubunda indoller; yeşil çay, soğan, elma, fasulye gibi meyve ve sebzelerde flavonoidler; limongiller ve trunçgillerde biflavonoidler; soğan ve sarımsakta alisin; yeşil yapraklı sebzelerde lutein; soya fasulyesinde isoflavonlar; ahududu gibi mavi ve kırmızı meyvelerde ve sebzelerde antosiyaninler; zeytinde, limongillerde, baklagillerde fenolikler ve domateste likopen gündemde olanlardır. Yüksek fitokimyasal maddeli yiyecekler brokoli, dutlar, soya kabukları, armutlar, şalgamlar, kereviz, havuç, ıspanak, zeytinler, domates, mercimek, sarımsak, kayısı, soğanlar, soya fasulyesi, yeşil çay, şeftali, kıvırcık ve Brüksel lahanadır.
Omega-3 yağ asitleri: Deniz ürünleri, keten tohumu yağı ve fasulyede bulunan bu asitlerin meme ve prostat kanserleri risk ve gelişmesini önlemede rolleri olabileceği bildirilmektedir.
Kanserin 7 habercisi, Nasıl korunacağız?
Kanser, dünyada ve ülkemizde kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci sırada görülen ölüm sebebi. Ancak kafaları kurcalayan bir soru var. O da; `Tedavi edilebilir mi?`
Uyarı: Sitemizde yer alan yazı, haber, makale, video, yorum ve tüm tıbbi bilgiler sadece genel bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgiler zamanla geçerliliğini kaybedebilir. Sitede yer alan bu bilgiler hiçbir zaman doktor muayenesinin yerini alamaz, doktor muayenesi ve tedavisi yerine kullanılamaz, kişisel teşhis ve tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilemez. Bitki Ansiklopedisinde ve haberlerde yer alan bilgiler sadece bilgilendirme amaçlıdır, uzmana danışmadan bilinçsiz kullanımda ilaçlarla etkileşime girerek ciddi yan etkiler oluşturabilir, başka bir hastalığı tetikleyebilir veya bir organınıza zarar verebilir. Sağlığınızla ilgili durumlarda lütfen uzman bir doktora danışınız. Sitemiz, uzman bir doktora danışılmadan yapılan herhangi bir uygulamadan doğabilecek zarardan sorumlu tutulamaz. Sitemizi ziyaret eden, yorum yapan ve doktorlara soru gönderen kişiler, bu uyarıları kabul etmiş sayılacaktır.
Bu haber toplam 5034 defa okunmuştur
Etiketler: Beslenme, Diyet, Çocuk Sağlığı, Kişisel Bakım, Yaşam, Hamilelik, Erkek Sağlığı, Alerji, Kanser, Diyabet, Göz Sağlığı, Kalp Sağlığı, Güzellik, Estetik, ağız, diş, cinsel yaşam, fizik tedavi, ruh, psikiyatri, psikoloji, psi
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Polipleri Erken Teşhis Etmek Kalın Bağırsak Kanserini ÖnlüyorGenel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Yunus Öztürk, kalın bağırsak kanserinin diğer kanser türlerinden ayrıştığını belirterek, kolonoskopi sırasında kanser...
Robotik Ameliyatlar Yüz GüldürüyorRobotik cerrahi 2017 yılından bu yana pek çok ameliyatta başarıyla kullanılıyor.
Fethi Sekin Şehir Hastanesi Obezite Cerrahisinde Üs OluyorElazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesi, başarılı obezite cerrahisi ameliyatları ile ülkede adeta bir üs olma yolunda ilerliyor.
Erişkin Obez Topluluklar Arasında Türkiye Dünyada 7’nci SıradaObezitenin zararlarını anlatan Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Şükrü Çolak, son yıllarda ameliyatların artış sebebini obeziteye bağladı.
- 09:30 - Uzm. Dr. Kocabaş: “Keneler Patlatılmamalı”
- 09:17 - Karın Ağrısıyla Geldiği Hastanede, 8 Saatlik Ameliyatla Hayata Tutundu
- 09:05 - ’Yılın Doktoru’ Mustafa Doğan Niğde’de Başhekim Oldu
- 09:05 - Gümüşhane’de Son 10 Günde Kene Vakalarında Artış Yaşanıyor
- 09:00 - Bölgenin İlk Kapalı Yöntemle Tüp Açma Operasyonu Tatvan’da Gerçekleştirildi
- 09:00 - Hava Değişimleri Nedeniyle Grip Vakaları Arttı, Servisler Doldu
- 01:10 - Kalp Hastalığı Olan Bebek, Ambulans Helikopterle Ankara’ya Sevk Edildi
- 00:30 - Egeli Bilim Adamlarının Projesine Tübitak’tan Destek
- 10:25 - Titreme Hastalığında ‘Akıllı Sesötesi Tedavisi’ Türkiye’de
- 10:25 - Uzmanı Açıkladı: Doğru Kitapları Okumak Depresyon Ve Anksiyeteyi İyileştiriyor
- 10:15 - Panik Atağın En Önemli Belirtisi ’Felaket Düşüncesi’
- 10:00 - Hava Kirliliği Astıma Neden Oluyor
- 09:20 - Hem Satıyor, Hem De Faydalarını Anlatıyor
- 07:37 - Ambulans Uçak Minik Alya İçin Havalandı
- 02:30 - Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ-21.04.2024
- 01:39 - Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu Kararı-21.04.2024
- 14:04 - İki Yılda 120 Ünite Kan Aldı, Donör Almanya’dan Bulundu
- 14:00 - Yutma Güçlüğü Kanser Habercisi Olabilir
- 13:58 - Iğdır Devlet Hastanesinde Kızamık Alarmı
- 13:55 - Ünlü Oyuncu Alp Kırşan, İeü Medical Point’te Babalık Serüvenini Anlattı
- 13:53 - Hastanelerdeki Yoğunluk Mevsim Normallerinde
- 13:50 - Bayramda Tatlıyı Fazla Kaçırmayın
- 13:48 - Dsö, 2040 Yılına Kadar Yaklaşık 29 Milyon Yeni Kanser Vakası Teşhis Edileceği, Bunun 15 Milyonun İse Kanser Nedeniyle Öleceğini Öngörüyor
- 13:46 - Türkiye’de Uykuda Solunum Bozukluğu Erkeklerde Yüzde 4, Kadınlarda Yüzde 2
- 13:44 - Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Ağız Ve Diş Sağlığı Merkezi Kalıcı Ruhsatını Aldı
- 13:42 - Çeküs Poliklinikleri Vatandaşları Bekliyor
- 13:39 - Ambulans Helikopter Yeni Doğan Bebek İçin Zamanla Yarıştı
- 13:37 - Tevfik Özlü: "Risklerinizi Bilin, Sağlığınızı Yönetmeyi Öğrenin, Tıbbi Bakım Ve Önerileri Göz Ardı Etmeyin"
- 13:35 - Aydın’da 9 Bin Sağlık Personeli Görev Yapıyor
- 13:32 - Ramazan Ayı Sonrası Yeterli Ve Dengeli Beslenme Önemli
- 13:30 - Anka’da Bayramlaşma Töreni
- 13:28 - Uzman Doktor Uyardı: ‘Kalp Sağlığımıza Dikkat’
- 13:25 - Beslenme Ve Diyet Uzmanı Gülcan Yıldız: “Ramazan Sonrası Beslenmeye Dikkat”
- 13:22 - Uzmanlar Uyarıyor, Bayramda Aşırı Tatlı Gıda Alerjisine Sebep Olabilir
- 13:19 - “Akdeniz Diyeti İle Kalp Sağlığını Korumak Mümkün”
- 12:20 - Ramazan Ayında Yavaş Olan Metabolizma İçin Uzmanlardan Bayram Uyarısı
- 12:10 - Diyetisyenden Beslenme Uyarısı: “Reddetmeyi Ya Da Yarım Porsiyon Şeklinde Yemeyi Bilmeliyiz”
- 11:58 - Uzmanından Mevsimsel Alerji Uyarısı: Genetik Faktörlü Olanlarda Ömür Boyu İlaç Tedavisi
- 11:53 - Diyet Uzmanından Ramazan Sonrası Beslenme Konusunda Uyarı
- 11:51 - İzmir’de İlkokul Öğrencilerine Ara Tatilde Göz Taraması
- Pandemi Hastaneleri konulu duyuru
- Elektif İşlemlerin Ertelenmesi ve Diğer Alınacak Tedbirler konulu duyuru
- 3 Mart 2020 Değişiklik Tebliğleri İşlenmiş Güncel 2013 SUT (SGK)
- Sağlık Uygulama Tebliği EK-2/C değişen maddeler ve fiyat ve artış oranları-03.03.2020
- Sağlık Uygulama Tebliği EK-2/B değişen maddeler ve fiyat ve artış oranları-03.03.2020
- Sağlık personeli dinlenme odalarında düzenleme yapılması hakkında duyuru
- 14 soruda Koronavirüs hakkında kendinizi test edin...
- Asgari Ücret net 2 bin 800 TL DİSK duyurdu AGİ de bakın ne kadar olacak
- Gilaburu meyvesi kanserden koruyor
- Endonezya’daki deprem: Ölü sayısı bin 203'e yükseldi
12345678
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim